6 Mart 2017 21:07

Sincan'da ‘Hayır’ diyeceğini akrabalarından gizleyenler var

AKP'nin kalelerinden Ankara Sincan'da referandum nabzını tuttuk. Sokaktaki tercih ‘evet’ yönünde, ancak 'Hayır'ı ailesinden bile gizleyenler var.

Sincan'da ‘Hayır’ diyeceğini akrabalarından gizleyenler var

Birkan BULUT
Ankara

Ankara’da “AKP’nin kalesi” olarak bilinen Sincan, yıllardır sağ parti ve siyasi akımların hakim olduğu bir ilçe. 28 Şubat sürecinde tankların yürüdüğü ilçede İslamcı yapılanmalar da öteden beri etkin. 2016 yılı verilerine göre yarım milyon kişinin yaşadığı Sincan’da organize sanayi bölgesi ve fabrikalarda yüz binlerce emekçi var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ı yüzde 66.83 ile Saray’a taşıyan Sincan seçmeni, AKP’ye en düşük oyunu yüzde 54.08 ile 7 Haziran’da vermiş olsa da, 1 Kasım’da AKP yüzde 64.82 ile yine birinci oldu. Yani son seçimlerde yaklaşık 40 bin kişi daha AKP’ye oy vermiş durumda. Sincan’ın Lale Meydanı’na geldiğimizde her yerde AKP bayraklarını ve duvarlarda “Tek Yol İslam” yazılarını görmek mümkün. Bu tablonun kökleri AKP’den de eski. Görüştüğümüz kişiler arasında referandumda “evet” diyeceğini söyleyenlerin çoğu (yaşı yetiyorsa) Refah Partisi eski üyesi veya seçmeni. Öte yandan AKP ve Gülen Cemaatinin ittifak döneminde Sincan’da büyük bir cemaat hakimiyeti olduğu da biliniyor. İkinci parti ise MHP. Onu CHP ve çok az oyla HDP izlerken Saadet Partisi veya BBP de seçimlerde ilk 5’e giriyor.

‘EVET’ VE ‘HAYIR’ DİYENLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Peki Sincan’da AKP ve MHP seçmeni bu referandumda ne diyecek? Geneli yansıtan bir araştırma için sağ görüşlü AKP ve MHP seçmenlerinin farklı yaş ve kesimleri ile görüştük. Yaşlı seçmen daha sabit bir tutum gösterirken, gençler tartışmaya ve değişime açık. Erdoğan’ın gençlere yönelik çalışmalarındaki ısrarın sebebi de bu. ‘Evet’ demekten vazgeçebilecekler arasında en çok gençler var. Görüşmelerimizin en çarpıcı yanı ise referandumda oylanacak maddeleri okuyan tek bir kişi bile bulamadık.  Maddeleri bilmediğini ama “hayır” oyu vereceğini söyleyenler de bu konuda siyasi partileri ve medyayı eleştiriyor. “Evet” diyenler ise gözü kapalı imza atacak kadar Erdoğan’a güvendiğini söylüyor. Referandum tartışmalarını, haberleri nereden takip ettiklerini sorduğumuzda verilen yanıt da aynı: Televizyon ve internet. Görüşmelerimizde ‘hayır’ diyenlere ‘terörist’ denmesinin de tepki çektiği görülüyor. “PKK, FETÖ, HDP, CHP hayır dediği için” nakaratı tekrar edilse de ekleniyor: “Ama herkes terörist değil. Bak arkadaşım da ‘hayır’ diyor. Onun için birbirimize saygı duymamız lazım.”

EVDE BİLE ‘HAYIR’ DİYEMİYORUM

Parkın en köşesinde 3 genç var. 3 delikanlı da yan yana oturmuş, ellerinde tespihleri sallayarak  şakalaşıyorlar. İkisi diğer arkadaşlarını kızdırmayı seviyorlar. Referandum konusunda biri “hayır” diğer ikisi “evet” diyeceğini söylüyor. “Hayır” diyeceğini söyleyen gencin, Hacettepe Üniversitesindeki ilk senesi. Şöyle anlatıyor gerekçelerini, “Ben ‘evet’ derdim ama kararım değişti. Çünkü Cumhurbaşkanı 15 Temmuz’dan sonra ‘Kandırıldık’ deyip işin içinden çıktı. Burada hepimiz gittik zamanında Cemaatin dershanelerine, yurtlarına. Onlar kandırılıyor ama biz terörist oluyoruz. Biz bile o yaşlarda biliyorduk Cemaatin askeriyeye, polise adam yetiştirdiğini. 30 yıldır PKK’ya bile daha hafif davranıldı FETÖ’den. İşten atılanlar arasında illa ki darbeye karışmamış, masum insanlar vardır. Önceden AKP’liydim. ‘Hayır’ diyenlere terörist diyorlar ve bu kanıma dokunuyor. Evimde bile ailem ‘evet’ diyecek diye ‘hayır’ diyemiyorum. Bence Bahçeli de Meral Akşener işini çözdü diye Erdoğan’la birlik oldu, ‘evet’ diyor.

