18 Şubat 2017 08:44

İzmir Öykü Günleri: Ayla Kutlu edebiyatı ve direnmek

İzmir’in uzun soluklu etkinliklerinden birisi olan Öykü Günleri, bu yıl 15. kez ve “Öykü ile Ayakta Kalmak” teması ile düzenlendi.   

Paylaş

Konak Belediyesi tarafından, 17-18 Şubat tarihlerinde Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ve yoğun ilgi gösterilen etkinliklerin ilk oturumu, “Edebiyat ile Direnmek” başlığı ile Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’a adandı. Bu oturuma Aslı Tohumcu, Asuman Susam, Murat Özyaşar konuşmacı olarak katıldı. 

‘RESMİ TARİHTEN DIŞLANMIŞLARI ANLATIR’

İkinci oturumda ise, Adnan Özyalçıner, Berat Alanyalı ve Dilek Direnç, “Ayla Kutlu Edebiyatı”nı anlattı. Bekir Yurdakul’un yönlendirdiği söyleşide Prof. Dr. Dilek Direnç, Ayla Kutlu’nun farklı alanlarda eserler üretirken yarattığı karakterleri her zaman tarih içinde konumlandırmayı seçtiğini belirtti. Tarihin Kutlu için her zaman başat bir mesele olduğunu ifade eden Direnç, “Burada sözü edilen, resmi tarih ve bu tarihin öne çıkardığı kahramanlar değildir elbette. Aksine, resmi tarih anlatımlarından dışlanmış, dolayısı ile görünmez kılınmış olanların hikâyeleridir Kutlu’nun anlatmayı seçtikleri” dedi. 

Berat Alanyalı ise daha çok gündelik yaşam içerisindeki hallerini anlattığı konuşmasında Kutlu’nun en çok Furuğ Ferruhzat’ın şiirlerinden etkilendiğini belirtti. Kutlu’nun kitaplarını yazarken sürekli olarak ve çoğunlukla klasik müzik dinlediğini dile getiren Alanyalı, “Kendisi aynı zamanda zengin bir oya ve yazma koleksiyonuna sahiptir. Oyaların tek tek ne anlama geldiğini bilir. Bu oya ve yazmalarla bir müze açılabilir” dedi.  

Kutlu’nun romanlarının belgesel değeri taşıdığını ifade eden Alanyalı, “Çünkü öncesinde çok araştırır. Öykü uzun soluklu bir şiirdir onun için. Klasik öyküye yakındır” dedi. 

‘ANA KAHRAMANLARI KADINLAR’

Adnan Özyalçıner de, Kutlu’nun insanı insana anlatan bir yazar olduğunu dile getirerek, “Öykülerini doğaçlama yazar. İç anlatımla dış anlatım içi içe geçmiştir bu da çifte öykü özelliği kazandırıyor yazdıklarına. Yaşananları yaşandıkları gibi aktarmak da bir başka özelliği” sözleriyle anlattı Ayla Kutlu’nun edebiyatını.

Kutlu’nun öykülerinde kadınların ana kahramanlar olarak yer aldığını belirten Özyalçıner, “Kutlu, bütün bu gözlemlerden yola çıkarak öykülerinde varettiği kadınları bu cendereden çıkışın bir yolu olduğuna da inandırmıştır bence. Yaşamın dayattığı olumsuzluklar karşısındaki direngenlikleri de bundandır”  dedi.           

Ardından sahneye çıkan Kutlu, İzmir’i Türkiye’nin en özgür ve kültürlü şehri olarak gördüğünü ifade ederek, “Biz kültürel etkinliklerimizi bile zorla yürütebiliyoruz” dedi.

‘ÜLKEM GENÇLERİNİN KISACIK TRAGEDYASI’

Kutlu, 14 Şubat Dünya Öykü Günü için hazırladığı Andaç’ta savaşa ve yaşanan ölümlere değinerek, “Sınırların içinde ve dışında binlerce gencimiz toprağa düşüyor. Yoksul, soluk ve sahipsiz yaşamlarından başka bir öyküleri olmayacak. Arda kalanların bağırlarındaki yangın zaman ocağında kül gibi savrulacak. Hangi haklı savaştır bu?” sorusunu yöneltti. “Ülkem gençlerinin kısacık tragedyalarının ana hatlarını burada dile getirmesem dillerim kururdu” diyen Kutlu konuşmasını, “ ‘Yurtta Barış, Cihanda Barış!’ demeyi sürdürseydik… hicranı unutur, nice mutlu Öykü Günleri düzenlerdik!” sözleriyle bitirdi.   

