Demirtaş: Yeni Anayasadan önce yol temizliği yapılmalı
HDP’nin 2. Olağan Kongresi, 'eşit yurttaşlık, ortak vatan', 'Onurlu bir barış için birlikte yaşam' talepleriyle toplandı. (FOTOĞRAF: Tamer Arda Erşin)

Sultan ÖZER
Ankara
Halkların Demokratik Partisi (HDP) 2. Olağan Kongresi, “yerel demokrasi, demokratik cumhuriyet, barış” talepleriyle toplandı. Sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı kongrede, katılımcılar coşkulu, AKP’ye ise öfkeliydi. Divan Başkanı akademisyen Onur Hamzaoğlu’nun “faşizme karşı çok geç olmadan birlikte mücadele” çağrısı yaptığı kongrede konuşan Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş, “Barış için değil ellerini, vücutlarını da taşın altına koyduklarını, ama yine de hedefe konulduklarını” söyledi. Anayasa uzlaşma komisyonuna isim vereceklerini belirten Demirtaş, ancak önce yol temizliği istedi.
HDP 2. Kongresi “Demokratik siyaset, demokratik özerklik, demokratik cumhuriyet” sloganıyla toplandı. Kongre’nin toplandığı Ahmet Taner Kışlalı Salonu’nun çevresi polis barikatlarıyla araç trafiğine kapatıldı. Kongreye gelen delege, gazeteci, konuk herkes önce polis, sonra HDP’liler tarafından bahçede aranarak geçtiler. Binaya girişte HDP’lilerce yine bir arama yapıldı.
HDP bayraklarıyla donatılan salona Türkçe ve Kürtçe sloganların yer aldığı çok sayıda pankart asıldı. Aynı sloganlar, yanlarında Türkiye bayrağı ve HDP bayrağının yer aldığı dev ekrana da yansıtıldı. “Eşit yurttaşlık, ortak vatan” sloganı ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın portresi ekrana yansıtıldığında salona büyük bir coşku hakim oldu.
“Katıl, harekete geç, değiştir, Zindanlar boşalsın, siyasi tutsaklara özgürlük, hasta tutsaklar insanlık ayıbıdır, vicdani ret hakkı tanınsın, Ayrımcılığa hayır, nefret söylemine son, sosyal güvence, sendika ve grev her emekçinin hakkıdır, ” sloganları kongrenin temel sloganları oldu.
Ayrıca ekrandan “Onurlu barış, birlikte yaşam”, “Yerel demokrasi, demokratik cumhuriyet” sloganları da sürekli yansıtıldı. Salonda coşku, özellikle partililerin olduğu tribünde oldukça yoğundu. Sık sık Kürtçe sloganların atıldığı salonda, milletvekilleri ve bölge belediye eş başkanlarının salona girişi yoğun alkış ve Kürtçe sloganlarla karşılandı. Salonda en yoğun coşku Eş Başkan Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın salona girişinde ve Demirtaş’ın konuşmasında yaşandı.
İKİ DİLLİ ANONSLAR, SLOGANLAR
Salonda anonslar Türkçe ve Kürtçe iki dilde yapıldı. İki kez saygı duruşunun yapıldığı salonda ilk saygı duruşunda zafer işaretleri yapıldı “Serok Öcalan” sloganı atıldı.
Avusturya işçi marşı ve Enternasyonal’in de çalındığı kongreye yurt içi ve yurt dışından çok sayıda konuk katıldı.
Kongre başta Cizre, Sur ve Silopi olmak üzere direnişlerin selamlanması ve “Mutlaka kazanacağız” denilmesiyle başladı. Salondan “Kürdistan faşizme mezar olacak” sloganları yükseldi.
Beyaz tülbentleriyle barış anaları ile yerel giysileriyle kadın partililerin dikkat çektiği salonda, kongreye gelirken trafik kazasında yaşamını kaybeden Adana delegesi Deniz Karabacak da unutulmadı. Ayrıca Özgür Gündem Gazetesi Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol’un eşi Demet Aykol’un yaşamını yitirdiği de anons edilerek, Demet Aykol’a selam gönderildi.
Kongre divan eş başkanlıklarına akademisyen Onur Hamzaoğlu ile eski milletvekili Leyla Güven getirildi. Saygı duruşunun ardından konuşan Onur Hamzaoğlu, kapitalizmin yükselen yapısal krizine vurgu yaparak, tarihinde ilk defa çelişkileri bir tarafa bırakan kapitalizmin sermayeye sıfır faizle para aktarmasına rağmen bu krizden kurtulamadığını söyledi. Ama kapitalizmin krizi Yunanistan, Türkiye gibi ülkelere aktarmayı başardığını kaydeden Hamzaoğlu, Türkiye’de iktidarın bunların üzerine kendi özel emellerini de kurduğunu söyledi.
FAŞİZME KARŞI BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI
Son dönemde barış isteyen akademisyenlere yönelik linç kampanyasına dönen baskılara değinen Hamzaoğlu, Meclis’in 8 aydır çalışmadığını, yasaların hiçe sayıldığını, çıkarılan yasalara sahip çıkılamadığını anlattı. “Yaşadığımızın adı faşizmdir” diyen Hamzaoğlu, Türkiyeli sosyalistlere, devrimcilere, sosyal demokratlara, bütün muhalefet güçlerine faşizme karşı ortak mücadele çağrısı yaptı. Hamzaoğlu “Faşizme karşı ortak mücadeleye davet ediyorum sizi. Daha geç olmadan faşizme karşı ittifaka, ortak karşı durmaya çağırıyorum” dedi. Gezi direnişine, ülkede belki de ilk olan otomotiv işçilerinin grev ve direnişlerine atıf yapan Hamzaoğlu, kendiliğinden olan bu direnişlerde önderlik sorunu yaşandığını söyledi. Hamzaoğlu birlikte mücadele çağrısını yineledi.
Hamzaoğlu’ndan sonra söz alan Divan Eş Başkanı Leyla Güven de Kürtçe yaptığı konuşmada ölümlere, direnişlere dikkat çekti.
YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN
Daha sonra kürsüye HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ çağrıldı. “Yeni bir başlangıç için bir araya geldik. Halkların gücüne inandık” diyen ve uzun bir AKP eleştirisi yapan Yüksekdağ, AKP'nin bütün enerjisini yıkmaya, başkanlık adı altında despotizmi yeniden kurmaya vakfettiğini ifade etti. AKP'nin Alevilerin, Kadınların, Kürt halkının canıyla, kanıyla verdiği mücadelede ne dediğini anlamamakta direndiğini ifade eden Yüksekdağ, iktidarın gözünde geleceğini isteyen gençlerin ortadan kaldırılması gereken varlıklar olarak görüldüğünü söyledi.
Yüksekdağ bütün diyalog, konuşma kanallarının kapatıldığını, parlamentonun işlevsiz hale getirildiğini, saray vesayeti altında olan hükümetin, tahkim ve yeniden düzenlemeye karşı çıkanları düşmanlaştırdığını, imha konsepti yürüttüğünü ifade etti. Böyle bir gidişata yol vermelerinin, seyirci kalmalarının mümkün olmadığını kaydeden Yüksekdağ, “Direndik, direneceğiz” dedi.“Türkiye toplumunun önünü açacak yeni bir rejim” diyen Yüksekdağ, siyasi iktidarın bütün sözünün tükendiğini, yeni cümleler kuramadığını, nefret, aşağılama, ayrımcılık, kutuplaştırma dışında söz söyleyemediğini, buna karşı kendilerinin birleştiren güçlü sözleri söylemeye devam edeceklerini ifade etti.
‘DAHA GÜÇLÜ GELİYORUZ’
Yüksekdağ, nefretin karşısında bütün halkların kucaklaşmasının sözünü söyleyip, hareketini örgütleyeceklerini söyledi. Gelinen aşamada bir şeylerin değişmesi, bunun da radikal demokrasi programının geliştirilmesi ile olacağını belirten Yüksekdağ, demokratik cumhuriyetin inşaası için kararlı yürüyüşlerini sürdüreceklerini, büyüteceklerini söyledi.
