Bağırmadan da bir şeyler söylenir...

“Deli Deli Olma”, “Çalgı Çengi”, “Polis” filmlerinin müzikleri Mehmet Erdem imzası taşıyor. Müziklerini Özgür Akgül ile beraber yaptığı “Deli Deli Olma” film müziği “Altın Portakal Film Festivali”nde “En İyi Film Müziği” dalında ödül alan Erdem, film ve dizi müzikleriyle isminden sıkça söz ettirmiş bir sanatçı… Erdem, Onur Ünlü ile “Polis” filminde başlayan mesaisine, son dönemde adından sıkça söz ettiren “Leyla ile Mecnun” dizisi ile devam ediyor.
Türkiye’nin  Tom Waits ve Leonard Cohen’i olarak anılmaya da başlanan Erdem’le, albümünü ve müzik yaşamını ve sıkça sorulan Tom Waits ve Leonard Cohen benzerliğini konuştuk.

Boğaziçi Üniversitesinde mühendislik okurken, Kardeş Türkülerle başlayan bir müzik yaşamın var, sonrasında nasıl devam etti müzik senin için?
Küçüklükten bu yana müzikle uğraşıyorum. Ailede de müzisyenler vardı. Enstrüman çalmayı seviyorum, uzun yıllar da Kardeş Türkülerde çaldım. Bağlama, Ut, birçok enstrüman çalıyorum. Daha sonra dizi ve film müzikleri yapmaya başladım.

Peki bu süreç boyunca albümü çıkarmak için bekledin mi? Ya da neden bu kadar zaman aldı albümün çıkması?
Aslında beklemedim. Yavaş yavaş şarkılar ortaya çıktı, toplanınca da albümü yaptık. Hem daha önce seslendirdiğimiz hem de söylemek istediğimiz şarkılar vardı. Bunların hepsini bir araya getirince bir albüm oluştu.
Zaten Onur  Ünlü ile “Polis” filminin müziğini yaptıktan sonra şarkı söyleme fikrine daha yatkın oldum. Ben daha çok çalma ve beste yapma, daha çok kompozitörlük kısmında bulunuyordum. Kardeş Türküler zamanında daha çok düzenleme yapıyordum.

DÖNEMSEL DEĞİL DÖNEM ÜSTÜ BİR ŞARKI

Çıkış şarkısı ve klip, söz ve bestesi Sezen Aksu’ya ait olan “Hakim Bey” şarkısı. Albüm soundu akustik ve daha duygusal bir yapıya sahip. Çıkış parçası, yine albüme naifliğiyle uyumlu fakat, daha politik içeriğe sahip bir parça, neden bu şarkıyı şeçtin?
Ben genel olarak çok bağırmadan, ajitasyona girmeden de bir şeyler söylenebileceğini düşünüyorum. Bağırmadan çağırmadan, bir şeyler söylemek de mümkün. Albümde de bunu yapmaya çalıştım. “Hakim Bey” zaten bir sistem eleştirisi şarkısı. Dönemsel değil dönem üstü bir şarkı olduğunu düşünüyorum. Hâlâ geçerli ve daha da olacak...
Hazır Hakim Bey şarkısından bahsetmişken, bu şarkıda Hüsnü Şenlendirici klarnetiyle eşlik ediyor sana. Çalışma aşamasında bir de Hüsnü Şenlendirici ile ilgili bir hikaye de ortaya çıkıyor. Nedir bu hikaye?
Hüsnü Şenlendirici’yi bu şarkı için stüdyoya çağırdığımızda, yıllar önce babası Ergün Şenlendirici’nin “Hakim Bey” şarkısının Zülfü Livaneli versiyonunda trompet çalmış olduğunu öğrendik, güzel bir tesadüf oldu. Hüsnü, yıllar sonra aynı şarkı için çalmanın kendisini çok mutlu ettiğini söyledi ve bizi kırmayıp gelip klipte de oynadı. Biz klipte zaten özellikle müzisyenleri oynattık. Oyunculardan ziyade, şarkının müziklerini yapanların orada oynamasını istedik.