AYLA KUTLU’NUN KISA YAŞAM ÖYKÜSÜ

Antakya’da 1938 yılında doğdu. AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Kamu kuruluşlarında çalıştı. Yazmaya 30’lu yaşlarında başladı. İlk öykü ve yazıları, Özgür İnsan dergisinde Aygen Berel adıyla yayımlandı. İlk romanı “Kaçış”ı 1977’de tamamladı. 

Kadın sorunlarına eğilen yapıtları da bulunan Kutlu’nun 19 çocuk kitabı yayımlandı. On romanı bulunan Kutlu, roman ve öykünün yanı sıra film öyküsü, senaryo, belgesel sohbetler, anı, radyo oyunları, masal, destan vb. türlerde yapıtlar verdi. “Zaman da Eskir” adlı yapıtında yaşamöyküsünü anlattı. Beş yapıtı filme alındı. “Hüsnüyusuf Güzellemesi”, “Sen de Gitme Triyandafilis”, “Mekruh Kadınlar Mezarlığı”, “Zehir Zıkkım Hikayeler” isimli öykü kitapları bulunan Kutlu yaşamını Ankara’da sürdürüyor.   

 

DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜ BİLDİRİSİ  

Etkinlikte, Aslı Erdoğan’ın kaleme aldığı 2017 Dünya Öykü Günü bildirisi okundu.

“Bütün bunların sözle başladığını, tek bir sözcükle hiçlikten çıkıp geldiğini söyler kadim metinler. Kutsal, kayıp, sonsuz bir sözcük... O ilk imkânsız sözcüğü çok uzun zamandır arıyoruz. Kâğıtların başına oturuyor, günler geceler boyu dinliyor, işitiyor, anlatıyor, bekliyoruz. Birbirini yineleyen, yankılayan, yansıyan sözcükler getiriyoruz bir araya. Sözcükten sözcüğe akan boşlukta el yordamıyla yolumuzu arıyoruz. Binlerce geçmiş, binlerce hikaye, sayıya vurulamayacak kadar çok ölüm arasında. Sanki ucu bucağı görünmeyen bir ırmağın kıyısında yani varolabildiğimiz tek yerde durmuş, kendi yazgımıza mıhlanmış, onun ardı sıra bıraktığı kabukları topluyor, kulak kabartıyoruz. Sarp kayalıklardan imgeler koparıp alıyor, defalarca çiğnenmiş çamurda kendi biricik hakikatimizi arıyoruz. Her şeyi yutup kendi dokusuna katan bir sessizlikten bir sözcük dileniyor, karşılığında kendi kanımızı veriyoruz. Bir sözcük, bir sözcük daha. Bir başlangıç, bir hikaye daha. Sessizliğe çarpıp duran, hep tamamlanmamış kalan... Sesini arayan acı, imgesini arayan ses, bomboş, uğultulu kabuklar... Avuç avuç fırlatıyoruz sözcüklerimizi dünyaya; anlattıkça yitirdiğimiz o koskocaman, suskun, yitirdiğimiz taştan dünyaya. Boş beyaz kağıtların başına oturuyor, sabırla dinliyoruz günler, geceler, yıllar boyu. Baştan alıyor, yörünge değişitirip bir çember daha çiziyor ve bekliyoruz. Kurumuş bir kabuğun hayatla dolmasını; hayatla dolsun ve bir sesi olsun. İşte bu ses, bize ait olduğunu sandığımız bu ses sayısız dünyayı çağırıyor. Çoktan sönmüş is karası dünyalarla boşluktan doğmaya hazırlananları... Her şeyin bütünlendiği en koyu en gerçek anlamına kavuştuğu bir dünyayı, saf ışıkta ve düşlerden oluşmuş bir başkasını...” (İzmir/EVRENSEL)
 

ÖNCEKİ HABER

!f İstanbul’da bugün / 18 Şubat 2016

SONRAKİ HABER

SES Aksaray’da bu sefer tek liste kazandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa