15 Aralık 2017 21:03

Yola çıkış

Adaleti arayanların başına gelen yersiz suçlamalar, cezalar, ayrıştırmalar derin bir yara bırakmıştı elbette.

Paylaş

Mertcan AKBAL
İzmir

Daha önceki vicdan arayışlarıma benzemiyordu bu, ruhumda bir vicdan göçü başlamıştı adeta. Umutsuzluğa kapıldıkça çölleşen duygularımın yeni bir vadiye yol alışını hisseder gibiydim. Bana ışık tutan yüzler, düşler bitmek bilmeyen hasretler, özlemleri içimdeki aynalarda konuk ederdim, sonra yolcu ederdim onları... Oysaki aynaların olduğu yerde derinlerde yüzler, düşler, öyküler bu derinlikte hiçbir ışık ve yankı yaratmadan kaybolup gidiyorlardı. Ailemin bana verdiği nasihatler de aklımdan çıkmıyordu. Aslında hak vermiyor değildim de onlara, adaleti arayanların başına gelen yersiz suçlamalar, cezalar, ayrıştırmalar derin bir yara bırakmıştı elbette. Bu bekleyiş, yolunu yitiren vicdanın belirsizliği ölümden, ayrıştırmadan daha korkutucuydu. Dinginlik ve sadelik yerini içimde yaşadığım her şeyi hayata yansıtma hırsı ve iddiasına bırakmıştı. 
Kendimde daha önce hissetmediğim bir merhamet duygusu duyuyordum, çok büyük bir kazadan kurtarılmış çok sevdiğim bir yakınıma davranır gibi davranıyordum kendime. Çok uzaklardan acı ve hasretle geçen bir sürgünden yıllar sonra özgürlüğüne kavuşmuş gibi uyanmıştım. Vicdanım bütün kararlarıma baş kaldırmıştı. Bana artık nasıl davranırlardı, başıma neler gelirdi bilmiyordum ama pek de umurumda değildi, hatta bu durumdan garip bir haz almaya bile başlamıştım. Üstü örtülü duygularım bütün açıklığı ile ortadaydı artık, karşıt olduğum insanlara karşı daha bir temkinli ve ölçülü bir saygı içindeydim. Kimi kez düşüncelerini eleştirdiğim insanların bana duydukları öfkeden gizli bir haz almıştım. Çünkü; duygularımı hapsetmenin öylesine büyük bir acısını çekmiştim ki bu sözler beni etkilemiyordu, hatta düşünce yalnızlığımın ağrısını bile uyuşturuyordu. Bir süre sonra kendim gibi insanları arayıp bulmuştum, insanların çıkar dostluğundan sıyrılıp özgürlük ve adaletin yoldaşlığına geçmiştim. Bazıları bizi ciddiye almasa da basın toplantılarına, mitinglere, siyasi etkinliklere katılıyorduk. Fabrika işçilerine destek vermeye bile gitmiştik onları daha önce hiç görmediğim yüzleriyle görmüştüm, gözleri anlayış sevgi ve gururla parlıyordu.
Bazen biz de bir hanede oturarak sorunlarımızı paylaşıyorduk. Bu özgürlük duygusu veriyordu bana, kendimi bir roman veya bir film kahramanı gibi uzaktan izliyordum. Bunlar çok önceden beri düşündüğüm fakat bilinçaltımın en kuytu köşelerinde gizlediğim düşüncelerdi. Düşüncelerimi açığa çıkarma konusunda elbette biraz çekingendim, çünkü düşüncelerimin bastırılma korkusu vardı daima bu nedenle düşüncelerimin üstü örtülü kalmıştı. Örtüyü bir kenara bıraktım doğru olanı yaptığıma emindim, vicdanım rahatlamış sımsıcak bir suyun damarlarıma serilişini hissetmiştim. Umutsuzluğun ne denli zehirli bir mikrop olduğunu anlamıştım. 

ÖNCEKİ HABER

Tesadüf değil tarihsel zorunluluk

SONRAKİ HABER

Sovyetler'de metalurji

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...