3 Mart 2017 23:36

'Bütün güç iktidarda olsa da ‘Hayır’ potansiyeli yüksek'

Ercüment AKDENİZ
Neslihan KARYEMEZ
İstanbul

Küçükçekmece İstanbul’un en kalabalık üç ilçesinden biri. Türkiye’nin yüzde 1’i bu ilçede yaşıyor. 300 bin emekçinin çalıştığı İkitelli OSB de ilçe sınırları içinde. Yani referandumda hem İstanbul hem de Türkiye’nin gözü Küçükçekmece’nin üzerinde olacak.

Türkiye referanduma olağan koşullarda gitmiyor. AKP Küçükçekmece İlçe Başkanı Mustafa Korkut ile Belediye Başkanı Temel Karadeniz’in birlikte çektirdikleri fotoğraftaki o uzun namlulu silah da bunun bir kanıtı. OHAL şartları, toplumsal gerilim ve başkanlık ısrarının sandıkta nasıl bir karşılık bulacağı ise merak konusu. Küçükçekmece’de referandum nabzını tutmak için üç günlük saha çalışması yaptık. Haberde okuyacağınız görüşler 17 Nisan sabahına ayna tutacak mütevazı bir çalışma olarak görülmeli. Ayrıca son iki seçimde alınan oy dağılımına bakmakta da fayda var. 7 Haziran’da CHP 30.6, HDP de 13.8 oy almış, AKP ise 35.6’da kalmış. MHP’deki bugünkü parçalı yapı da düşünüldüğünde ‘hayır’ seçeneğinin sandığa avantajlı girdiği görülüyor. 1 Kasım seçimlerinde tablo AKP lehine değişmiş olsa da (AKP 44.4 almıştı) Küçükçekmece’de bugün evet lehine baskın bir eğilim görünmüyor. Tersine kararsızlar daha çok AKP ve MHP tabanından. Bakalım referanduma ‘hayır’ avantajı ile giren kesimler ve bunun karşısında yer alan evetçi ittifak verili durumu nasıl değerlendirecek?

'BİLMEDİĞİN YASAYA NEDEN EVET DİYESİN?'

İnönü Mahallesi’nde Ardahanlılar Derneği'ndeyiz. 25-30 yaş aralığındaki gençler bir masada okey oynuyor. Fuarlarda stand kuran işçi hepsi. Anayasa değişikliğindeki 18 maddeden sadece 18 yaşla ilgili olanı biliyorlar. Evlenme çağına gelmemiş bir gencin bu makamda oturmayacağını, ömür boyu maaşa bağlanamayacağını söylüyorlar. Başkanlık sistemine “15 yıldır tek parti iktidarda. Bir maaşla 10 kişiye bakarken şimdi kendimize bakamaz olduk” sözleriyle tepki gösteriyorlar. İçlerinden biri “Altın fiyatları ortada, nasıl evlenelim?” diye sitem ediyor.

Çekmece’de yaşayan 6 bin kadar Ardahanlıdan sadece 2 bin kadarı AKP ve MHP’ye oy veriyormuş. Kahvedekiler bu defa ‘hayır’ın çok yüksek çıkacağını iddia ediyor. Ramis Aşçı “Bilmediğin yasaya neden evet diyesin?” diye soruyor. Tayfun Büyükbaş da “Her seçimde CHP’ye verdik. Ben bir kez AKP’ye verdim. Kalkınma dedi ama her yıl daha da kötüye gitti. Şimdi ‘hayır’ diyeceğim” diyor.

