Bir yazı emekçisi Tarık Dursun K.
Turgay OLCAYTO
1961 yılının yaz sonuydu. Spor muhabiri olma hevesi ile işe başladığım Selim Ragıp Emeç’in “Son Posta” gazetesinde gazetenin mutlak-ı amiri Mustafa Yücel’in talimatıyla kendimi istihbarat servisinde bulmuştum. Deneyimli bir yazı işleri kadrosu vardı. İlk günlerde ürkmedim diyemem. Orhan Çeviksoy, Muzaffer Kayar, Cengiz Tuncer, Bülent Şeren, Orhan Erinç ve öğleden sonraları gazeteye elinde sefertası ile gelen gece sorumlusu Tarık Dursun. Her birine ayrı ayrı kanım kaynamıştı. Sanırım onlar da beni kendilerine yakın bulmuşlardı. Kısaca o üzerimdeki ürkeklik gitmiş Son Posta ailesinin bir parçası olmuştum artık. Yazın dünyasına olan ilgim dolayısıyla Tarık Dursun’la giderek yakınlaştık. Rahmetli Cengiz Tuncer ve Aydın Emeç’le de. Onlardan çok şey öğrendiğimi de söylemeliyim. Aradan yıllar geçti. Hepimiz bir yerlere savrulduk. Ama dostluklarımız bitmedi hiç. Sık görüştük, birbirimizi aradık. Kimi zaman birkaç kadehi kaldırarak kutladık dostluğumuzu, TRT televizyonda çalışırken ‘reis kahveni içmeye geldim’ diyerek odamdan içeri düşüverirdi bazen Tarık Dursun. Gelişi günümü aydınlatır, eski anılardan, Tarık’ın yeni kitaplarından konuşurduk. Sohbette kahkaha da eksik olmazdı elbette. Her gelişinde bana imzaladığı bir kitabı da olurdu. Kendine özgü bir ithaf yazısı vardı. Bayılırdım. Bir gün Tarık Dursun’a sordum. ”Köşe yazıların hemen hep aynı ölçüde. Kısa. Böyle kısa yazarak çok şey söylemeyi nasıl beceriyorsun? “Güldü.” “Oğlum” dedi “Ben Adnan Tahir’in yanında yetiştim. Uzun yaz, ölçüyü kaçır da gör gününü.” Ustasına saygısını sıkça ifade ettiğine tanıklık ettim sonraları da. Köşe yazıları keyifle okunurdu Tarık’ın. Bir gün Cemiyetin lokalinde öğle üzeri Tarık Dursun, Semih Poroy oturmuş bir şeyler atıştırıyor yemek yiyoruz. Birden “Tarık ya” dedim, Şu bizim cemiyetin gazetesine o güzel yazılarından versen ne iyi olur. Tarık gülümseyerek yüzüme baktı; “ Oğlum sen şimdi para da vermezsin” dedi. Tarık, bu Cemiyetin gazetesi falan derken sözümü kesti. “Bari bir rakı ısmarla da analaşalım” dedi. Ve Tarık o keyifli köşe yazılarını hastalanana dek “Bizim Gazete’nin 8.sayfasındaki köşesinde aksatmadan sürdürdü. Hemen vurgulamalıyım ki Tarık Dursun basın ve yazın dünyasında yaşamını yalnızca kalemi ile kazanan üç beş kişiden biridir. Öykü kitapları ile ödüller aldı. Sinemaya, televizyona senaryolar yazdı. Kendisini özdeşleştirdiği Ege ve İzmir ‘i konu alan birçok yapıta imza attı. TRT için belgeseller hazırladı. Özellikle Sünger Emekçilerini anlatan belgeseli büyük ilgi gördü. TGC’nin tarihini konu alan bir senaryo yazmasını istemiştim Rahmetli Alpay Kabacalı ile oturdular. Bir süre sonra Babıâli ve TGC’yi anlatan “Rotatifler Dönerken” masamdaydı. TRT’nin o yıllardaki Genel Müdürü Tayfun Akgüner’den rica ettik. Belgesel tamamlandı ve TRT’de birçok kez yayımlandı. Ölümünden iki ay önce Tarık Dursun arıyor dediler, şaşırdım. Telefonu açtım. Gerçekten Tarık. Ya reis dedi yeni bir senaryo düşünüyorum Cemiyet için ne dersin? Tamam, sevgili Tarık konuşuruz dedim. Son görüşmemiz oldu.
Tarık da Otyam gibi yaşama sıkı sarılanlardandı. Hastalıkları süresince en güç evreleri direnci ile atlattı hep. Dolayısıyla ölümü de sanki doktorların umut kestiği zamanda değil kendi karar verdiği zamanda gerçekleşti. Seni çok özleyeceğim dostum. Şimdi hemen tüm kitaplarını yeni baştan okuyacağım. Anı anlatı türünde kaleme aldığın “Geçti Akşam Suları” elimin altında ( Bilgi Yayınevi –Bütün Eserleri 2.) Bu çalışmana Ferruh Doğan, Semih Poroy, Etem Çalışkan ve Mümtaz Arıkan gibi usta dostların karikatür ve desenleriyle katkı yapmışlar. Metinlerin her biri ayır bir keyifle okunacak nitelikte. Konu seçimlerinde ele aldığın yazarların da ilginç. İyi yazmışın bunları sevgili arkadaşım. Unutmadan. Şimdi okudukça ne kadar haklı olduğunu düşünüyorum bu sözcükle. Kitabında eski okulumuz dediğin Son Posta başlıklı bir yazın da var. İster istemez bu metne takıldım. Eski anılar canlandı gözümde acısı tatlısı ile bir bölümün birlikte yaşadığımız Son Posta günlerinde yoksulluk ve yoksunlukla boğuşan bir gazetenin yayınlanabildiğini anlatıyorsun. Bu yayınlanma başarısında en büyük payın senin ve Cengiz Tuncer’in olduğunu yakınlardan bilenlerdenim. Şimdi senin bu kitabından bir alıntıyı okurlarımla paylaşacağım. Babıâli’de ve yayın dünyasında yeri doldurulamayacak bir basın emekçisi ve usta bir kalem işçisiydin. Dostun olmakla gönendim hep. Işıklar içinde uyu sevgili arkadaşım.
Değerli okur kısa bir alıntı ve Tarık Dursun’un kitabının Geçti Akşam Suları’nın ilk sayfalarına yerleştirdiği İngiliz şair eserinin başına koyduğu. W.H. Auden’den bir dörtlüğü bu alıntıyla birlikte paylaşmak istiyorum. Seni Tarık ustam o çok sevdiğin “Gavur” İzmir’ine emanet ederek…
Geçti, geçtiydi akşam suları
Gitti aşıklar gittiydi bir bir
Sustu saatler durduydu çın çın
Akar da akardı akardı nehir
Evrensel'i Takip Et