“Bizleri siyasetten tasfiye etmek isteyenlere mesajımız nettir, daha güçlü geliyoruz, daha güçlü geleceğiz” diyen Yüksekdağ, güçlerinin birliklerinden geldiğini bilerek, her gün yeniden ve daha güçlü yürüyeceklerinin altını çizdi. Yüksekdağ bütün halkları, yarını için bugünden direnmeye, bugünden birleşmeye, halkların demokratik iradesinin öznesi olmaya çağırdı.
Öcalan’ın aylardır ağır ve yoğun tecrit altında olması nedeniyle mesaj gönderemediğini hatırlatan Yüksekdağ, 1,5 yıl önce Öcalan’ın çağrısı ile başlayan sürecin, AKP iktidarının hoyratça yaklaşımı nedeniyle heba edildiğini söyledi. Dolmabahçe ve çözüm sürecinin, müzakerelerin yeniden başlaması gerektiğinin altını çizen Yüksekdağ, Öcalan’ın 2014’teki mesajını okudu. Salon mesajı coşku ve sloganlarla.
Kürtlerin verdiği mücadeleyi, “Büyük insanlığın büyük direnişi” olarak nitelendiren ve selamlayan Yüksekdağ sözlerini şöyle bitirdi: “ Botanın zılgıtları saray kurşunları önünde çelik bir duvar olarak yükseliyor. Halkların birleşik mücadelesi sarayın kurşunları karşısında çelik bir duvar gibi yükseliyor, çelik bir duvar gibi yükselecek.”
‘BÜTÜN VÜCUDUMUZU TAŞIN ALTINA KOYDUK’
Selahattin Demirtaş kürsüye, salonun coşkulu ve ayakta alkışları ile çıktı. Demirtaş her kongrenin yeni bir sıçrama olduğunu söyledi.
Demirtaş da Öcalan’ın 2014’de süreci başlatan mesajına atıf yaparak, bu mesajda barış çağrısı yapıldığını, destekleyenler kadar eleştirenlerin de olduğunu söyledi. O dönem kendilerine yönelik “vatan haini”, “kirli pazarlıklarla süreci ilerletiyorlar” suçlamalarının yapıldığını hatırlatan Demirtaş, bugün süreci bitirenlerin kendilerini “vatan hainliği” ile suçladığını söyledi. Ancak kendilerinin o zaman da bugün de aynı şeyi, barışı söylediklerini aktaran Demirtaş, “Barış için değil ellerini, bütün vücutlarını taşın altına koyduklarını, duruşlarının değişmediğini” söyledi. Buna rağmen hedefe konulduklarının da altını çizen Demirtaş, o gün neyi savundularsa, silahların konuştuğu, çatışmaların yaşandığı bugün de aynı şeyi savunduklarını dile getirdi.
Çözüm için gerekli olanın birlik olduğunu, ancak bunun toplumu tekleştirerek olamayacağını belirten Demirtaş, bunun faturasının ağır olacağı uyarısı yaptı. Toplumu tekleştirmeden faşizm çıkacağını belirten Demirtaş, “Bizim önerdiğimiz gibi çoğulcu demokrasi içinde birliği sağlarsınız. Farklı olanı tehdit görmeden, anayasal eşitlik, yurttaşlık temelinde, ortak vatanı ortak cennete çevirerek birliği sağlayabiliriz” dedi. Kendilerini “bölücülükle suçladıklarını” hatırlatan Demirtaş, “Neyi böldük, faşizmin yarattığı tekçi anlayışı böldük. Toplumu paramparça eden, bölen bu tekçi anlayıştır” diye konuştu.
HERKESİN PARTİSİYİZ
“Biz sadece Kürtlerin değil, Türklerin, Ermenilerin, Arapların, Çerkezlerin, Gürcülerin de partisiyiz. Sadece din, sadece erkek partisi değiliz, kadınların, tüm inançların partisiyiz” diyen Demirtaş, gerçek Türkiye’nin fotoğrafının da bu olduğunu söyledi.
