15 Nisan 2016 00:48

Kapat(ıl)ma

Charlotte Jones’un kaleme aldığı 'Airswimming' (Havada Yüzmek), 17 Nisan’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde sahnelenecek. Murat Sarı’nın yöettiği oyunda Neriman Uğur ve Zeynep Gülmez rol alıyor.

Paylaş

Derya SAĞLAM
İstanbul

Charlotte Jones’un bir gazete haberinden yola çıkarak kaleme aldığı “Havada Yüzmek” Jest Tiyatro tarafından sahneleniyor. Rejisi Murat Sarı’ya ait olan oyunda, Neriman Uğur ve Zeynep Gülmez rol alıyor.

“Ahlaksal açıdan embesil” oldukları gerekçesiyle, sabıkalı akıl hastaları hastanesine kapatılan iki kadının öyküsüne tanık oluyoruz. Toplumun ahlak normlarına uymayan, kadın bedenine rağmen(!) erkek gibi davranan Dora ile babasının tecavüzüne uğrayıp, sonrasında onun tarafından hastaneye kapatılan Persephone.

İngiltere’de 1920’li yıllardan 1970’lere kadar uzanan oyun, farklı toplumsal sınıflardan gelen kadınların zaman içinde gelişen dostluğuna tanık olmanın yanı sıra, toplumun değer yargıları, ahlak, normal, anormal, doğru, yanlış gibi öğretilen birçok kavramı kendi içinizde tartışmanıza da olanak sağlıyor.

ALT KATA KAPATILAN ÖTEKİLER

Sahneyi birbirinden bağımsız iki mekan olarak belirleyen reji tercihi, oyunun diğer bileşenlerinde de görülüyor ve ortaya bütünlüklü bir yapı çıkıyor. Murat Gülmez’e ait dekor tasarımına baktığımızda, metnin göstermek istediği ‘üstün’ olan akıllılar ile ‘kontrol edilmesi gereken’ delileri somut olarak ayırdığını, bu bağlamda metinde var olan toplumsal yargıların sorunsallaştırılmasına hizmet ettiğini söyleyebiliriz. Toplumun öteki olarak tanımladıklarını alt kata kapattığını görüyoruz. Bir merdiven ve bahsi geçen ‘yukarıdakiler’ var ama biz onları hiç görmüyoruz. Her tarafı dökülmüş bir banyo, sol tarafta bir küvet, merdiven altında sandıklar. İki kadın, her gün sadece bir saat burada iş yaparken birbirlerini görüyor. Konuşabildikleri, ‘akıllıların’ müdahalesine maruz kalmadıkları tek yer burası. Olmak istedikleri, düşledikleri kişileri canlandırdıkları düşsel oyunlar sahnenin ön tarafında, zamansız bir yerde geçiyor. Cızırdayan eski bir flaşla geçilen ön sahnelerde, Özkan Sezer’in beyaz ışık yerine, mavi ve kırmızı rengi tercih etmesi düş ve gerçek dünyanın ayrılması konusunda etkili oluyor. Sahne geçişlerinde akıl hastanesine ait gerçek fotoğraflar barkovizyondan yansıtılıyor. Bu hem teknik açıdan boşluk yaşanmasını önlüyor, hem de seyircinin konunun içinde kalmasını sağlıyor.

Beril Sönmez’in kostüm tasarımı akıl hastanesi ve düşsel alana uygun biçimde tasarlanmış. Kapatılma durumu öznenin yok olmasına sebep olmakta ancak bu, egemenler tarafından yeterli görülmediği için tek tipleştirilerek, disiplin altına alınmaları istenmektedir. Oyuncular burada yaşamın tüm renklerinin silindiği, tek tip elbiseler giyiniyor. Ön sahnedeyse Persephone prototip olarak seçtiği Doris Day’i anıştıran renkli kostümlerle, kendini erkek gibi hisseden Dora ise asker üniforması içinde beliriyor.

Oyuncular dramatik anlamda role giriyor. Olmak istedikleri kimlikleri oynarken, yaşayan bir performans, dayatılan kimliklerde ise ölüme direnen, birbirinden aldığı güçle ayakta kalmaya çalışan kişiler olarak sergileniyor diyebiliriz.

UMUT HEP VAR

Aristokrat bir ailenin yakında cemiyete takdim edilecek kızı Persephone,  tıpkı mitte olduğu gibi yer altına kapatılmıştır. Onun Hades’i, babasıdır. Ancak babası yeryüzüne çıkma şansını elinden alarak Persephone’yi mitten / yaşamdan tamamen soyutlamıştır. Dora ise pipo içmek, erkek kıyafetleri giymek gibi ‘aşırı’ davranışları sebebiyle kapatılmıştır.

Mac Kinnon’a göre, toplumsal cinsiyeti üreten, heteroseksüelliğin hiyerarşik yapısıdır, bu yapıda erkekler kadınları kendilerine tabii kılar. Oyun kişileri, farklı nedenlerle de olsa, egemen olan değer yargıları sebebiyle bu hiyerarşi tarafından ezilen kimselerdir. ‘Akıllıların’ dünyasından kovulmuş, birbirlerinden ve hayallerinden başka hiçbir şeyi olmayan iki kadın, zaman zaman ortaya çıkan travmalarına, karşılarındaki kalabalık ve örgütlü sisteme rağmen oradan çıkma umutlarını hep taşırlar.

Aradan geçen onca yılın ardından nihayet çıkacaklarını öğrendiklerinde ise bilmedikleri dış dünyaya dair kaygıları görünürleşir. Ancak yine birbirlerine tutunarak, havada yüzerek bir bakıma süzülerek özgürlüklerine uçarlar.

ÖNCEKİ HABER

Festivalde bugün(15 Nisan)

SONRAKİ HABER

Munzur Su’da grevci işçilere gözdağı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...