Bir başka masada Kargo İşçisi Şenol Akkurt’la tanışıyoruz. Şenol MHP’li. 15 Temmuz darbe girişimine boğaz köprüsünde yakalanmış. O da tankın üzerine çıkmış. Tankın üzerine çıkan, ölümle burun burun gelen insanların ekmeğe muhtaç hale gelmelerine kızıyor. 1350 lira maaş alıyormuş, hakkının en az 2 bin lira olduğunu söylüyor. Geçinemediği için kağıt, naylon topluyor. Zorunlu BES kesintisine tepkili. “En ucuz ayakkabı 45 lira, alamıyorum. 20 liralık ayakkabı da 3 ay dayanmıyor” diyor. Bu nedenle referandumda ‘hayır’ verecek. Devlet Bahçeli’ye çok kızgın. “Keşke onun yerinde Muhsin Yazıcıoğlu olsaydı, onu da yok ettiler” diyor.  
Söz Suriyelilere gelince hem evetçiler hem de hayırcılar “Onlara yapılan yardımlar bize yapılmadı” diye tepki gösteriyor. Yoksulluğa ve iktidara kızgınlığın faturası hep Suriyelilere çıkıyor. Masadakilerden biri el Bab’daki askerleri hatırlatarak Suriyeli erkek sığınmacılara verip veriştiriyor: “Ülkesini terk eden vatan hainidir!” Bunun üzerine “Kimin kime kurşun attığı belli olmayan bir savaşta gidip kime katılsınlar? IŞİD’e mi, PYD’ye mi, Esad’a mı?” diye soruyoruz. Hepsine “olmaz” diyor. “Ne bileyim” dedikten sonra biraz düşünüyor ve “Belki ÖSO’ya katılabilirler” diyor. 

300 BİN OSB İŞÇİSİ NE DİYECEK?

Her gün 50 bin ton eşyanın, 500 bin insanın girip çıktığı bir sanayi bölgesi düşünün. İçine de 30 bin işyeri ve 300 bin emekçi dahil edin. İkitelli Organize Sanayi Bölgesi (OSB) işte böyle bir yer. OSB içinde, Metal İş Sanayi Sitesi’ndeyiz. Karşımızda Suriyeli işçilerin çalıştığı AYKOSAN var. Metal işçileriyle iki katlı bir lokantada buluşuyoruz. Üst katta beyaz yakalılar 30 liraya yemek yiyor, alt kattaki işçiler 10 liraya. Ali ve Şahin ustalar işyerinde ısıtıcı ev aletleri üretiyorlarmış. Ali usta aynı zamanda EMEP Bağcılar İlçe Başkanı. Sanayide durumun kötüye gittiğini, uzun süredir ücretlere zam yapılmadığını, işçi çıkarmaların olduğunu söylüyor. AKP ve MHP’li işçiler içinde epey kararsız olduğu anlaşılıyor. Buna karşın sanayide tarikat örgütlenmeleri de bir o kadar etkin. 

Sözü Şahin usta alıyor: “Bizde ‘Sinek’ var mesala, eski Zaman okurudur, mührü ‘evet’e basacak. ‘Tombul’ MHP’lidir ‘hayır’ verecek. ‘Profesör’ de BBP’lidir, o da ‘evet’ diyecek. Mühendisi çıkarsak gerisi hep ‘hayır’ diyecek. Yani anlayacağın bizde ‘hayır’ önde.” Ali usta 30 kişinin çalıştığı bir başka atölyede de ‘hayır’ın önde olduğunu söylüyor. Sağ muhafazakar tabanda “Bu kadar yetki tek adama verilmez” sesleri de var hilafet hayalleri kuranlar da. Şahin usta sağ-sol kutuplaşmasının yerini İslamcı-laik kutuplaşmasının aldığını söylüyor. Ve bize bir tavsiyede bulunuyor: “Gidin sitelerin kapısındaki panolara bakın; işçi arama ilanlarının düştüğünü ama iş arayanların sayısının arttığını göreceksiniz.” Bu tavsiye, sanayi bölgesinde büyüyen önemli bir soruna, artan işsizliğe de işaret ediyor. Ne var ki bu sorunlara karşı dipten yükselen tepkiler henüz siyasal bir tercihe dönüşmüş değil. 