Albümün genel yapısından bahseder misin biraz da. Nasıl bir çalışma oldu?
Albüm tamamen akustik, bunun üzerinde özellikle çalıştık. Bütün enstrümanlar canlı çalındı. Ona göre mixlendi. Buna dikkat etmemizdeki amaç, sahnede de aynısını çalabilmek içindi. Böyle bir hedefimiz var. Çünkü stüdyo olanakları arttıkça, uçsuz bucaksız bir dünyaya giriliyor ve sonra sahnede baya o sounda uzakta bir şey ortaya çıkıyor. Bu da bizim tercihimiz olmadı. Albüm kayıtlarıyla, canlı performansın birbirine yakın bir soundda olmasına dikkat ettik.

FREKANSLARIMIZ UYUYOR

Onur Ünlü ile birlikte çalışmaya başlaman nasıl oldu?
Onur’un film yaptığını duyduğumuzda, ilk biz gittik. Müziklerini yapmaya talibiz diye. Sonra biz bir şeyler yaptık, onun kafasına yattıkça devam ettik. Polis’te klasik müzik gibi olan da var rock ezgileri de var. Farklı bir çalışma oldu. Yollarımızın kesişmesi böyle oldu. Polis’te “Olur ya” şarkısını seslendirdim, zaten başta da söyledim, bu şarkı ile birlikte şarkı söyleme fikrine daha yatkın hale geldim. O şarkının da hikayesi gerçekten güzel, filmin fikrinden besleniyor. Aslında şarkı da adını oradan alıyor. 55 yaşında kanser hastası olan bir Polis, üniversiteli, 23 yaşında bir öğrenciye aşık oluyor. Hani olmaz ama “olur ya”…
Öte yandan Onur Ünlü ile çalışmaya deva ettin. Şimdi de “Leyla ile Mecnun”un dizi müziklerini yapıyorsun. Hem Onur Ünlü ile çalışmak, hem de “Leyla ile Mecnun” gibi bir diziye müzik yapmak nasıl bir deneyim?
Farklı disiplinden insanlarla çalışmak faydalı oluyor. Onların da önerileri ve katkıları oluyor. Frekanslarımız uyuşuyor. Leyla ile Mecnun absürt bir dünya, kırmadan bir dalga geçme söz konusu. Misal TRT’de yayınlanıyor ama TRT’yi de eleştiriyor, ince dokundurmalar yapıyor ama hâlâ orada (gülüyor). Bizim de soundumuz ona yakın, kırmadan bir laf söylemek. O anlamda frekanslarımız uyuşuyor.

Dizide meşhur olan bir şarkı var. Aynı zamanda albümde de yer alıyor: “Yalan”.
Evet, hâlâ çalışıyoruz Leyla ile Mecnun’da. Ali Atay’ın şarkısı. Ali, normalde kendisi çalıyor. Müzisyen bir tarafı da var. Kendisi dizi için yapmıştı o şarkıyı. “Yalan” şarkısını ben çok sevdim. Albümü hazırlarken, diziye yaptığımız versiyonundan daha farklı bir versiyonu, ben albümde kullandım. Dizide daha alaturka, albümde daha rock ağırlıklı bir soundda.
(İstanbul/EVRENSEL)

TÜRKİYE’NİN LEONARD COHEN’İ

Peki gelelim en sık sorulan soruya ya da benzetmeye diyelim. Birçok yerde sesini Tom Wait ve Leonard Cohen’e benzetiyorlar. Hatta Türkiye’nin Leonard Cohen’i benzetmeleri de çokça mevcut. Bu benzetmeler için ne diyeceksiniz?
Eyvallah, yani eğer benziyorsak gurur duyarız. Pek bir şeye benzemeye çalışmıyoruz ama benzetiliyoruz (gülüyor). Ama böylesi büyük ustalara benzetilmek güzel tabii.