20 Şubat 2017 00:30

İran ile Türkiye arasında nüfuz mücadelesine doğru

Arap Coğrafyasında Geçen Hafta'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç Körfez ülkesini ziyareti öne çıkıyor.

Paylaş

Geçen hafta Ortadoğu, Türkiye ve İran’ın karşılıklı diplomasi ataklarına şahit oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üç Körfez ülkesini; Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar’ı ziyaret ederken, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de aynı hafta iki Körfez ülkesini, Umman ve Kuveyt’i ziyaret etti.

Erdoğan’ın ziyareti, Donald Trump’ın Barack Obama’dan farklı olarak Türkiye’nin Suriye’de güvenli bölge talebine olumlu bakması nedeniyle, ABD-Türkiye yakınlaşmasının önünün açıldığı bir dönemde gerçekleşti. Trump’ın “güvenli bölge” açıklamaların akabinde CIA Başkanı Mike Pompeo de ilk ziyaretini Türkiye’ye yapmıştı.

YENİDEN SÜNNİ EKSENİ

Erdoğan’ın ani Körfez turu, ABD ile yakınlaşmanın gölgesinde Trump’ın İran’a yönelik tehditlerinin yanı sıra “Devrim Muhafızlarının” terör listesine alınması için çalışmaların yapıldığı bir süreçte geldi. Arap basınında Trump’ın, Şii İran’a karşı bir “Sünni ittifakı” oluşturma niyetinde olduğu görüşleri yer aldı. 

Bu çerçevede ziyaret edilen Körfez ülkeleri de dikkat çekici. Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Körfez ülkelerini oluşturuyor.  11 Kasım 1981 tarihinde Riyad’da imzalanan anlaşmayla, Körfez İş Birliği ülkeleri olarak anılmaya başlandılar. Ziyaretin ilk gerçekleştiği ülke olan Bahreyn’in nüfusunun yüzde 70’i Şii ancak yönetimi Sünni. Bahreyn, İran ve Suudi Arabistan arasındaki nüfuz mücadelesinin devam ettiği bir ülke. Katar da, bölgede en büyük ABD üssünü barındıran ülke konumunda. Suudi Arabistan ise Yemen, Suriye, Lübnan ve Katar’da, İran’la karşı karşıya gelmiş durumda; inşa edilecek böylesi bir eksende merkezi konumda bulunuyor. 

Daha önce bu eksenin merkezinde Mısır bulunurken, özellikle son dönemlerde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı destekleyen açıklamalarının yanı sıra Suriye ordusu ile birlikte savaşmak için asker göndermesiyle eksenin dışında kaldı.

KÖRFEZDE YENİ BÖLÜNMELER

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez turu ile aynı zamanda, İran Cumhurbaşkanı Ruhani de Körfez ziyaretleri gerçekleştirdi. Rai al Youm gazetesi bu iki ziyaretle ilgili olarak, “Erdoğan ile Ruhani Körfez ülkelerini kendi gündemleri etrafında kutuplaştırmak ve ‘merkezinde mezhepler olan Trump’ın savaşına’ hazırlamak için ateşli bir yarış içinde” yorumunu yaptı. Makalede Türkiye ve İran arasında devam eden karşılıklı mücadele nedeniyle Körfez ülkelerinde yeni bölünmelerin ortaya çıkabileceği ifade ediliyor. Gazete, Ruhani’nin ziyaret ettiği Umman Sultanlığı ile Kuveyt’in genel tutumlarının “tarafsızlık ve rasyonellikle” karakterize olmasına dikkat çekiyor.

ARABİSTAN ZİYARETTEN RAHATSIZ

Suudi Arabistan, arka bahçe olarak gördüğü Körfez ülkelerine İran Cumhurbaşkanının düzenlediği ziyaretten rahatsız. Suudi sermayeli Şark al Awsat gazetesinde Tarık el Hamid, cumhurbaşkanı yardımcısının ziyareti fırsat olarak nitelemesine, “Ruhani’nin yardımcısının dediği gibi gerçekten Körfez ülkelerinin yararlanmaları için ‘tekrarlanmayacak’ bir fırsat mıdır? Gerçek olan, tekrarlanmayacak bir fırsat değildir. Velev ki Ruhani, Umman ve Kuveyt yerine Suudi Arabistan’ı ziyaret etmiş olsaydı bile iyi bir fırsat değildir” diyerek ziyaretten rahatsızlığını ifade etti.

KÜRT SORUNUNDA YENİ DÖNEM

Al Kuds al Arabi gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump arasındaki telefon görüşmesi ile başlayan süreçte, CIA başkanının Ankara’yı ziyaret etmesini, ayrıca  Başbakan Yıldırım’ın ABD başkan yardımcısıyla; dışişleri ve savunma bakanlarının da mevkidaşlarıyla görüşmelerini, ABD’nin Türkiye’ye yaklaşımında değişimin işaretleri olarak yorumladı. Yazıda, Kürt sorunu da dahil olmak üzere ABD’nin bakışında Türkiye’nin lehine gelişmelerin olacağı ileri sürüldü.

ERDOĞAN VE RUHANİ ARASINDA YARIŞ

Rai al Youm
Başyazı

Erdoğan ile Ruhani arasında Körfez ülkelerini kendi gündemleri etrafında kutuplaştırmak ve “merkezinde mezhepler olan Trump’ın savaşına” hazırlamak için ateşli bir yarış var. İran-Türkiye arasındaki muhtemel mücadele nedeniyle Körfez İşbirliği Örgütü yeni bir bölünme ile karşı karşıya kalacak mı?

İki büyük bölgesel güç olan İran ve Türkiye; nüfuz, bölgesel eksenler, siyasi ve belki de askeri ittifaklar inşa etme üzerine mücadele süreci yaşıyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin iki Körfez devleti olan Umman Sultanlığı ve Kuveyt’i ziyaretinin; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bahreyn, Katar ve Suudi Arabistan turu ile aynı zamana denk gelmesinin rastlantı olduğunu düşünmüyoruz. Aynı zamanda Donald Trump iktidarındaki ABD ile İran arasında, soğuk ama gelecekte ısınabilecek bir savaş başlamış durumda. 

UMMAN VE KUVEYT EKSEN DIŞI ÜLKELER

Burada ilginç olan Sayın Ruhani’nin Çarşamba günü, tutumları tarafsızlık ve rasyonellikle karakterize olan ve bölgesel eksenlerden uzak; Türk cumhurbaşkanının turunun dışındaki iki ülkeyi ziyaret etmesi. (Ruhani) Umman Sultanlığı ve Kuveyt’te sıcak karşılandı. Ama buna paralel bir şekilde Suudi medyası, İran cumhurbaşkanının yaptığı ziyarete ve Cezayir’in aynı ülkelere yaklaşan ziyaretine karşı kampanya yürüttü. 

İranlılar; Cumhurbaşkanı Ruhani’nin ziyaretinin iki ülkeden yöneticilerin Körfez İşbirliği Konseyinin Aralık’ta Manama’daki toplantısındaki buluşmada aldıkları davet kararından ve Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Sabah Halid el Hamd el Sabah’ın geçen ay Tahran’ı ziyaret etmesinden sonra geldiğini söylüyorlar. 

ZİYARET SUUDİ ARABİSTAN’A CEVAP

Suudi Arabistan’ın davet mektubunu ve komşusu İran ile barışma seslerini onaylamadığı doğrudur. Lakin bu ani karşılık, Kuveyt’i ve emirini yaralamıştır ve Kuveyt’in böylesi bir zamanda Sayın Ruhani’yi kabul etmesi ile sonuçlanan tamamen aksi bir netice vermiştir. Böylesi bir zamanlama; birincisi Suudi Arabistan’ın bu pozisyonuna, ikincisi Erdoğan’ın Körfez turuna bir karşılık olarak gelmiştir.  
Bu tahlile ağırlık kazandıran BAE’nin yazarları ve sorumlularının sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve onun turuna karşı şiddetli bir saldırı gerçekleştirmeleri. Fitneyi yaymak ve Suriye’nin tahribinde önemli bir rol oynamakla suçlamaları. Öfkenin yansıdığı devlet (BAE), Türk Cumhurbaşkanının turunun kapsamadığı üçüncü Körfez ülkesi. Buna ek olarak BAE, kendisinin bölgede ve uluslararası alanda savaştığı Müslüman Kardeşler’e Erdoğan’ın desteğinden memnun değil.

SÜNNİ EKSENİ CANLANDIRMA

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üç ülkeyi ziyareti ABD’nin ılımlı Sünni ekseni yeniden canlandırması çerçevesindedir. Suudi Arabistan ile bu ekseni inşa eden Mısır arasındaki gerginlik dikkate alındığına ona katılma ve belki de liderlik etme arzusundadır. Bunun yanı sıra ziyaret, Körfez pazarlarını Türkiye’nin önüne açmak ve Türkiye’nin ekonomisini ve parasını kurtarmak için yatırımlardan mümkün olanını çekmek içindir. 

UZLAŞMA MÜMKÜN DEĞİL

Cumhurbaşkanı Ruhani, Türkiye’nin bu hareketliliğini “yıldırım ziyaret” ile sarmak istemektedir. “İran’dan herhangi bir kötülüğün olmayacağı ve iş birliğine hazır olduğu” şeklindeki güven verici mesajlar ulaştırmak arzusundadır. Lakin ABD’nin gerginliği tırmandırmasının gölgesinde,  Suudi Arabistan ve İran; Yemen, Suriye ve Irak’ta karşı karşıya gelmişken bu uzlaşmacı sesinin başarıya ulaşmasını pek mümkün görmüyoruz. 

MÜCADELE ALEVLENECEK

Burada İran-Suudi Arabistan mücadelesini alevlendirebilecek ana gelişmeler mevcuttur. Bunlardan birincisi Salı günü Tahran’ın ev sahipliğini yapacağı Filistin İntifadasını destekleme konferansı. Bu konferansa bütün Filistinli grupların yanı sıra 70 devletten temsilciler katılacak. İkincisi Mısır basınının daha önce görülmemiş bir saldırganlıkta Suudi Arabistan hükümeti ve İstihbarat Başkanı Halid Bin Ali el Hamidan’a karşı hücumu. El Hamidan, Ürdün ve Mısır’a Suriye krizinde Suudi Arabistan’ın rolünü yok saymalarıyla ilgili tehditlerde bulunmuştu.

Körfez İşbirliği Örgütü’nün toprakları; bölgesel ve uluslararası güçlerin kutuplaşma ve mücadele döneminin eşiğinde. Bu mücadele önümüzdeki aylarda bölünmeler ve eksenler arası çatışmalar ile sonuçlanacak. Üç yıl önce büyükelçilerin çekilmesi olayında olduğu gibi... 

VELEV Kİ RUHANİ, SUUDİ ARABİSTAN’I ZİYARET ETTİ!

Tarık el HAMİD
Şark al Awsat

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, Umman Sultanlığı ve Kuveyt ziyaretinin ardından yardımcısı; “Umman Sultanlığı ve Kuveyt ziyareti, İslami dostlukların gelişmesi ve bölgesel ilişkileri iyileştirme için bölgesel bir girişimdir” dedi. Buna ek olarak “Bu girişim bölgedeki dostlarımızın faydalanmaları gereken bir fırsattır çünkü tekrarlanmayacaktır” ifadelerini kullandı. 

Ruhani’nin yardımcısının dediği gibi gerçekten Körfez ülkelerinin yararlanmaları için “tekrarlanmayacak” bir fırsat mıdır? Gerçek olan, değildir! Velev ki Ruhani, Umman ve Kuveyt yerine Suudi Arabistan’ı ziyaret etmiş olsaydı bile iyi bir fırsat olmazdı. Benim ve başkalarının yazdığı gibi, İran rejiminin en başta ABD olmak üzere Batı’yla çatışmayı önlemek için Körfez ülkelerine yaklaşması ilk hilesi değildir. Daha önce aynısını Haşimi Rafsancani, Muhammed Hatemi, Mahmud Ahmedinecad farklı süreçlerde yaptı ve hiçbir şey değişmedi. Irak, Yemen, Libya, Suriye’ye Tahran’ın sebep olduğu harabeyi görmek için çevremizdeki haritaya bakmak yeterli. Bütün bunlar İran’ın müdahaleleri yüzünden. Bahreyn’de daha önce olanlardan ve şimdi olmakta olandan söz etmiyoruz bile. Hasan Nasrallah, Bahreyn’in işgal altında olduğunu söylüyor! Yine İran’ın aralarında Kuveyt’in de olduğu Körfez ülkelerine müdahaleleri. Niçin İran’a inanmalıyız ki? Ve niçin “tekrarlanmayacak iyi bir fırsat olduğuna inanmalıyız?”

ABD TÜRKİYE’NİN KAYGILARI KONUSUNDA İKNA OLDU MU?

Al Kuds al Arabi
Başyazı

Son günlerde Türkiye’ye yönelik yeni bir ABD yaklaşımının işaretleri arttı. Bu işaretler Washington tarafından işlendiği takdirde, Suriye meselesinin felakete doğru sürüklenmesini değiştirme konusunda Körfez ülkeleri tarafından destek bulabilir. Bu işaretlerden biri Türkiye Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın geçen Cuma günü mevkidaşı Joseph Dunford ile en başlarında “IŞİD ve PKK” olan Irak ve Suriye’de terörist örgütlerle mücadele konusunda görüşmesi. Amerika’nın sözcüleri bu değişimi ifade etmiş olsun veya olmasın bu belirgin değişimin işaretleri Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump arasında telefon görüşmelerinden sonra ortaya çıktı.

Bunu CIA’nın başkanının Erdoğan ve MİT Başkanı Hakan Fidan ile buluştuğu Ankara ziyareti takip etti. Bu ziyaretten sonra Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım ile ABD Başkan Yardımcısı Michael Richard Pence ile telefon görüşmesi yaptı. Görüşmede askeri, güvenlik ve terörle mücadele konularında ikili ilişkilerin “ortaklık ve ittifak”a dayandığı vurgulandı. Türkiye’nin ABD’nin IŞİD ile savaştaki yeni stratejisinde rol alacağı onaylandı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’li Mevkidaşı Rex Tillerson ile buluşmasından sonra, “ABD Obama iktidarının hatalarının farkında” dedi. Türkiye Savunma Bakanı Fikri Işık, Amerikalı mevkidaşı James Mattis ile görüştü. Görüşmeden sonra Türkiye’nin IŞİD ve PKK ile ilgili bakış açısına vurgu yapıldı. 

Mevcut ABD yönetiminin koşulları, Türkiye’ye yönelik siyaseti ile ilgili varsayımların tamamlanmasına izin vermemekle beraber; Rusya’yla ilgili Washington’daki hızlı gelişmeler Ankara’nın lehine bir değişimi dayatacaktır. Bu durumun sonuçlarını yakında göreceğiz.

ÖNCEKİ HABER

‘Kürt halkı demokrasi isteğini ‘Hayır’la gösterecek'

SONRAKİ HABER

Kıbrıs’ta masaya dönüş sinyali

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...