Merkezi yetkilerin bir kısmının yerel yönetimlere bırakılmasını istediklerini, bunu kendilerinin ic at etmediklerini belirten Demirtaş, dünyanın birçok ülkesinde buna benzer yönetimlerin olduğunu, hiçbir yerde tekçi yönetim olmadığını, yerinden yönetimin uygulandığını söyledi. Demirtaş sadece faşizan yönetimlerde, monarşi ile yönetilen yerlerde bir de Türkiye’de yerel özerklik olmadığını söyledi. Demirtaş, hendekleri, barikatları olağanüstü bir durum olarak nitelendiren ve kendilerinin de bunu istemediğini, özyönetimle bağlantılı olmadığını kaydetti.
“Ortak akılla diyalog ve müzakere yolunu kullanalım” çağrısı yapan Demirtaş, Cizre’de iki aydır insanların evinden çıkamadığını, Sur’da 40, Nusaybin’de 50. Günde kalktığını, bu kadar sivil insanın tamamının özgürlüklerinin, haklarının ihlal edilmesinin normal bir uygulama olamayacağının altını çizdi. 190’dan fazla sivilin isim isim belli olmasına rağmen sivil katliamı olmadığının söylendiğini ifade eden Demirtaş, iki gündür Cizre’de yaralılara ambulans gönderilemediğini söyledi. Siyasetçilerin bürokratlarla saatlerdir ambulans için kavga yürüttüğünü kaydeden Demirtaş, zorlukları, ceberrut anlayışı iyi görmek gerektiğini dile getirdi.
“Zorlukları kardeşliği büyüterek aşmak zorunda olduklarını” başka türlüsünün çözümü zorlaştırıp, imkansız hale getireceği uyarısı yapan Demirtaş, duygu yarılmalarına da dikkat çekti.
DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİRELİM
Birarada yaşamayı ilkesel olarak savunuyorlarsa cesur olmak zorunda olduklarını kaydeden Demirtaş, felakete sürüklenmeyi durduracak biricik şeyin tankı topu değil, demokrasiyi güçlendirmek olduğunun altını çizdi. Güçlü ordu, tek adam, başkanlık değil, güçlü demokrasi olduğuna vurgu yapan Demirtaş, barışı, eşitliği savunmanın ateşten gömlek olduğu günlerde barışı savunanların bunu başaracağını söyledi. “Yeniden ne zaman barış diyeceğiz” diye soran ve yüzde 85’in barışı, süreci desteklediğini hatırlatan Demirtaş, “saraydakinin yeniden barış demesini mi bekliyoruz” dedi. Kalıcı barışı bu zor günlerde “barış” diyenlerin getireceğinin altını çizdi.
Suriye’deki Kürtlerin artık düşman, tehdit olarak görülmesinden vazgeçilmesini isteyen Demirtaş, Suriye’deki bütün halkların kaderini kendilerinin belirlemesine saygı istedi. Yanlış dış politika nedeniyle Türkiye’nin bölgede aktör olmaktan çıktığını kaydeden Demirtaş, tek komşunun Kürdistan Federe Devleti, diğer tarafta sıfır komşu olduğunu söyledi.
Demirtaş, “Türkiye’nin önünde önemli bir fırsat var, umut, direniş de büyüyor. Çözüm seçenekleri tükenmiş değil, Yeni anayasa tartışmaları” diyerek yeni anayasa tartışmalarını fırsat olarak nitelendirdi.
YENİ ANAYASA
Yeni anayasa tartışmaları ve anayasa uzlaşma komisyonu ile ilgili olarak Demirtaş, “Özgürlük ve demokrasi, eşitlik ve adalet tanımları arasında ciddi farklılıklar var. Barış dediğiniz zaten birbiri ile farklı olanlar arasında yakalanan uzlaşmadır. Emekten, özgürlükten yana anayasa yapanlara gönlümüzü, kalbimizi açtığımızı göstermek istiyoruz. Samimiyetimizi ortaya koymak istiyoruz. Yolun temiz, olması, mayınlı olmaması lazım. Anayasaya giden yolu önce temizlemeliyiz. Medyayı özgür bırakacağız, fikirleri, ifadeyi özgür bırakacağız, çatışmaları durduracağız ve parlamentoda..yol temizliği yapmadan yeni anayasaya nasıl ulaşacağız. Bu ortamda anayasa uzlaşma komisyonunda fikirlerimizi nasıl savunacağız. Komisyonda özyönetimi savunduğumuzda savcıların dokunulmazlığımızı kaldırılması için fezleke göndermeyeceği ne malum. HDP olarak bu yol temizliğini yapmak isteyenlerle birlikte hareket etmeye hazırız” diye konuştu. .
EKONOMİ DE KRİZDE
Demirtaş “Ülkenin ekonomisi de siyaseti, sokağı gibi kriz içinde. Ekonomi ile demokrasi at başı, birbirini destekleyecek şekilde gitmesi lazım. Demokrasi bu kadar kötü ise ekonominin iyi olması beklenemez. Ekonomik kriz her an devasa büyük patlamaya dönüşebilir. Çalışma yaşamı tam bir kölelik düzeni ve ekonomi ne kadar dışa bağımlı.. Tanka, topa, savaşa bu kadar para ayıranlar kadına gence, emekçiye son derece cimri davranıyor. Faturan bütün halka ödettiriliyor. Yeni bir demokratik, ekonomik model inşa edilmesi gerekiyor. Türkiye ancak o zaman model ülke olabilecek” dedi.
“14 yıllık AKP döneminde hangi sorunun çözüldüğünü” soran Demirtaş, “keşke bir sorunu halletmiş olsalardı AKP’ye teşekkür etseydik” dedi. Halen kendilerini, muhalefeti suçladığını belirten Demirtaş, 14 yıl geçmesine rağmen hala iktidara geldiklerine inanamadıklarını, kendilerini muhalefet sandıklarını söyledi.
GÜVEN OLMADAN YENİDEN BAŞLANMAZ
Ötekileştirme dilinin bırakılarak yeniden başlanmasını isteyen ve kendilerinin bu kongre ile başladıklarını kaydeden Demirtaş, birbirini anlayabilmenin ilk yolunun güvenden geçtiğinin altını çizdi. Güven olmadan yeniden müzakereye başlanamayacağını belirten Demirtaş, HDP’nin Türkiye için bir şans olduğunu, HDP’nin büyümesinin umudun büyümesi anlamına geldiğini dile getirdi. Demirtaş herkesi bu umudu büyütmeye çağırdı.
Demirtaş konuşmasını Ahmed Arif’in, “yürü üstüne celladın, fırsatçının, hainin...” dizelerinin yer aldığı Anadolu şiirini okuyarak “umudu büyütme” çağrısı ile bitirirken, salon coşku ve alkıştan adeta inledi.
HDP KONGRESİ’NDE YENİ PARTİ YÖNETİMİ BELLİ OLDU
Demirtaş ve Yüksekdağ yeniden HDP Eş Başkanlığına seçildi
HDP 2. Olağan Kongresi yapılan seçimlerle sona erdi. 1049 delegeden 626’sının oy kullandığı seçimde Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 624 oyla yeniden HDP Eş Başkanlığına seçildiler. 2 oy geçersiz sayıldı. Eşbaşkanlık seçimlerinin ardından partinin Parti Meclisi ile Disiplin ve Uzlaşma kurulları üyeleri seçildi.