FABRİKADA, SERVİSTE SİYASET YASAK

Küçükçekmece’den LCWaikiki fabrikasına kalkan işçi servislerine kısa süre önce uyarı yapılmış. Referandum üzerine tartışmak artık yasak. Hayır’ı savunan işçiler, bunu ‘hayır’ eğiliminin güç kazanmasına bağlıyor. AKP’li işçilerse geçim derdinden yakınıyor ama “2023 hayallerinden” de umutlular. “2023’te bor madenlerimizi üreteceğiz, hiçbir ülkeye borcumuz olmayacak” diyorlar. BBP’li bir işçi, başkanlığın koalisyonlardan daha iyi olduğunu söylüyor. Süleymancılar, İsmailağa, Menzilciler vs. bilimum tarikatların faaliyet gösterdiği fabrikada, işçilerin çoğu, kaçak ve ucuza satılan “Prestige” marka sigara içiyor.  

‘HEDEF KİTLE SEÇİME GİTMEYENLER PARTİSİ’

İkitelli Cemevinde yoğun insan sirkülasyonu. Başkan Bekir Güler referanduma giderken Alevi toplumunun yaşadığı baskıyı şöyle anlatıyor: “Son 15 yılda Güner Ümit olayı mı olmadı, Karacahmet’in yıkılması mı tartışılmadı, cemevi için cümbüş evidir mi denmedi? Yeni eğitim müfredatı da Alevileri tanımıyor zaten.” Camilerde ‘evet’ propagandasını sorunca Başkan Yardımcısı Rıza Altun söze giriyor: “Cemevinde de camide de referandum propagandası olmaz. Onlar bu yanlışı yapıyor diye biz de aynısını yapacak değiliz” Başkan Güler’in referandum tahmini ise şöyle: “Küçükçekmece’de en kötü ihtimalle yüzde 51 ‘hayır’ çıkar. CHP-AKP arasındaki oy farkı 8 bin idi ve belediyeyi AKP aldı. Tabii burada MHP ve HDP’nin ne olacağı da önemli. Güler sözü şöyle bağlıyor: “Bu kadar kutuplaşmanın olduğu yerde biz kararsızları hedefledik. Esas işimiz seçime gitmeyenler partisi ile uğraşmak olacak.” 

EL BAB’LI İŞÇİNİN ‘HAYIR’ GEREKÇESİ

İkitelli Mahallesi’nde merdiven altı üretim yaygın. Atölyelerden birinde el Bab’lı bir işçi ile tanışıyoruz. Adı yazılsın, yüzü görülsün istemiyor. Vatandaşlık başvurusu yapmış. El Bab’lı H.H aslında pasaporta kavuşup Avrupa’ya gitmek istiyor. “Neden?” diye soruyoruz, “Burada hayat hem pahalı hem zor. Pasaport için memlekete gitsem hemen askere alırlar” diyor.

H.H ile konuştuğumuz gün el Bab’da patlama oldu ve 60’a yakın insan öldü. Ölenler arasında H.H’nin bir akrabası da vardı. H.H saldırıyı IŞİD’in yaptığını söylüyor. Türkiye’nin el Bab’da olmasının sorunları çözmediğine, daha da derinleştirdiğine inanıyor. 

“Oy kullansam hayır verirdim” diyor. Gerekçesini şöyle anlatıyor: “Başkanlık diktatörlüktür; Esad-Saddam rejimidir. Türkiye de Suriye gibi her gün patlamaların olduğu bir ülke olmasın.” H.H Suriyelilerin potansiyel AKP destekçisi olarak görülmesini de eleştiriyor: “Suriyelilere oy hakkı verilse 3 milyonun yüzde 35’i sandığa hiç gitmez. Kalanlar da yarı yarıya oy kullanır. Suriyelilerin hepsini AKP’li, Erdoğancı görmek yanlış.” 

OCAKLAR DAHA ETKİN

Atölyede çalışan bir kadın ‘evet’ vereceğini söylüyor. Başörtüsüyle kamu kurumlarına rahat gidebilmek onun ‘evet’inin gerekçesi. Atölye sahiplerinden Bekir, Emek Barış Demokrasi Blok’u Adayı Levent Tüzel için bu sokakta toplantılar yapmış. O toplantılara katılan AKP’liler bugün gazetemize görüş vermeyi kabul etmiyor. Bağlı oldukları ocaklar, “Her ne olursa olsun görüş vermeyin” demiş. Diğer ortak Kerim ise CHP’li, AKP’nin Türkiye’yi geri götürdüğüne inanıyor.  

