27 Mayıs 2017 01:32

Üretimden gelen gücümüzü kullanalım

Bursa Renault ve Bosch işçileri yazdıkları mektuplarda kıdem tazminatının fona devrine karşı üretimden gelen gücün kullanılması gerektiğini söylüyor.

Paylaş

Renault İşçisi
Bursa

AKP Hükümeti uzun zamandan beri kıdem tazminatımızı fona aktarmak, zamanla kaldırmak istiyor. Kıdem fonunu işçiler için iyi bir şeymiş gibi sunuyor. İşçilerin çoğunluğunun kıdem tazminatı alamadığını, fonla alabileceğimizi iddia ediyor. Hükümetin asıl amacı patronların isteğini yerine getirmektir. Çünkü patronlar, kıdem tazminatı engelinden kurtulmak ve istedikleri zaman işçi atmak istiyorlar. 

Mevcut düzenlemede kıdem tazminatı, işçiye patron tarafından 4857 sayılı İş Kanunu gereğince ödenmek zorunda olan bir tazminat şeklidir. Eğer ki sahip olduğumuz bu hak, sürekli mahkemelere taşınıyorsa, işçilerin alacaklarıyla mahkemeler uğraşıyorsa bunun tek bir sorumlusu vardır, o da patronlar ve onları kollayan sermaye hükümetleri. Eğer Çalışma Bakanı bu sorunu çözmek istiyorsa kıdem tazminatını ödemeyen ve işçileri mahkemelerde sürünmek zorunda bırakan patronlara cezai yaptırımlar uygulasın, bizim son iş güvencemiz olan kıdem tazminatlarımıza göz dikmekle değil! 

Bu işçi düşmanlarına karşı sendikaları şimdiden işyeri ve fabrika çapında toplantılar yapmaya, mücadele etmeye zorlayalım. Kavga günü geldiğinde ne yapacağımızı şimdiden belirleyelim! Sendikanın olmadığı yerlerde kıdem tazminatının gaspına karşı mücadele edecek savunma komiteleri kuralım! Üretimden gelen gücümüzü kullanarak son iş güvencemizi olan kıdem tazminatımızı genel grev genel direnişle savunarak masaya yumruğumuzu vuralım! Bugün bunları yapmazsak yarın çok geç olacağını bilmemiz gerek. 

İşçinin elinde kalan son güvencesine yıllardır göz diktiklerini biliyoruz ve şimdilerde süslü sözlerle, yeni sistemde daha iyi olacak gibi söylemlerle bizleri bölmek istiyorlar. Bu konuda biz işçiler ve sendikalar uyanık olmalıyız. 

Sendikalar kıdem tazminatı kırmızı çizgimiz diyor, aynı şekilde bizlerin de kırmızı çizgisi. O zaman kıdem tazminatına yönelik bu saldırıları boşa çıkaracak işler örgütlemeliyiz. Son güne bırakmak yerine fabrikalarda üretim bölümlerinden başlayıp komitelerimizi oluşturarak fabrika içlerinde küçük çaplı da olsa eylemler yapıp sendikaları bu işin içine sokup eylemleri büyütmeliyiz. Birlik olursak kıdem tazminatına saldırıyı durdurabiliriz.


Son kale için mücadeleye! 

Bosch İşçisi
Bursa

Merhaba ben 7 yıllık Bosch işçisiyim. Kıdem tazminatının fona devredilmesine, bana göre patronlara peşkeş çekilmesine karşı, tüm gücümüzle bağlı olduğumuz sendikalara da baskı yaparak, mücadele etmemiz gerekir. Neden böyle düşünüyorum; çünkü kıdem tazminatı bizim için başta iş güvencesidir. Patronlar 5, 10 veya 15-20 yıllık işçilerin tazminatının aynı anda ödemesi zor geldiği için kolay kolay biz işçileri işten atamıyor. Bu da fabrikalarda uzun süre çalışmamıza olanak sağlıyor. AKP, sözüm ona taşeron işçilerin, küçük işyerlerinde tazminatını alamayan işçilerin mağduriyetini gidermek için kıdem tazminatını fona devredeceğini söylese de patronların servetlerine servet katmak ve en önemlisi  ‘İŞÇİLERİ DAHA KOLAY KAPI ÖNÜNE KOYMAK’ için yasa çıkartıyor. 

Bir metal işçisi olarak bunu kabul etmiyorum ve yasanın geri çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Neymiş efendim, bakan açıklama yapıyor “Patronlar işçilerin sigortalarını ödemekte zorluk çekiyor, vergi yükleri çok ağır” falan filan... Bir gün de gerçekten biz işçilerden yana bir yasa çıkarın. Örneğin en fazla sıkıntısını çektiğimiz konu olan kesilen vergiler için bir yasa da bize çıkartın. Ama nerde! Mart, nisanda vergi, fazla mesaiden vergi, bayramlarda mesai yaparız ona vergi... Kazandığımızı resmen devlete veriyoruz. 

Bu kıdem tazminatı fonu meselesi de tamamen bizim aleyhimize. Madem taşeron işçileri bu kadar düşünüyorsunuz bağlı bulundukları fabrikalarda ya da hangi sektöre ait işyerlerinde ise onlara bir an evvel kadro verin. Sendikalı yapılsınlar, kayıt dışı olmaktan kurtulsunlar. Küçük fabrikalarda da o ya da bu sebeple tazminatını alamayan işçilerin için hak-hukuk yolu işçilerin lehine düzeltilsin. Arabulucu kavramını ortaya atacağınıza bunu yapın. Ama şunu bilin fabrikada referandumda ‘evet’ ya da ‘hayır’ veren AKP’li, MHP’li, CHP’li işçiler işi biraz kurcaladığında hükümetin patronların elini güçlendirmek için bu yasayı çıkarttığını biliyor. 

Ama üyesi olduğumuz Türk Metal, “kırmızı çizgimiz” dediği kıdem tazminatı için son 9 aydır hiçbir şey yapmıyor. Kardeşim niye varsınız! Bir de bu nasıl bir siyasi sistem ki hep patronlara yarıyor? Bu mu güçlü Türkiye? Bu mu hedef 2025? Bence silkinip ayağa kalkmalıyız. Son kalemiz kıdem tazminatımız için mücadele etmeliyiz! 


Sendikalar alınan kararın arkasında durmalı

Bosch İşçisi
Bursa

Merhaba Evrensel okurları, 

Yaklaşık 15 yıldır Bursa Organize Sanayi’de çalışan bir metal işçisiyim. Kıdem tazminatının fona devredilmesi, 2000’li yılların başından beri hükümetlerin güvencesizliği ve esnek çalışmayı kurumsallaştırmak adına, işverenlerin istekleri doğrultusunda hayata geçirmeye çalıştıkları birçok uygulamadan biridir ve özellikle referandumdan sonra ülke gündeminde oldukça yer kaplar oldu.

Hükümetin acil kaynak ihtiyacına bulunan bu çözüm henüz sendikalarla paylaşılmasa da, basından takip ettiğim kadarıyla çalışanın işyerinden hangi nedenle ayrılırsa ayrılsın tazminatı fonda birikeceğinden dolayı mağduriyetin azalacağı, evlilik ve konut sahibi olacağı zaman tazminatın yüzde 15’ini kullanabileceği söyleniyor. İşin üzücü kısmı ise çalıştığım işyerindeki arkadaşlarımın bir bölümünün kıdem tazminatının fona devredilmesini destekler nitelikteki düşünceler içinde olması.

Mevcut kıdem tazminatı sisteminde aksayan yanlar mutlaka var. Günümüzde insanların babalarımız gibi 20-30 yıl bir işletmede çalışıp emekli olma şansları oldukça az. İşyerinde hangi nedenle ayrılırsan ayrıl kıdemin fonda birikecek söylemi doğal olarak insanlara mantıklı geliyor. Zaten ülkemizde orta ve küçük ölçekli işletmelerin çalışanlarının hak ettiği kıdeme karşılık gelen parayı ayırmadığını, bunu yeni işletmeler açmak, makineler almak gibi şeyler için kullandığını biliyoruz. 

Ancak işçi çıkarmalarda birçok işletme kıdem tazminatı faktörünü göz önüne alıyor. Bu da kısmi iş güvencesi anlamına geliyor. Kıdem, ihbar ve iade davasının tümünü düşünürsek işverenler için işçi çıkarmayı zorlaştırıyor. Eğer kıdem tazminatı fona devredilirse işçi çıkarmak daha kolay olacak. Evlenme ve konut sahibi olma gibi konularda fona devredilen paranın bir kısmının kullanımı ile ilgili, hepimiz iyi biliyoruz ki geçinmenin bu kadar zor olduğu koşullarda çalışanların büyük çoğunluğu bu parayı kullanmak zorunda kalacaktır. Esas olan kıdem tazminatının mevcut haliyle korunmasıdır.

İşçi konfederasyonlarına gelince açıkçası Hak-İş ve Memur-Sen’den hiçbir beklentim yok. Türk-İş, DİSK ve KESK’e düşen en büyük görev fona devretmeden mevcut haliyle revize edilerek işçilerin beklentisinin karşılanmasıdır. Özellikle Türk Metal Sendikasına üye bir işçi olarak Türk-İş Genel Kurulunda alınan “Kıdem tazminatına dokunulması grev nedenidir” kararının arkasında durulmasını istiyorum.  

“Fon olsun ama nasıl bir fon?” ya da “Önümüze gelsin değerlendiririz” tarzındaki yaklaşımların tümü “Evet fona devredilsin” demenin başka bir versiyonudur. 30 milyon insanın geleceği, konfederasyonların tabanlarına bu olayı iyi anlatmaları ve mücadeleyi göze almalarıyla doğru orantılıdır.

ÖNCEKİ HABER

Esas sorun, biz işçiler ne yapacağız?

SONRAKİ HABER

Güvenceli çalışma, güvenli gelecek!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...