Gazeteci Hoş: Ana akımı, yandaşı, osu, busu, fark etmiyor
Gazeteci Mustafa Hoş, Esmedya adlı medya grubunda yaşanan süreci Evrensel'e değerlendirdi.

Meltem AKYOL
İstanbul
Star, Akşam ve Güneş gazeteleri ile 24 ve 360 Televizyonlarının Sahibi Ethem Sancak, Esmedya adlı medya grubunu sattı. Esmedya’nın yeni sahibi ise Hasan Yeşildağ. Hasan Yeşildağ Türkiye açısından tanıdık bir isim. Herkes onu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın cezaevi arkadaşı olarak biliyor ama dahası da var. Yeşildağ’ın bir medya grubunu satın almasının ardından medya sahipliği ve medya sahiplerinin iktidarla kurduğu ilişki yeniden tartışmaya açıldı. Esmedya’nın sahibinin değişmesi vesilesi ile sorularımızı yanıtlayan Gazeteci Mustafa Hoş, süreci emanetçi değişimi olarak yorumluyor. Hoş, medya sahiplerinin iktidarla kurduğu ilişki nedeniyle yaşanan bu sürecin ise utanç olarak tarihe geçeceğini söyledi: “Bugünlerin tarihi yazıldığında tek bir kelime her şeyi özetler o da utanç.”
‘MEDYA DEVRİ DEĞİL DE EMANETÇİ DEĞİŞİMİ’
Yakın zamanda Esmedya’nın Ethem Sancak’tan Hasan Yeşildağ’a geçtiğine tanık olduk. Yeşildağ adını konuşacağız ama, ne anlama geliyor bu değişim. Çünkü satılan gazete ve TV’ler aynı zamanda iktidara en yakın medya kuruluşlarının başında geliyorlar?
Bir medya devri değil de emanetçi değişimi demek daha doğru olur. Çünkü yapılan işin medya ile alakası yok. Hafızayı tazeleyelim Ethem Sancak Tayyip Erdoğan’a olan sevgisini “Anam, babam, çocuklarım sana feda olsun Erdoğan” sözleriyle ifade etmişti. Feda edilen medya oldu aslında. Bir de şu var Ethem Sancak hep öykündüğü Aydın Doğan gibi olmak istiyordu. Medyada tiraj/reyting istenildiği gibi olmayınca Erdoğan’a sevgisini bu kez aşk mertebesine taşıdı. Diyordu ki, “Erdoğan’ın dürüstlüğünü, yiğitliğini gördüm, gördükçe aşık oldum. Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor.” Ethem Sancak BMC gibi savunma sanayi ihalelerini aldıkça aşk derinleşti. Ama bu da bir yere kadardı.
‘DÖNEM DEĞİŞTİKÇE AKTÖRLER DE DEĞİŞİYOR’
‘Bir yere kadardı’ derken ne anlamalıyız bundan?
Çünkü dönem değiştikçe aktörler de değişiyordu. Şimdi aşk/rant/ihale/itaatten fazlası gerekiyor. Entrikaların bu kadar çok olduğu bir yerde Erdoğan kimseye güvenmiyor aslında. Yeniden sadakatini Pınarhisar Cezaevi, günlerinde ispat eden kişiye yani Hasan Yeşildağ’a dönüyor. Tabii bir de bunun yeşil kuşak ülkücülüğü tarafı var ki orası fazla derin konular. Bigboss kitabımda ayrıntıları var. MHP ile yapılan gizli ortaklıktan sonra Mehmet Ağar’ın devreye girmesi (referandum hamlesi) ve son olarak da Hasan Yeşildağ’a medya verilmesi sırayla incelenirse durum daha net anlaşılır.
DAMATTAN YANA MISIN ŞEHZADEDEN Mİ?
Ne demek bu, yani Ethem Sancak artık güven vermiyor mu? Ki kendisinin hâlâ AKP MKYK’sinde olduğunu hatırlatırım o zaman?
Mesele sadece iktidar yanlısı olmak değil ki. O olsa “Ben ona aşık oldum”dan daha ötesi ne olur ki. Mesele aynı zamanda her gün sadakat/itaat/değişen güç dengeleri testinden geçebilmekte. Güç dengelerinin değişmesi çok şeyi belirliyor. 7-8 yıl önce bu güç dengesinin içinde Fethullahçılar vardı. Şimdi sanki o yılları hatırlatana bile hain gözüyle bakılıyor. Gözden kaçan bir diğer durumda Damat medyasına karşı her ihtimale karşı da bir refleks var. Hani şu kapalı kapılar ardında olan “Damattan yana mısın şehzade Bilal’den yana mısın paradoksu var ya işte onun da bir tezahürüdür bu devir teslim.
‘ADI İLK KEZ ABDİ İPEKÇİ SUİKASTINDA GEÇTİ’
Peki, Yeşildağ’a gelelim. Bigboss isimli kitabında adı geçen isimlerden biri kendisi. Kimdir, nasıl oldu da bu medya grubunun sahibi oldu?
Bigboss’ta ayrıntılı bir şekilde anlattım. Ama şimdi kısaca Hasan Yeşildağ’ın geçmişini gazete haberlerinden aktarayım.
Hasan Yeşildağ adı ilk olarak 1 Şubat 1979’da katledilen Abdi İpekçi suikastında geçti. Yılar itibariyle gazetelerde şu şekilde yer aldı.
09 Mart 1979 Milliyet: “Geçtiğimiz aralık ayında Üsküdar’da bomba ile yakalanan iki ülkücünün sorguları sırasında Üsküdar ve Kadıköy’de birçok olayın suçlusunun ortaya çıkarıldığını, Atatürk Eğitim Enstitüsü Müdür Yardımcısı Fahrettin Yılmaz’ı öldürdükleri ileri sürülen Hasan Yeşildağ ve Saffet Alyas da yakalandı.
31 Mart 1979, Milliyet gazetesi: ÜGD Üsküdar şubesi kurucularından Hasan Yeşildağ’dan sağladıkları tabancalarla İstanbul’un çeşitli yerlerinde soygunlar yapan ve elde ettikleri paralarla cezaevinde bulunan ülkücülere yardım ettikleri iddiası ile aranan Ercüment Demir ve Sabahattin Civelek, asayiş şubesi ekiplerince yakalandı...
24 Aralık 1980, Milliyet gazetesi: Yargıtay, 2 kişiyi öldürmekten sanık ülkücü Cengiz Ayhan’ın itiraflarının yeniden incelenmesi için ölüm cezasını bozdu. Bu itirafla birlikte Hasan Yeşildağ yeniden yargılanacak.
‘YEŞİLDAĞ ADI İGDAŞ SORUŞTURMASINDA’
Ekim 2001. İstanbul Belediyesi Akbil. İGDAŞ ve BİT’lerle ilgili soruşturmada Hasan yeşildağ’ın da adı geçti.
26 Ekim 2001. NTVMSNBC: İGDAŞ soruşturmalarında adı geçtiği öne sürülen ve ayrı bir soruşturma kapsamında gözlem altına alınan Hasan Yeşildağ, ifadesine başvurulduktan sonra serbest bırakıldı. İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğünde gözlem altında tutulan Hasan Yeşildağ, ifadesi alındıktan sonra bırakıldı. Yeşildağ’ın, Susurluk davası sanıklarından Ali Fevzi Bir’in kaçırılması olayıyla ilgili olarak aranan Ali Yeşildağ’ın kardeşi olduğu öğrenildi. Yetkililer, Ali Yeşildağ’ın aranmasına devam edildiğini kaydettiler.
30 Ekim 2010, Milliyet: Abdi İpekçi soruşturmasına adları karışan Musa Serdar Çelebi, Recep Öztürk, İhsan Bayram ve Hasan Yeşildağ hakkındaki tüm suçlardan, Özbey için de, İpekçi cinayeti dışında kalan suçlardan takipsizlik kararı verildi.
‘ERDOĞAN’IN GÖNÜLLÜ CEZAEVİ KORUMASI’
Bir de Erdoğan ile cezaevi arkadaşlığı var değil mi?
Hasan Yeşildağ’ın en çok bilinen cezaevinde Erdoğan’ın gönüllü korumalığını yapması var. Cezaevinde papyonlu garsonlarla balık ziyafeti bile veriyor Erdoğan’a. Sonrası yürü ya kulum hikayesi. Ulus Parkı’nın işletmeciliği, ağaç dikme işleri, trafik sinyalizasyon araçlarının satımı, güvenlik kameraları ve bunlarla alakalı gizli kamera tekniklerinin belediyelere pazarlaması ve nihayetinde benzin istasyonuna işletme ruhsatı derken artık Hasan Yeşildağ iş adamı olmuştu. Yargılandığı davalardan bahsetmek şimdi büyük suçmuş gibi. “Saygın bir iş adamının itibarını zedeleme” suçu bile uyduruluyor. Oysa bu onun geçmişi. Hem de alenen yaşanmış bir geçmiş.
EN ÖNEMLİ SORUN MEDYA SAHİPLİĞİ
Burada aslında temel mesele Yeşildağ adının çok üstünde... Medya sahipliği meselesi ve elbette bu sahiplerin iktidarla olan ilişkisi. İktidarla bu düzeyde yakın ilişkiler kuran, bu yeterli olmayabilir, iktidara kendisi adamış, medya neye yol açar?
Medya daha 10 yıl öncesine kadar bir çok şeyi yazabiliyordu. Bir örnek vereyim Sabah Yazarı Mahmut Övür 7 Temmuz 2006’da Hasan Yeşildağ’ı yazıyordu. Ne diyordu o yazıda aynen aktarayım “HasanYeşildağ adı bu köşeyi izleyenlerin hiç de yabancısı değil. Aslında Yeşildağ kardeşlerin inanılmaz yükseliş öyküleri gerilim ve macera romanlarına taş çıkartacak cinsten. Şimdi bu romana yeni bir bölüm daha ekleniyor. Bu bölüm, Yeşildağ ailesine yeni bir ismin katılmasıyla başlıyor.
Washington’da mütevazı bir evlilik töreni. Damat Adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Zeki Yeşildağ.
Gelin adayına gelince...
İşte o ismi duyduğunuzda siz de şaşıracaksınız. Çok değil 12 yıl önce Türkiye’yi sarsan “Civangate” skandalına imza atan, dönemin Emlakbank Genel Müdürü Engin Civan’ı bilirsiniz. Washington’daki mütevazı düğünün gelin adayı Engin Civan’ın kız kardeşi Müjde Civan.
Nereden nereye?
İstanbul’dan Washington’a uzanan ilginç bir aşk öyküsü...
Tesadüfler şaşırtsa da yeni evlilere mutluluklar diliyorum”
Şimdi Bunun tek satırını yazabilir mi? Geçtim Mahmut Övür’ü Abdi İpekçi’nin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlık yaptığı Milliyet suikastta adı geçen için tek satır yazabilir mi? Hadi o artık telefonda ağlatılan Demirören’lerde. Hürriyet tek satır yazabilir mi? Yani, ana akımı, yandaşı şusu, busu fark etmiyor, işte asıl sorun bu. Bugünlerin tarihi yazıldığında tek bir kelime her şeyi özetler o da utanç, hatta büyük utanç.
Evrensel'i Takip Et