18 Eylül 2015 15:01

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFC), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFC) ve Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin (TGC) düzenlediği “Türkiye: Kutuplaşmış Bir Ülkede Gazetecilerin Hak ve Özgürlüğünü Savunmak” konferansının sonuç bildirgesi, TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıyla açıklandı. Çok sayıda gazetecinin yoğun ilgi gösterdiği sonuç bildirgesini, TGS Genel Başkanı Uğur Güç okudu. Güç, yaptıkları konferans sonucunda, gazetecilerin gazetecilik mesleğine ve gazetecilere yönelik ortak mücadele yapması gerektiğini tespit ettiklerini belirterek, “Gazetecileri, güçlü bir dayanışma hareketi oluşturmak üzere Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı altında bir araya gelmeye davet ediyoruz. Daha iyi çalışma koşullarına, ve bağımsız bir medya ortamına ancak böyle kavuşabiliriz” dedi. Güç,
1 Kasım’dan sonra kurulması beklenen hükümetin de gazeteciler için doğru adımlar atması çağrısı yaptı.

BÖLGEDE ÇALIŞAN GAZETECİLERİN CAN GÜVENLİĞİ YOK

Toplantıda konuşan TGC Genel Başkanı Turgay Olcayto, özellikle Bölge’de çalışan gazetecilerin can güvenliğinin olmadığını ve her an gözaltı tutuklama tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarını belirterek, bu sorunların aşılması için Türkiye’de demokrasinin gelişmesi gerektiğini belirtti. Olcayto, 1 Kasım seçimlerinde yoğun manipülasyon olabileceğine de dikkat çekerek, halkın haber alma hakkına sahip çıkılması gerektiğini söyledi. Olcayto son olarak, gözaltına alınan veya tutuklanan her gazeteci için ortak mücadele edilmesi çağrısı yaptı.

‘GAZETECİLERİN DURUMU KÖTÜYE GİDİYOR’

Olcayto’nun ardından konuşan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Başkanı Jim Boumelha da, dünyada 180’den fazla sendikayı temsil ettiklerini belirterek, gazetecilerin sosyal ve mesleki haklarını savunmanın Türkiye’de oldukça zor olduğunu söyledi. Seçimlerden sonra iktidara gelecek yeni hükümetin demokratik adımlarla gazetecileri koruyacak adımlar atmasını beklediklerini ifade eden Boumelha, “İçinde bulunduğumuz zamanlar ne yazık ki Türkiye gazeteciliğinin çok zorlu zamanları. 20 gazeteci halen hapiste yüzlercesi tahkikat altında. Gazetecilerin saldırıya uğradığını bazılarının gözaltına alındığını görüyoruz ve tanık oluyoruz. Karşı karşıya olduğumuz durum için bir yanılsama içinde değiliz bize yüklenen görev hapiste olan gazetecilerin serbest bırakılmasının sağlanması ve davanın önlenmesidir” dedi. “Örgütlenme hakkının savunulması ve korunması lazım” diyen Boumelha, “Bu yolla da sosyal şartların geliştirilmesi lazım. Sansürle şekillenen mevcut atmosfer de sonlandırılmalıdır. Herhangi bir saldırıya baskıya maruz kalmadan tüm gazetecilerin görevlerini rahatlıkla yapabilmesi sağlanmalıdır. Bugünden sonra yapılması gerekenleri içeren bir program oluşturduk. Biz elimizden geldiğince Türkiyeli gazetecilerle iş birliği içinde olacağız ve yardımcı olacağız” dedi.

Sonuç bildirgesinde öne çıkan maddeler şöyle:

* Haziran’da gerçekleşen seçimin ardından Türkiye’de gazetecilere yönelik artan soruşturmalar, sindirme operasyonları, şiddet, internet sansürü, yasaklamalar başta olmak üzere her türlü baskıyı kınıyoruz. Bilhassa, Kürt sorunu kaynaklı çatışmaların yeniden başlamasıyla birlikte, bölge illerinde çalışan meslektaşlarımızın özgürlük ve güvenliğinden kaygı duyuyoruz. Bu durumun halkın haber alma hakkını tehdit ettiğine inanıyoruz.

* Hâlâ 20 gazetecinin cezaevinde olmasını ve geçmiş yıllarda serbest bırakılan gazetecilere yönelik yargı tehdidinin devam etmesini, sürmekte olan yüzlerce soruşturmayı esefle karşılıyoruz.

* Hükümet ve siyasetçilerin kendilerinden farklı çizgideki gazeteciler ve medya kuruluşlarına yönelik hasmane tutumlarından ve yaratılan hoşgörüsüz ortamdan derin rahatsızlık duyuyoruz.

* Cumhurbaşkanının eleştiriye tahammülsüzlüğü, savcıların her türlü eleştiri karşısında hakaret davası açması, medya patronlarının çalışanlarını işten atarak susturması, ana akım medyanın tehdit ve kamu ihalelerinin rüşvet gibi kullanılmasıyla hizaya getirilmesi, yargı bağımsızlığının göz ardı edilmesi gibi sorunlar bu düşmanca tutumun örnekleridir.

* 1990’lı yıllardaki sendikasızlaştırma operasyonuyla, sendikanın zayıflatılmasından büyük üzüntü duyuyoruz. Bu durum, günümüzde gazetecileri kendi içinde bölmüş, korumasız bırakmış ve asgari ücretle, güvencesiz bir şekilde çalışmaya mahkum etmiştir.

* Gazetecilere dönük baskıların sona ermesini, gazetecilerin tüm ülkede serbest dolaşımının, güvenliğinin ve haber kaynaklarına erişiminin garanti edilmesini,

* Hapisteki gazetecilerin serbest bırakılmasını ve tüm soruşturmaların sonlandırılmasını,

* İnternet sansürüne son verilmesini,

* Siyasi liderlerin, özgür gazetecilik ortamı için gerekli yasal düzenlemeleri yapmasını acil bir ihtiyaç olarak görüyoruz.

* Gazetecilere yönelik hukuk dışı soruşturmalara son verilmeli

* Cezaevlerindeki tüm gazeteciler serbest bırakılmalı

* Gazeteciler hakkında sürmekte olan dava ve soruşturmalar bir an önce düşürülmeli

* Cumhurbaşkanı ve kamu görevlilerine hakaret adı altında dava açılmasına neden olan yasa ve düzenlemeler derhal değiştirilmeli, kamu görevlilerinin eleştirilebilirliği, hesap verebilirliği ve yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır. (DİHA)

Evrensel'i Takip Et