13 Ağustos 2015 15:09

Olmazı gösterip, kendisine mecbur etme taktiği...

Paylaş

Fatih POLAT

AKP ile CHP arasında yapılan kritik görüşmenin ardından Başbakan Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamalar, AKP’nin bu süreci tıpkı Kürt sorunuyla ilgili ‘müzakere süreci’nde olduğu gibi yürüttüğünü gösterdi. Yani tamamen kendi elini güçlendirecek bir süreç. Kılıçdaroğlu’nun Davutoğlu ile görüşmelerinin bir müzakere biçiminde gerçekleşmediğini özellikle vurgulaması tamamen bunu gösteriyor.
Elbette hiçbir biçimde şaşırtıcı olmayan bir sonuç bu. İstikrarı mutlak olarak kendisinin tek parti iktidarı koşuluna bağlayan AKP, görüşme yürüttüğü siyasal gücün de buradan kendi taleplerini hayata geçirdiğini görmesi gereken bir siyasal taraf olduğu asla kabul etmek istemiyor. Davutoğlu kameralar önünde her ne kadar, CHP ile yürüttükleri görüşmelerin siyasi tarihimize geçecek olgunlukta olduğunu öne sürse de, o kibar, diplomatik üslubun altında kendini dayatan despotik bir siyasetin gizli olduğunu bu süreç bir kez daha teyit etti.
Davutoğlu, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, kendilerinin bir erken seçim için yola çıkmadıklarını ve milletin kendilerine yüklediği sorumlulukla koalisyon görüşmeleri için yapıcı yaklaştıklarını söylese de, kendisinin de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ‘erken seçim’ şıkkını çok sık olarak gündeme getirdiklerini, hatta ‘millete gitme’ söylemini rakiplerine karşı bir sopa gibi kullandıklarını biliyoruz.
Hemen bir örnek. Davutoğlu, 8 Temmuz 2015 günü, Gölbaşı Vilayetler Evi’nde düzenlenen AK Parti Gençlik Kolları Vefa İftarı’nda yaptığı açıklamada, “Tekrar milli iradeye başvurmak gerekirse işte gençlerle birlikte Ak Parti teşkilatları dimdik ayaktadır ve yeni bir seçime de hazırdır” dedi. Bu açıklama basında ‘Davutoğlu’ndan flaş erken seçim açıklaması’ başlığı ile yer aldı.
Ayrıca daha önce, erken seçimden bir hafta sonra, 14 Haziran 2015 günü ‘AKP’den teşkilatlara: Koalisyona ve erken seçime hazırlanın’ başlıklı haber basında yer aldı. AKP Genel Merkezi, teşkilatlarına “Halkı koalisyona hazırlayın ve olası erken seçime hazır olun moralleri yüksek tutun” talimatı vermişti.
Davutoğlu’nun tek başına iktidar için sadece 18 milletvekiline ihtiyaçları olduğunu söylemesi ve MHP ile yapacakları görüşmeye bir koalisyon ihtimalini yüklemediklerini ima ederek erken seçimin artık en yüksek ihtimal olduğunu dile getirmesi, bunun da en kısa zamanda, mümkünse 3 ay içinde gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etmesi AKP’nin önümüzdeki döneme dair hedefini de gösteriyor. Kılıçdaroğlu’nun da yaptığı açıklamada, AKP’nin kendilerine bir erken seçim hükümeti ya da kendilerinin dışarıdan destekleyecekleri AKP azınlık hükümeti formüllerini önerdiğini ifade ederken de aynı fotoğrafı dile getirmiş oldu.
Kılıçdaroğlu’nun ‘siyasette 24 saat çok önemlidir’ sözü ise, bundan sonrası için iplerin sadece AKP’nin elinde olmadığını göstermeye yönelik bir söylem gibi durdu.
Davutoğlu, dış politika ve eğitim alanı olmak üzere bazı konularda CHP ile anlaşamadıklarını savunurken, Kılıçdaroğlu’nun imam hatipler dahil hiçbir noktanın kırmızı çizgileri olmadığını, her konuyu müzakere edebileceklerini özellikle vurgulaması dikkat çekiciydi.
CHP’nin bu süreçte, medyanın bir bölümü, kamuoyunun çeşitli kesimleri, Türkiye büyük burjuvazisinin önemli kesimleri ve küresel güçlerin taleplerine uygun olarak koalisyonu zorlayarak kendisini yeni bir seçimde daha güçlü bir alternatif haline getirmeye çalıştığını görüyoruz. Davutoğlu’nun ise her ne kadar, Cumhurbaşkanının dayatmalarıyla değil, kendi iradesiyle hareket eden bir lider olduğunu ileri sürse de, bu süreci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Haziran’dan beri sıkça dillendirdiği erken seçim dışındaki seçeneklerin olmazlığına kamuoyunu ikna etmek için çaba harcayarak geçirdiğini çok net olarak söyleyebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Diyadin'de katledilen Muhammet'in ailesi: Vali yalan söylüyor

SONRAKİ HABER

Cizre Halk Meclisi Eş Başkanının aracı tarandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa