Sarıhan: Türkiye geniş bir cezaevi

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, her hafta yayınladığı “insan hakları raporu”yla gündemi belirliyor. Sarıhan, Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri, Avrupa Konseyi’nin “siyasi denetim” kararında ihlallerin etkisi ve devam eden açlık grevlerine dair değerlendirmelerde bulundu.

‘OHAL KALDIRILMAZSA İHLALLER DEVAM EDER’

Sarıhan, referandum sonrası ihlal hak ihlallerine yönelik olumlu bir gelişme beklemediğin söyledi. Başbakan Binali Yıldırım’ın “Biz OHAL koşullarında seçim de referandum da yapmayız” sözlerini hatırlatan Sarıhan, “Bunun için olumlu bir gelişme beklemiyoruz. Çünkü OHAL koşullarında yapıldı. Hemen OHAL 3 ay uzatıldı. Referandumdan sonra parlamentoya ilk gelen konu OHAL’in uzatılması oldu” dedi.

OHAL’in iktidar için “hesaplaşma aracı” olarak kullandığını belirten Sarıhan, “Hem kendi içinde hem de kendisine muhalif olan bütün sol kesime yönelik. Hak aranmayan, ihlallerin sebebinin yaratıldığı bir süreç izleniyor. OHAL kaldırılacağı, baskıların ve ihlallerin olmayacağı bir sürece evirileceğini düşünmüyorum” diye belirtti.

‘GEÇMİŞ DEVRİMCİ ÖNDERLERDEN GÜÇ ALALIM’

Sarıhan, “Muhalefetin mücadelesi OHAL’i, bu süreci kaldırır. Onun dışında iktidar durup dururken kendisi için çok elverişli olan bu ortamı değiştirmeyi önermez” dedi. OHAL’in toplumsal muhalefet ile kaldırılacağının vurgulayan Sarıhan, “Bir toplumun önünü açan, mücadele gücü veren nedir? Çoğu zaman geçmiş devrimci önderlerden, geçmiş önemli olayları anımsayarak güç almaktır. 1 Mayıs’ı, belki de 77’den bu yana bu kadar görkemli kutladık. İlk defa Ankara en kalabalık 1 Mayıs’ını yaşadı, eskiye göre halk aktı adeta. Kolej Meydanı’nda ne kadar küçük kaldığımızı hatırlarım. 6 Mayıs’ta mezarlığa sığmadık, onların mücadelesinden güç aldık. Herhangi bir yerde haksızlık varsa buna karşı mücadele yöntemleri bulunursa biz olumlu sonuçlar buluruz. Devlet de bir süre sonra buna karşı gelemez” değerlendirmesinde bulundu.

‘TÜRKİYE ARTIK GENİŞ BİR CEZAEVİ’

Sarıhan, “haksızlığa karşı direnmenin” bir örneğinin de Yüksel Caddesi’nde 65 gündür açlık grevinde bulunan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça olduğunu belirtti. Türkiye’nin “aydınlık bir ülke” olmaktan uzak olduğunu belirten Sarıhan, devam eden açlık grevlerine dair, “Eski bir siyasi dava avukatıyım, açlık grevlerini cezaevinde yaşadım. Taleplerini duyurabilmek için en sonunda bedeninizi ortaya koyarsanız. Gülmen ve Özakça’ya dedim ki Türkiye’de geniş bir cezaevi, evet dışarısı da bir cezaevi! Demek ki insanların dışarıdaki mücadele alanlarını o kadar tıkadılar ki, insanlar artık bedenlerini dışarıda da ortaya koyabiliyorlar” diye konuştu.

Sarıhan, açlık grevlerini için İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’ndan inceleme yapması ve devreye girmesini talep ettiklerini de aktardı. Sarıhan, “Devletin burada yapması gereken ilk başta tüm ihraçları açığa almak” önerisinde bulundu.

‘AKPM’NİN DOĞRU KARAR VERDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM’

Sarıhan, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) Türkiye’yi “siyasi denetime” alan kararının, insan hakları savunucu kimliğiyle “doğru bulduğunu” söyledi. Sarıhan, “İktidar özellikle Avrupa ile arasını açan bir söyleme başladı. Bir derebeylik tutumu sergiledi. Avrupa bize niye karışır? İnsan hakları açısında karışır, adil bir toplum yaratmama açısından karışır. Yoksa Avrupa bizim içişlerimize karışmaz. İnsan haklarına aykırı, hukuksuz bir topluma dönüşürsen onlarda bundan zarar görürler. Zaten ‘Avrupalılar bizi sevmiyor’ anlayışı tamamen yanlıştır. Keşke biz bu kadar hak ihlali içerisinde olmasaydık da bu sonuçlar olmasaydı. Bu sebeple ben kişisel olarak AKPM’nin doğru bir şey yaptığını düşünüyorum. Bu partimin düşüncesi değil” ifadelerini kullandı.

Sarıhan, “Bu kararın Türkiye’yi daha olumsuz bir yere götürmemesi için iktidarın tutumunu değiştirmesine bağlı. Avrupa ile müzakerelerin durdurulması gibi bir noktaya gitmemesini umut ediyorum” diye ekledi. (DİHABER)