SESSİZ ÖFKE SANDIKTA PATLAYABİLİR

Küçük Çekmece gölüne tepeden bakan yoksul bir mahalle Kanarya. Mahalleye gelen Kürt göçüne Suriyeliler de dahil olmuş. Kanarya’da son seçimlerde HDP 1. parti olurken onu sırasıyla AKP, CHP ve MHP izlemiş. Mahallenin nazbını tutmak, için kahveleri dolaşıyoruz. Bir dönem önceki Muhtar Necati Karadeniz “Kürt oyları bankodur, ciddi artış olacak” diyor. Artan baskılara ve HDP’li vekillerin tutuklanmasına atıf yaparak sessiz öfkenin sandıkta patlayacağını söylüyor. OHAL sürecinde yaşanan gözaltı ve tutuklamalar Küçükçekmece’yi de etkilemiş. Buna rağmen HDP 21 mahallede seçim komisyonu, 10 bölgede de üst komisyonlar kurmayı başarmış. Mahalledekiler anayasa değişikliğine dair maddeleri pek bilmiyor. HDP’liler “Merkezi materyaller gelmedi, gelince o çalışma da olur” diyor. Yani yereller propaganda materyali bekliyor. Peki ya gençler? 7 Haziran ve 1 Kasım sonuçlarına rağmen HDP’nin siyaset dışına itilmesi acaba onları nasıl etkiledi? Aldığımız yanıtlar, gençlerin önceki seçimlerden daha çok sandığı önemsediği yönünde.  

Kanarya’da Nusaybinli nüfus oldukça fazla. Hemen her sohbet bir şeklide Koruköy’e varıyor. Kahvedekiler “Bölgede yoğun baskı var. Koruköy örneği ‘hayır’ diyecek bütün köylere gözdağıdır” diyor. Medyanın Koruköy’e sessiz kalmasına da şu sözlerle tepki gösteriyorlar: “Bir haftadır orada neler oldu, kimse sormuyor ama bir ‘Kuyu köpek’ için bütün medya seferber oldu!”  

CAMİ AHALİSİNDEN TEPKİ YÜKSELİNCE

AKP ile Öcalan’ın başkanlıkta anlaştıklarına dair söylentileri soruyoruz. “Öcalan anlaştıysa neden görüş yasağı var? Biz Öcalan’dan böyle bir şey duymadık, bunlar hep uydurma” diyorlar. İbrahim Danış, sözü cuma namazındaki “evet’ propagandasına getiriyor. Kanarya’da da aynı şeylerin yaşandığını ama cami ahalisinden yükselen tepkilerin bu işe son verdiğini söylüyor. Bir başka masada oyunu yarım bırakan Hüseyin Bilgin de şu çağrıyı yapıyor: “Evet çıkması demek Türkiye’nin Batıdan kopması demek. Bu Kürtler için daha zor bir gelecek demek. Kürtler zaten çok çekti, hep çekiyor. Türk halkı, diğer halklar, özellikle de CHP tabanı; bari onlar bu duruma düşmesin, birlikte mücadele edelim.” Mahallelinin sevdiği ve yaşça büyük Ali Akgül de şunları anlatıyor: “Mahallede yıllardır çay satarım. Tüm güç Erdoğan’ın elinde ama yine de ‘evet’ çıkmayacak! Misal MHP’li bir şoförle konuştum, mazot fiyatlarından yakınıyor. AKP ve MHP’lilerde çoğunluk kararlı değil, kararsız. Atölyelerde işsizlik var, para yok.”

Mahalleli ile vedalaşırken Necati Karadeniz şunları da yazmamızı rica ediyor: “Halk CHP’ye kızgın çünkü dokunulmazlıklara evet dedi. CHP’yi ben de sevmem ama en azından çağdaş düşünüyor. ‘Evet’ çıkarsa Türkiye Irak-Suriye modeline geçer. Ama ‘hayır’ demokrasinin önünü açar. 21. yüzyılda Esad-Saddam tipi başkanlıklar tutmaz.”

Evrensel'i Takip Et