17 Şubat 2011 19:58

Eskiizmirli kadınlar sigorta ve emeklilik hakkı istiyor

Eskiden İzmir’e gelebilmek için kullanılan yol için kullanılırmış “Eskiizmir” adı. Bu ad, şimdi Konak’a bağlı büyük bir semtin adı olarak kullanılıyor. Önceleri şehir dışında kalan ve mesire yeri olarak kullanılan bu bölge, şimdilerde, göçle gelen halkın yaptığı evlerle oluşmuş bir yerleşim yeri. &nb

Eskiizmirli kadınlar sigorta ve emeklilik hakkı istiyor
Paylaş
Emine Uyar

Eskiden İzmir’e gelebilmek için kullanılan yol için kullanılırmış “Eskiizmir” adı. Bu ad, şimdi Konak’a bağlı büyük bir semtin adı olarak kullanılıyor. Önceleri şehir dışında kalan ve mesire yeri olarak kullanılan bu bölge, şimdilerde, göçle gelen halkın yaptığı evlerle oluşmuş bir yerleşim yeri.  
Göçle gelenlerin bir kısmını Sivas Yıldızeli Yusufoğlan köyü sakinleri oluşturuyor. 30 yıldır bu bölgede yaşayan kadınlar, yörelerinin derneğinde toplanarak çeşitli etkinlikler düzenliyor.
Kadınlar oldukça dertli. Çoğu ev kadını olan, bir kısmı başka evlere temizliğe giden kadınların en büyük talebi sigorta ve emeklilik hakkı. Pek çok sağlık sorunu ile de boğuşan kadınlar, muayene ve ilaç parası bulmakta zorlandıklarını, sağlık hizmetlerine eskiye oranla daha zor ulaştıklarını anlatıyorlar.  
Fadik Ulucan, Yusufoğlan Köyü Dayanışma Derneği Kadınlar Kolu Başkanı. Girişken ve örgütleyici tavrıyla dikkati çekiyor. Kadınlar kolunun oluşmasında ve faaliyete geçmesinde çok emeği var. “Arkadaşlarımla kapı kapı gezdim ve herkesin katkısıyla bu derneğin kabını, kaşığını, bardağını topladık. Burada yemeklerimizi etkinliklerimizi yapıyoruz. Kurs düzenliyoruz. Gündeme gelmeyi çok istiyoruz ve bunun için de çalışmalar yapıyoruz” diyor.
Niye bu sigortayı yatırıyoruz o zaman?
İki çocuk annesi Sultan Babatutmaz da dernek yöneticisi. “Çocuğuma bakacak kimse olmadığı için çalışamıyorum. Devletten ücretsiz kreş istiyoruz” diyor. Sağlık ocaklarına, eczanelere gittiklerinde ücret ödemekten şikayetçi: “Sigorta hakkımız elimizden alınıyor, biz bu hakkımızı geri istiyoruz. Cebimizdeki para yetmiyor, ilaçlarımızı alamıyoruz. Raporlu hastalar da para ödemek zorunda kalıyor. Sağlık ocağına gidiyoruz iki lira, hastaneye gidiyoruz sekiz lira...  Niye biz bu sigortayı yatırıyoruz o zaman?​”
Birçok insanın ilaç parasını ödeyemediği için çocuklarını evde ilaçsız tedavi etmeye çalıştığını söyleyen Babatutmaz, herkesi “gözünü açmaya” ve bu uygulamalara “karşı gelmeye” çağırıyor.
Naze Güldoğan şeker hastası. Eşi işsiz, iki oğlu sigortasız çalışıyor. Şeker ölçüm çubuğunu eskisi gibi ücretsiz alamadıklarını belirten Güldoğan, sağlığı ile ilgili belediyeye başvuruda bulunmuş. Güldoğan çocuklarına sigortalı iş istiyor.
Kezban Uludağ da şeker hastası ve göğüs kanseri. Emekli maaşının tedavi masraflarına yetmediğini anlatan Uludağ, “Emekli maaşımı insüline mi vereyim, doktora mı vereyim, ilaca mı vereyim, kendim mi yiyeyim? Bunları kabul etmiyorum” diyor.
Çocuklar bir yere varacak mı?
Rabia Çınar beş çocuğunu okutmakta, dershane taksitlerini ödemekte zorluk çekiyor. Geri ödeme koşulu olduğu için burslardan da yararlanamadıklarını belirtiyor. İlköğretime giden çocuğu için istenen aidatlardan dertli Rabia Çınar. Başka ülkelerde beş çocuğu olan kadınların sigortalı olduğunu, emekli olabilme hakları bulunduğunu söylüyor. “Ben de büyüttüm çocuklarımı ve kırk iki yaşındayım. Çocuklar bir yere varacaklar mı, sonuç iyi mi kötü mü olacak bilmiyorum” diye yakınan Çınar, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya sesleniyor: “Okullar parasız olsun! Çocuklar düzenli okullarına gidip gelsin!”
Fadime Ulucan, 20 yıl sigortasız bir şekilde çalışmış. Ev işlerinde çalışan iki kızının da sigortalarını kendilerinin ödediğini anlatıyor. “Ben çok çektim kızlarım da çekiyor” diyen Ulucan, çocuğu çok olanlara yardım edilmesi ve sigortalı bir iş sağlanması gerektiğini düşünüyor.  
Gülay Tanrıverdi de ev işlerinde çalışıyor ve onun da talebi sigorta. “Emeğimiz boşa gidiyor” diyor.
Kendim için bir şey yaşamadım
Bergüzar Cihan da beş çocuk annesi. 1970 yılında İzmir’e geldiğinde eşi çalışıyormuş ancak bir süre sonra eşi işi bırakınca, beş çocukla tek başına kalmış. “Geçen ömrümde kendim için hiçbir şey yaşamadım. Ama gücümle, çabamla arkadaşlarımın desteği ile çocuklarımı okuttum. Üç yıldır emekliyim şimdi torunlarımı büyütüyorum” diyor gururla. Bir şirkette temizlik, çay dağıtma gibi işler yapan ve bundan hiç gocunmadığını söyleyen Bergüzar Cihan, kadınlara mümkün olduğunca çalışmaları tavsiyesinde bulunuyor. “Eşlerinize güvenmeyin. Kadınların kendi güvencelerini kazanmaları lazım” derken yetkililerden de kadınlara iş istiyor.
Bu kadar vicdansızlık olmaz
Esengül Kalender’in eşi emekli ama gelir yetmiyor. Ablasının 30 yıldır ev işlerinde çalıştığını  belirten Kalender başlarına gelen bir olayı şöyle anlatıyor: “Ablamın oğlu kaza yaptı. Bir gün bile izin vermediler ablama. ‘Çocuk ölürse bir daha mı gideceksin?​’ dediler. Bizim çok gücümüze gitti. Zenginlerin gemileri yürüyor fakirleri kimse düşünmüyor. Ben ablamın o evden emekli olabilmesini istiyorum. Ablam çok mücadele etti ve hala da mücadele etmek durumunda.”
Hasret, Mersin Üniversitesi’nde öğrenci. Ailesinin bir emekli maaşı ile geçinmeye çalıştığını dile getirerek “Mersin’de ablam olmasaydı okuyamazdım. Emekli maaşlarının zamlanmasını istiyorum” diyor. Selver Ulucan Tekstil’de sigortasız bir şekilde çalıştırılıyor. O da kreş sorunundan yakınıyor.
Eskiizmir’deki kadınların sorunları çok; talepleri ise sigorta, emeklilik ve sağlık hakkı. Seslerinin duyulmasını istiyorlar.

8 MART BİR VESİLE OLSUN...

Bu kadar çok sorunla mücadele eden kadınlara yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin düşüncelerini soruyoruz. Kadınlar bu güne ilişkin bildiklerini anlatıyorlar ama kadın mücadelesine dair daha çok aydınlatılmak istediklerini dile getiriyorlar. Sultan Babatutmaz, “Kadınlar olarak haklarımızı istiyoruz. Haklarımız elimizden alınıyor ve çok baskı görüyoruz. Senenin bir günü değil her gün dile getirilsin istiyoruz” diyor. Gülay Tanrıverdi 8 Mart’ın kadınların aydınlatılması için bir vesile olmasını istiyor. “Kadınlar gününde de çalışıyoruz. Bizim için diğer günlerden farksız geçiyor. Fazla bilgim yok. Derneğimiz bir panel düzenleyebilir” diyen Gülay, 34 yaşında. Küçükken okula göndermemişler. Evlenip çocuk sahibi olduktan sonra, çocuğunu da yanına alıp okula gitmiş ve okuma yazmayı öğrenmiş.

ÖNCEKİ HABER

Erzurum’dan olimpiyat geçti…

SONRAKİ HABER

AİHM, Nevin Berktaş davasında Türkiye’yi mahkum etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa