15 Eylül 2016 00:16

Donbass'ta faşist işgalin tanıkları Evrensel'e konuştu

Geçtiğimiz günlerde Nazi işgalinden kurtuluşunun 73. yıl dönümünü kutlayan Donbass'taki kapanış etkinliğinde savaşın tanıklarıyla konuştuk.

Paylaş

Okay DEPREM
Donetsk

Donbass’ın faşist Nazi işgalinden kurtuluşunun 73. yıl dönümü etkinliklerinin kapanışı geçtiğimiz günlerde Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin (DNR) başkenti Donetsk’te gerçekleştirildi. Kent merkezindeki Leninist Komsomol Parkı’nda bulunan ünlü “Donbass, Kurtarıcılarına!” anıtının önünde düzenlenen törene on binlerce kişi akın etti.

Donetsk’in en büyük heykeli olma özelliğine sahip abidenin önünde sabahın erken saatlerinde itibaren şehrin hemen hemen bütün ilçelerinden ve yakın yerleşim birimlerinden binlerce kişi birikmeye başladı. Halk konseyi vekilleri; pek çok ilçe, belde ve kasabanın belediye başkanları ile bugün hayatta kalanların sayısı çok az olsa da Büyük Anayurt Savaşı (1941-45) gazileri, 9 Mayıs’tan sonra kentin bu en büyük ve en önemli bayramında alanda hazır bulundular.  

HARPTE FAŞİSTLERCE KATLEDİLEN YÜZ BİNLER ANILDI

Henüz resmi program öncesi tüm ilk, orta ve yüksek öğretim kurumlarından öğrencilerin de ders başı yapmadan önce düzenli kortejler halinde geldikleri meydandaki tören saygı duruşuyla başladı. Donbass’ta toplam iki sene süren (1941-1943) Nazi işgalinde hayatlarını kaybeden ve çoğunluğunu sivillerin oluşturduğu yüz binlerce kişinin anısına, sonsuz ateş ile Donbass’lı işçi ve Kızıl Ordu askerinin birlikte büyük bir kılıcı tuttukları abide-i heykelin önüne çiçek ve çelenkler bırakıldı toplu halde. Birkaç saat süren kutlama boyunca resmi yetkililerin yaptıkları kısa konuşmaların arasında; çocuklar ve gençler tarafından yapılan çok farklı dans ve müzik gösterilerine, Donbass’ın tanınmış opera sanatçılarının seslendirdikleri nostaljik savaş ezgileri, şarkı ve marşlar eşlik etti.
Donetsk’te sayıları günümüzde sadece onlarla ölçülen gazileri temsilen 91 yaşındaki Dmitriy Feodoroviç Budekov kitleye hitap etti. Son olarak DNR Halk Sovyeti Başkan Yardımcısı Olga Makeeva kürsüye gelerek özetle şunları kaydetti:

‘NAZİLER DONBASS’I YAKILMIŞ BİR TARLAYA ÇEVİRDİ’

“Bu bizim için büyük bir bayram çünkü Donbass’ta hiçbir aile yoktur ki, kendi kahramanına sahip olmasın: Ya babası, ya büyükbabası veya büyükannesidir… Toprağımızı savunarak ve buraya barışı getirerek hepsi de büyük bir başarıya imza attılar. Fakat bu zafer için ne denli büyük bir bedel ödedik! Donbass’ın kurtuluş günü; 700 gün süren ve gözyaşı, acı ve kurbanlarla dolu Nazi işgali sonrasında geldi. Savaş sürecinde Donbass’ta 175 bini aşkın sivil ile neredeyse 150 bin asker öldürüldü. Sovyet ordusunun saldırısı karşısında geri çekilirken faşistler madenleri, fabrikaları, kolektif çiftlikleri ve devlet çiftliklerini, kasaba ve köyleri yakıp yıkıyorlar; ekinleri ateşe veriyor, sığırları çalıyor, sivilleri ise köle olarak yanlarında götürüyorlardı. Naziler, Donbass’ı yakılmış bir tarlaya çevirmek için her şeyi yaptılar ancak kahramanlarımız sayesinde Donbass adeta küllerinden yeniden doğdu.”

SAVAŞIN TANIKLARI KONUŞTU

Tören alanında hem yeni hem de eski kuşaktan Donetskliler ile günün anlam ve önemi üzerine kısa kısa söyleşitik.

ÇOCUKKKEN MOLOTOF YAPIYORDUK

Eduard Boriseviç Lyubimov (86): Savaş sırasında Lvov’daydım. Hem annem, hem de babam cephedeydiler. O sıralarda halamda kaldım ve ardından Bakü’ye gittik beraber. O zamanlar biz çocukların kimisi pioner, kimisi ise komsomoldu. Çocuklar olarak savaşa en iyi katkı sunabileceğimiz yol, sokaktan boş cam şişeleri toplayıp ilgili fabrikalara teslim etmekti. Orada bunlar bir çeşit molotof konkteyli haline getiriliyor ve Alman tanklarına karşı kullanılıyordu. 1943’de babam Mariupol muharebesinde savaşmaya başladı. Ardından Donetsk’e döndüğümüzde kentin tamamen yıkıldığını gördük. Bir süre sığınaklarda yaşamak durumunda kaldık.

‘HALKIMIZLA KIVANÇ DUYUYORUM’

Tamara Mihailovna (70): 1945 yılı itibariyle annem ve babam Ukrayna cephesindelerdi ve sağ olarak dönebildiler. Biz savaş sonrası Moskova’ya 200 kilometre uzaklıkta bir köyde ikamet ediyorduk. Savaştan yıllar sonra bile çok çetin şartlar söz konusuydu. Savaşın çocukları olarak biz üç kardeştik. Tarlalarda dolaşıp çürümüş patatesleri topluyorduk. Babaannem bunları haşlayıp bir tür patates yemeği yapardı. 1950’li yılların başlarına kadar açlık devam etti. Gene o yıllarda büyük tundra ormanlarında haydutluk, hırsızlık oldukça yaygındı, bu yüzden babam yanında sürekli kılıç ve tabanca taşırdı savaş sonrası yıllarda bile. Ben ebeveynimle gurur duyuyorum, bu seneki “Ölümsüz Alay” geçidinde onların resimlerini taşıdım. Ana yurtlarını savunmuş olan tüm halkımızla kıvanç duyuyorum.

SAVAŞTA YER ALIYORUM

Oleg Vladimiroviç Bokav (38): Ukrayna cephesinde anneannem hemşire, babaannem ise içişleri bakanlığı olarak görev yapmış. Her ikisi de ağır yaralanmışlar. NKVD görevlisi olan bir dedem 1944’te Belgrad’ın kurtarılışı savaşında rol almış. Ben de ondan tam 56 yıl sonra aynı yerde, Kosova’nın Priştine şehrinde savaştım. Ocak-Şubat 2014’ten beridir de Donetsk direnişinde ve savaşında yer alıyorum.

GÜZEL KENTİMİZ ÇOK HIZLI AYAĞA KALKTI

Aleksandr Çekhov (76): Donetsk’te doğdum, büyüdüm ve bundan onur duyuyorum. Kentte 1947’de açlık başladı ve tam bir buçuk yıl sürdü. Babam savaşa Donbass’ta iştirak etti ve hayatta kalabildi. Annem ise evde biz çocuklara bakıyordu aynı sırada. ‘1 milyon gülün şehri’ denilen güzel kentimiz, savaşın ardından çok hızla ayağa kalktı.

GERİ ADIM ATMAMAK İÇİN İSE ÇOK UĞRAŞTIK

Dmitriy Feodoroviç Budekov (91 – Gazi): Savaşa Rostov eyaletinde katıldım henüz 17 yaşındayken. Okulu bitirir bitirmez kendi isteğimle orduya yazıldım, bu yüzden de okumaya devam etme fırsatım olmadı. Baştan sonra kadar topçu birliğinde telgrafçı olarak hizmet verdim. Cephede yerimi aldığımda 1942’nin sonbaharıydı. Lugansk ve Stalingrad bölgelerinde görev aldım. 1943 ilkbaharına gelindiğinde Saur Magila’ya 6 kilometre kala ilerlememiz durmuştu. Faşistler hakim tepeyi tutmuşlar ve bizi oradan top atışlarıyla durmaksızın vuruyorlardı. Tankların bize yol açmasıyla nehrin etrafını dolanarak karşı kıyıya geçtik. Burada bir müstahkem mevkii edinerek bir süre bekledik. Aynı yılın ağustos ve eylül aylarında tanklar ve toplar eşliğinde tam 40 kilometre ilerleyebildik. Bu sayede siper alabiliyorduk.  Geri adım atmamak için ise çok uğraştık. Saur Magila’dan Donetsk’e kadar bacaklarımdan, kulağım ve başımdan, toplamda 3 kere hem de çok feci şekilde yaralandım.

ÖNCEKİ HABER

Dersim için ‘Mava'

SONRAKİ HABER

Kutup ayısı kuşatmasındaki bilim insanlarına yardım ulaştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...