‘EVET AMA KARARIM DEĞİŞEBİLİR’

Ortada oturan Gazi Üniversitesinden bir öğrenci ve diğerlerine nazaran daha bıçkın bir genç. “Evet” diyeceğini söylese de ikilemde. Erdoğan’ın gelmiş geçmiş en iyi siyasetçi olduğunu savunarak şöyle diyor: “Ben yeni sistem için ‘evet’ diyeceğim ama maddelere bakmadım. Benim babam solcudur aslında ama ‘evet’ diyemem yanında. Ancak bütün ‘hayır’cılara terörist denmesine karşıyım. Geçen akrabalarımıza oturmaya gittik. Referandumdan konu açıldı. Bize bile “hayır” diyeceklerini söylemekten çekiniyorlar. Çünkü damatları FETÖ’den içeride. Bilmiyorum abi kararım değişebilir. Mesela 18 yaşında milletvekilliği saçma. Düşün ben ‘evet’ diyeceğim ama maddelere bakmadım, siyasetle bir alakam yok.

‘ABİ BUNLAR ZENGİN, ONDAN RAHATLAR’

Kızdırıp şakalaştıkları genç, en son söz almak istedi. Ben “evet” diyeceğim deyince diğerleri “Abi bunlar zengin, ondan rahatlar” diye takılıyorlar. Hacettepe’de okuyor ve şöyle anlatıyor o da: “Evet çıkarsa ekonomi düzelecek. Gezi’den önce ekonomi iyiydi. Muhalefet de susacak, terör de bitecek. ‘Hayır’ dersem vicdanım rahat etmez ki abi. Bu zamana kadar hangi cumhurbaşkanı bu kadar çok ülkeye gitti. Davos’ta dedikleri mesela, bu bir saygınlık.” Türkiye’nin el-Bab’a asker göndermesini sorduğumuzda ise “Suriye’ye biz ülkemize tehdit olduğu için girdik. İlla şehit olacak, savaş bu” diyor. Ancak milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesine karşı: “Benim gibi birinden milletvekili olmaz, bu büyük bir yük.”

ARAYA GİREN SARHOŞ

O sırada bir sarhoş geliyor yanımıza sallana sallana. Ayakta duracak hali yok. Oturduğu gibi devriliyor konuşan gencin sırtına. Gülüp devam ediyoruz ama muhabbete dahil olmakta ısrarcı. “Ben de ‘hayır’ diyorum” diye haykırıyor. Genç, ayağa fırlayıp şakayla karışık “Abi bak o da ‘hayır’ diyor ben nasıl ‘evet’ demeyim?” diyor.

‘HAYIR’CILAR GAVUR AŞIĞI OLMUŞ

Ardından esnafı dolaşıyoruz. AKP ve öncelerinin tabanı bakımından esnaf önemli bir yer tutuyor. Zaten hangi dükkana girsek muhafazakar geleneğe sahip olduklarını görmek mümkün. Bir camcıya uğruyoruz. O sırada mukavva kesen camcının bıyıksız sakalları masaya kadar uzanıyor. Konyalı ve 17 yıldır burada esnaf olduğunu, memleketin selameti için “evet” diyeceğini söyleyerek başlıyor söze: “Eşkıyalar memleketin her tarafını sarmışlar. Maddelere bakmadım ama (AKP) Refah Partisinden sonra en çok çalışan parti oldu. Müslüman’ın gerçekleri görmesi lazım. Vatandaşın sosyal haklarının oluşması, İslam’ın daha da oturması için ‘evet’ diyeceğim. ‘Hayır’ verenler bilse de bilmese de memleketi uçuruma sürüklüyorlar. Gavur aşığı olmuşlar. Ancak artık Türkiye’nin gücünü herkes görecek.”

Sincan’da neredeyse her parkta saat kuleleri bulunuyor. Sincan Belediyesi tarafından yapılan saat kulelerinde fani yaşama hitaben “Vakit daralıyor” yazıları bulunuyor. Röportaj gezimizde bizim de akıllarımıza Türkiye’de rejim değişikliğini ön gören referandum için daralan vakit geliyor.PATRON ‘TEK ADAM’ OLUNCA

Bu kez başka bir dükkandayız. İçeride dükkanın sahibi, çalışan bir kadın ve yaşlı bir amca var. Dükkan sahibi, Turgut Özal hayranı olduğunu söylüyor. “Evet” diyeceğini belirtiyor. ABD’nin başkanlık sistemini Osmanlı’dan aldığını öne sürerek devam ediyor: “Koalisyonda çok canlar yandı. BAĞ-KUR borcundan cezaevine giren oldu. Bence bir kişi yönetsin. Ben Ak Parti’ye oy verdim ama bana kalsa tüm partiler kalksın, kişilere oy verelim. Tabii o kişiyi de denetlesinler. Mesela Osmanlı’daki divan gibi. Bak bir örnek vereyim. Ben yeni araba alacaktım. Eşimle uzun uzun konuştuk ve almamaya karar verdik. Birlikte karar alınırsa sorun olmaz. Ayrıca farklı fikirlere de karışılmamalı. İsteyen namaz kılsın, isteyen kiliseye gitsin, açık giyinsin, kapalı giyinsin saygı duyulmalı. Varsa verecek bir hesabı öbür dünyada verir.” Kadın önüne baksa da patronun dediklerini dinliyor. Ona sorduğumuzda önce “Kararsızım” diyor. Birkaç soru daha sorduğumuzda patronun duymadığından emin olduğu bir sırada “Bilmiyorum ama tek adam yönetsin istemiyorum” diye fısıldıyor.

ECEVİT’TEN ERDOĞAN’A

Kenarda oturan yaşlı amcaya soruyoruz. Ceketinin iç cebinden üzerinde “DSP” yazan bir kalem çıkartıyor. 62 yaşında olduğunda söyleyen amca kalemin kendisine bizzat Bülent Ecevit tarafından verildiğini anlatarak başlıyor söze: “O zamanlar Ecevitçiydim. Sonra da Özal’ı ve Erdoğan’ı sevdim. Erdoğan çalışkan adam. Onun yaptıklarını kim yaptı? İnsanların cebi para gördü. O yüzden ‘evet’ diyeceğim.”

‘BAHÇELİ NEDEN EVET DİYOR, BEN ANLAMADIM’

Refah Partisinden bu yana AKP üyesi olan 60 yaşındaki Nafiz Amca, birkaç istisna dışında bütün sülalesinin AKP’ye oy verdiğini söylüyor. Referandumda da “evet” diyeceğini belirten Nafiz Amca, gerekçelerini de şöyle sıralıyor: “Vatana, bayrağa, ezana sahip çıkmak için evet diyeceğim. Bu Tayyip Erdoğan meselesi değil. Kötü bir şey olsa MHP de bu riske girer miydi evladım? Riske giriyor, başbakanlık ihtimalini kaybediyor. Meclisi feshedebilir ama 600 tane milletvekili var, hepsi Ak Parti’den olacak değil ya.” Nafiz Amca için inanç meselesi önemli bir etken. Dini duygularla iktidara olan güvenini şöyle açıklıyor: “Erdoğan inançlı bir insan yanlış yapmaz. Kılıçdaroğlu olsa belki yapardı. Kandil de ‘hayır’ diyor. Şehitlerimiz için, vatanım için ‘evet’ diyeceğim.”

Karşı bankta 80 yılı devirmiş, başında takke ve sakalıyla hacı olduğunu düşündüğümüz bastonlu bir amca ile 50’li yaşlarında biri oturuyor. Yan yana oturmalarına rağmen sessizce önlerine bakıyorlar. Aralarında bir insanın sığabileceği boşluğa oturup sohbet ediyoruz. 54 yaşındaki Sezai Duman,  MHP’li olduğunu ve referandumda “hayır” diyeceğini söylüyor. Referandumda oylanacak maddeleri bilmediğini belirten Duman, kararlı ve sinirli bir şekilde “Bu memleketi tek kişi yönetemez!” diyor. Hacı olduğunu doğru tahmin ettiğimiz Mahir Amca giriyor araya:
- Tek kişi değil ki!
- Ama evet çıkarsa hep cumhurbaşkanının dediği olacak?

Az önce konuştuğumuz Nafiz Amca da dayanamayıp geliyor yanımıza. Hacı Mahir:
- İdare onun elinde. Halk ne derse onu yapıyor. Ben 85 yaşındayım. Bu zamana kadar Türkiye devlet olarak tanınmıyordu. 1982 senesi Arabistan’a inşaatlarda çalışmaya gittiğimizde bize ‘Yallah’ diyorlardı.

MHP’li Duman da itirazını sürdürüyor:
-Sanayin gelişmiş değilse memlekette kimseye kafa tutamazsın. Bak şu arabaların hangisi yerli? Yol, köprü yapmakla memleket kalkınmaz. Onları da biz yapmıyoruz; yabancılar, dış güçler yapıyor. Bahçeli neden ‘evet’ diyor, ben hâlâ çözemedim. Gelip bize anlatsın. Mesela Türk askeri el-Bab’da olmamalı. Zamanında Irak’ta neden yoktu? Suriye’de bir çıkarımız yok ki bizim. Lider yanlış yaptı.

Tartışma alevleniyor. Ayrılırken espriyle karışık “Kavga etmeyin ha...” diyoruz. Nafiz Amca “Olur mu canım? Şimdi bana bir şey olsa, Allah göstermesin, bu adam kaldıracak beni. Farklı düşünsek de kardeş kalmalıyız” diyor.

Evrensel'i Takip Et