PARTİ MECLİSİ ASİL ÜYELERİ
Abdullah Alagöz, Abdurrahman Doğar, Ahmet Kaya, Ali Kenanoğlu, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Arife Çınar, Asiye Kolçak, Aycan İrmez, Ayhan Bilgen, Aysel Çalağan, Aysel Tuğluk, Ayşe Berktay, Ayşe Erdem, Azad Barış, Aziz Tunç, Bedriye Yorgun, Berat Birtek, Berfin Azdal, Berfin Özgü Köse, Berfum Çolak, Besime Konca, Beycan Taşkıran, Can Memiş, Celalettin Can, Cemal Coşğun, Cemil Elden, Cihan Erdal, Coşkun Üsterci, Çilem Küçükkeleş, Dara Demiralp, Dilek Aykan, Doğan Erbaş, Edibe Şahin, Elif Tuğra, Emine Beyza Üstün, Emirali Türkmen, Erkan Cengiz, Erkan Metin, Fatma Gök, Fatma Kurtulan, Feray Mertoğlu, Fırat Epözdemir, Fırat Yaman, Filiz Koçali, Gencay Gürsoy, Gülçin İsbert, Gülsen Ülker, Gülsüm Ağaoğlu, Gülşen Uzuner, Günay Kubilay, Hatice Kavran, Hişyar Özsoy, Hüsamettin Özdem, Hüseyin Yılmaz, İbrahim Akın, İlkay Yenigün, Kadir Selamet, Kıvanç Eliaçık, Mahmut Çelik, Mehtap Kıyar, Metin Kılıç, Mizgin Ermiş, Murat Mıhçı, Musa Piroğlu, Mustafa Avcı, Müge Yamanyılmaz, Mülkiye Birtane, Nadir Yıldırım, Nadiye Gürbüz, Nimet Sezgin, Nimetullah Erdoğmuş, Nuran İmir, Orhan Çelebi, Osman Baydemir, Osman Demirci, Osman Ergin, Ömer Önen, Pınar Akdemir, Pınar Aydınlar, Rana Özpolat, Rıdvan Turan, Sandra Nalbant, Hakkı Saruhan Oluç, Seher Akçınar Bayar, Semra Uzunok, Serpil Kemalbay Pekgözegü, Sevgi Örüç, Sezai Temelli, Sezgin Kartal, Sibel Erduman, Songül Erol Abdil, Sultan Özcan, Suzan Karabaş, Şükran Dağ Cabir, Yeliz Yıldırım, Yurdusev Özsökmenler, Yüksel Budak, Zana Döner, Ziya Çalışkan.
PARTİ MECLİSİ YEDEK ÜYELERİ
Özgür Zeydanoğlu, Hüseyin Güngör, Mehmet Bozdağ, Mehmet Ay, Murat Çepni, Ali Ekber Kaya, Bereket Kar, Ahmet Karataş, Bayram Altun, Davut Bozan, Erkan Karabay, Mustafa Sarısülük, Erkan Şahin, Haluk Çeliktaş, Hüseyin Daş, İzzet Belge, Mehmet Karayılan, Melik Okyay, Nazım Kök, Metin Bingöl, Sinan Kaplan, Zeki Çelik, Bülent Durukan, Meryem Adıbelli, Ayşe Merva Aytemur, Kezban Dumlu, Rukiye Demir, Yayla Tekgül, Ekim Veysioğlu, Alican Uçarcan, Özgün Özgüç, Mazlum Karagöz, Betül Ünsel, Berat Kıran, Atiye Eren, Kavel Alparslan, Cafer Çelik, Cahit Kırkazak, Cengiz Koyuncu, Hacer Özmen, Adalet Aydın, Neslin Gümüş, Perihan Karakoç, Elif Bulut, Ebru Ergen Korkmaz, Nigar Duru, Deniz Lodos, Naciye Çiğdem Atalay, Zeynep Nilgün Salmaner, Kenan Yenice.
MERKEZ DİSİPLİN KURULU ASİL ÜYELERİ
Hamit Geylani, Sinem Coşkun, Şilan Aydın Üzgeç, Zahit Mutlu, Mukaddes Erdoğdu Çelik, Nuriye Taka, Mahmut Demirel, Hatice Erbay, Hatip Çaplık.
Merkez Disiplin Kurulu yedek üyeliğine de Tülya Aytekin Sönmez ve Saffet Uygur seçildi.
Uzlaşma Kurulu'nda ise Yavuz Önen, Özgür Sevgi Göral, Kifayet Ceylan, Ali Haydar Konca, Taşkın Aktaş yer alırken uzlaşma kurulunun yedek üyeliğine de Pelin Şirin ve Mehmet Saltoğlu seçildi.
Evrensel'i Takip Et