14 Nisan 2012 10:50

6399 no’lu damga

Sevda Aydın

Ceija Stojka böyle anlatıyor Auschwitz’i. 1933 yılında Steiermark’ın Kraubathşehrinde doğmuş, kökeni Rumca olan Lovara adlı bir gezici aile grubu tarafından geliyor. Ailesi Avusturya’da at ticareti yapan bir kavim ve Stojka bu ailenin beşinci çocuğu. Henüz 12 yaşındayken Auschwitz toplama kampına getiriliyor. Uzun bir tren yolculuğunda çocukların kampta öldürüldüğünü bu yüzden de kendisine 12 yaşında olduğunu söylememesi tembihleniyor. O da kapıda kaç yaşında olduğunu soran Nazi askerlerine 16 yaşında olduğunu söylüyor. Önce yetişkinler bölümüne alınıyor, saçları kesiliyor, sol koluna 6399 numarası damgalanıyor, kıyafetleri değiştiriliyor.  

‘KZ KABUSLARI’

O yılların canlı tanıklarını ne yazık ki yavaş yavaş kaybediyoruz. Kampların Nazilerin ellerinden kurtulmasının ardından canlı tanıklarla bu kamplarda neler olduğunu, pek çok farklı biçimlerde anlatan işler, eserler bugünlere kadar ulaştı.
Bugün Viyana’da yaşayan Stojka da savaş sonrasında Romence ve Almanca şiirler, şarkılar ve metinler yazıyor. Ama ne anlatmak ne de yazmak yeterli gelmemiş Stojka’ya. Torunlarına kendi yaşamını anlatmak için 10 yılı aşkın bir süredir resim yapmaya başlamış. Stojka’nın Auschwitz’i anlattığı çizimleri ‘KZ Kabusları’ adıyla Schneidertempel Sanat Merkezinde sergileniyor.

27 Nisana kadar sürecek olan sergideki çizimlerde siyah beyaz renkler pek çok imgeyle buluşuyor. Kendi çocukluğunu, ailesini, ve atlı arabalarla dolaştığı günlerini anlatan Stojka anılarının uzaklığını bu renkleri kullanarak çizmiş. Resimlerin diğer bölümlerinde ise Nazi ölüm kamplarındaki günlerini anlatan çizimler yer alıyor. Tıpkı serginin ismi gibi kabus  imgeleriyle çizilmiş onca resim... Duvarlar, dikenli teller, üst üste yığılmış ölü bedenler, askerler, silahlar, siyah beyaz çizgili kıyafetleri... İnsanların yakıldığı ocaklardan çıkan dumanın havadaki gri renkleri...

Ceija Stojka ‘Her nerede iseler ve nerede idiler. İnsanlığı yok eden gaz fabrikalarıyla Kül, duman, çömlek getirdiler. Kutunun içinde gerçekten kim var, yoksa babam mı?​’ sözleriyle 1988’de ‘Gizlilik içinde yaşıyoruz’ adlı kitabında da yine bu anılarını yazmış. Stojka’nın sol kolundaki damga yılların teninde yarattığı kocamaya rağmen bugün hâlâ çok taze, öylece  duruyor. Bugün Hitler’i şampuan reklamında ekranlara taşıyanlar Stojka’nın kolundaki damgaya bakabilme cesareti gösterebilirler mi acaba? (İstanbul/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et