4 Ocak 2016 06:59

'Yerel yönetimlere kayyum atanması darbedir'

Kürtlerin yerinden yönetim taleplerine daha da merkezileşme refleksiyle cevap veren AKP hükümeti belediyelere kayyum atanmasını gündemleştirirken, Şehir ve Bölge Planlamacısı akademisyen Korhan Gümüş, "Yerel yönetimlere kayyum atanılması darbedir. AB ile olan tüm ilişkiler yıkılır" değerlendirmesi yaptı.

'Yerel yönetimlere kayyum atanması darbedir'

Ayşe KURAN

AKP'nin, Kürtlerin yerinden yönetim talebine karşı Büyükşehir Yasası'yla yerel yönetimlere kısmen aktardığı yetkileri merkezi yönetime yeniden devretmesi ve belediyelere kayyum ataması tartışılırken, yerel yönetimlerin demokratik ülkeler için önemine ve kayyum atamalarına ilişkin, Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Korhan Gümüş değerlendirmelerde bulundu. 

Belediyelere kayyum atanmasına ilişkin tartışmalara tepki gösteren Gümüş, "Yerel yönetimlere kayyum atanılması darbedir. O zaman hükümete de kayyum atansın yani kim atayacak bunu, seçilmişin yerine kayyumu kim atayabilir bu çılgınca bir şey olur" değerlendirmesini yaptı. 

'OSMANLI MODELİ YENİDEN UYGULANMAK İSTENİYOR' 

2012'de değiştirilen yasayla birlikte valilere bağlı olan müdürlüklerin ve Özel İl İdareleri'nin lağvedilmesinin yerel yönetimleri güçlendirmek amacıyla yapıldığın belirten Gümüş, "TOKİ aracılığıyla özelleştirme yapıyor. Şehirler yamalı bir bohça gibi. Eğitim sağlık, güvenlik alanlarında yerel yönetimlere pek de görev düşmüyor" dedi.

Gümüş, Amerika, Fransa gibi üniter devlet yapılarında dahi yerel yönetimlerin merkezden doğru yönetilmediğini belirterek, "Amerika'da da yerellerde o bölgenin yönetimi kendi bütçesine aittir. Farklı kararlar alabilir. Hatta farklı hukuk sistemleri bile belli sınırlar dâhilinde geçerli olabilir" dedi. "Kamu çarkı yerel kapasiteyi arttırıcı bir şekilde çalışmalıdır" diyen Gümüş, Türkiye'de Osmanlı döneminden kalan bir modelin yeniden hayata geçirilmek istendiğini ancak eskinin tekrarı bir model olduğu için işlevsiz olduğunu ifade ederek, "Osmanlı modernleşmesi Avrupa'daki yönetim tarzına benziyordu. Ancak toplumlar ayrıştırıldığı için ilişkiler eklemlenemedi. Böylece ortak bir kamusal alan kalmadı. Devlet kamusal alanı askeri güçle inşa etti. Devlet, askeri modernleşme tekniklerini kullanarak, kamusal alanı 'modernleştirdi" değerlendirmesi yaptı. 

'YEREL YÖNETİMLER TEKNOKRATLAR TARAFINDAN ŞEKİLLENDİRİLİYOR'

Türkiye'de teknokratik yönetim anlayışının yerel yönetimlere de sirayet ettiğine dikkat çeken Gümüş, şehirlerin planlamasının dahi teknokratlar tarafından yapıldığını söyledi. Gümüş, "Bugün hala şehirlerin planları, teknokratlar tarafından hazırlanır. Halkın katılımı söz konusu değildir. Yalnızca tek bir şey vardır. O da sizin için neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilen teknokratlar vardır. Böyle olunca yerel yönetimler hiçbir şekilde güçlenmiyor" diye konuştu.

'İKTİDARA YAKIN BELEDİYELER ANKARA'DAN YÖNETİLİYOR'

Türkiye'deki merkezi yönetimlerin tepeden inme olduğunu söyleyen Gümüş, yerel politikaların olmamasının merkezin gölgesi olma anlamına geldiğini sözlerine ekledi. İstanbul Büyükşehir Belediye'sini bu konuda örnek gösteren Gümüş değerlendirmesini şöyle sürdürdü: "Devletten hiçbir farkı yok. Türkiye'deki merkezi yönetim ne kadar tepeden inmeci ise, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ya da herhangi bir ilçe belediyesi de o kadar kendi içine kapalı, kendi yandaşlarıyla hareket eden kurumlardır. 2012'deki reform eski modeldeki bir reformdu. Yani kaynakların, bütçelerin ve idari bürokrasinin üniterleştirilmesini hedefleyen küçük bir adımdı. Fakat bu fiilen mümkün olmadı. Özellikle de iktidara yakın olan belediyeler zaten Ankara'dan yönetiliyor. Yani kimse bizi aldatmasın yerel yönetim var zannediyoruz ama şehirdeki bütün imar kararlarını, bütün olanakları yerel ekonomiyi merkeze aktarmak üzere işlev gören merkezi yönetimin bir şubesi gibi yerel yönetimler." 

'MERKEZİ YÖNETİM SÖMÜRGE YÖNETİMİ GİBİ DAVRANMAYA BAŞLIYOR'

Yerel yönetimlere nefes aldırabilecek bir modelinin şart olduğunu söyleyen Gümüş, yerel yönetimler güçlendirilmediği takdirde Türkiye'de demokratikleşmenin olmayacağını belirtti. Gümüş, yerel yönetimler kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olmadığı müddetçe, merkezi yönetimden ne kadar yetki devredilse de yerel yönetimlerin merkezin bir kopyası olacağını vurguladı. Türkiye'de merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında belirgin bir asimetri olduğunu vurgulayan Gümüş, AKP'nin Kürdistan'da başlattığı savaşa ve ablukayı da işaret ederek, "Şehirler araçsallaştırıldığı için merkezi yönetim tamamen ideolojik kaygılarla yağmalayan sömürge yönetimi gibi davranmaya başlıyor" ifadelerini kullandı. 

'YEREL YÖNETİMLER, ÖZERKLİK DESANTRALİZE EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR'

Yerel yönetimlerin özerkliği Türkiye'de desantralize ettiğini belirten Gümüş, "İnsanlar yerel yönetimlerden, özerk yönetimlere öcü gibi bakıyor. Bir şekliyle Adem-i Merkeziyetçilik desantralize ediliyor. İnsanlara öcü gibi gösteriliyor. Bölünür kaygısı taşınıyor. Oysa yönetimlerin yerelleşmesi, özerkleşmesi tam tersine, siyasetin ilişkisel hale gelmesine yardımcı olur" şeklinde konuştu. Yerel yönetimlerin ağ mantığı ile çalışması gerektiğini söyleyen Gümüş, "Kamu yönetimlerini dar alana hapsedemeyiz" dedi. 

'YEREL YÖNETİMLERİ KAPSAYAN ÖZERKLİĞİ KONUŞABİLMELİYİZ'

Gümüş, AKP ve havuz medyası tarafından kriminalize edilmek istenen ve odağına yerel yönetimleri alan özerkliğe ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, "Yerel yönetimlere dair yeni modelleri konuşabilmeliyiz. Özerklik niye kötü bir şey olsun ki? Bütün dünyada uygulanıyor. Hatta şirketlerin bile özerkliği var. Ama düşünün bir bölgede bir proje var. Ama neden yöneticisi olmasın? Efendim niye özerk olamaz? Dünyadaki gelişmiş ülkelerin hepsi böyle mekanizmalar geliştirmiştir. Bugün ki iktidar da AB'nin baskısıyla reformlar yaptı" ifadelerini kullandı. 

'HERKES KENDİ GELECEĞİ HAKKINDA SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTER'

Merkezi yönetimler yerine daha eşitlikçi, özgürlükçü bir modelin inşa edilmesinin şart olduğunu ifade eden Gümüş, Türkiye'nin sosyal yapısının da böylesi bir modele ihtiyaç duyduğunu belirterek ve Kürt halkının da bu konuda birincil muhatap alınması gerektiğini vurgulayarak, "Bu gün Türkiye'de temsil dışı kalan sadece Kürt halkı değil. Aslında tüm Türkiye halkı temsil dışı bırakılmıştır. Herkes kendi geleceği hakkında söz sahibi olmak ister. Bunu istemeyecek yoktur. Kutuplaşma yüzünden devlet gücü kullanılıyor. Yerelleştirici bir siyaset ayrıcalık sahibi olan sınıflar için korkutucudur. Ama halk için tam tersi toplumsal refahı arttıracak katılımcı bir modeldir" diye konuştu. 

'KAYYUM ATANIRSA AB İLE TÜM İLİŞKİLER YIKILIR'

Gümüş, belediyelere kayyum atanmasına ilişkin tartışmalara da tepki göstererek, "Hendek kazdılar gibi bahanelerle kayyum atanması bir darbe olur. Zaten kayyum atanan şirketlere de mali yapılarında sorun olduğu için değil, ideolojik amaçları nedeniyle el konuldu. Ama siyasi yapılara ideolojik fikirleri nedeniyle kayyum konulamaz, bir skandaldır. Kötü yönetilebilir. Ancak bir dahaki seçimde yenisi seçilir. Kimse bunu yutmaz. AB ile olan tüm ilişkiler yıkılır. Yani yerel yönetimlere kayyum atanılması darbedir. O zaman hükümete de kayyum atansın yani kim atayacak bunu, seçilmişin yerine kayyumu kim atayabilir bu çılgınca bir şey olur. Telaffuz edilmesi bile abes. Artık Türkiye'de yönetim tartışılır duruma gelir ki, bu da iktidarın kendi ayağına kurşun sıkması gibi bir şeydir" diye konuştu. 

'SİVİL HAREKETLER YEREL YÖNETİMLERİN KONTROLÜ İÇİN DEVLETLE GÖRÜŞMELİ' 

Gümüş, yerel yönetimlerde oluşturulmak istenen krizin yerine çözüm sürecine geri dönülmesi gerektiğini belirterek, "Çözüm sürecine geri dönülerek, yerelleşme nedir? Bu konuda tartışılması gerekir. Her şeye rağmen konuşulmalı. Tüm halklar çözüm sürecini talep etmeli. Yerelleşmeci bir siyaset umut vericidir. Sivil anayasanın temelidir" dedi. Gümüş İstanbul'da meydana gelen 1999 depreminde olduğu gibi sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetimleri dize getiren bir örgütlülük içinde hareket etmesi gerektiğini ifade ederek, Türkiye'deki sivil hareketlerin bir araya gelmesi gerektiğini ve devletle görüşmelerde bulunması gerektiğini sözlerine ekledi. (İstanbul/DİHA)

Evrensel'i Takip Et