09 Ağustos 2015 03:23

IOC, küresel sermayenin tahakkümü ve ilkeler…

Paylaş

Dilek Neşe AÇIKER

Spor kurumları partilere benzer. Klientalisttirler, yüzlerini paraya dönmeye, bu konuda da ilkelerinden vazgeçmeye hazırdırlar.
Bunun son örneğini Kış Olimpiyatları’nı Pekin’e veren Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nde (IOC) gördük. Sahnenin görünen yüzünde delegeler ve onların yaptıkları seçimler neticesinde ortaya çıkan bir karar varsa da, aslında Çin’in giderek agresifleşen sportif planları ve bu planlar doğrultusunda sınırsız bir para kaynağını ortaya sürmeleri asıl etken.
Daha geçtiğimiz Aralık ayında Monaco’da yapılan bir toplantıda aldığı kararlarla IOC, organizasyonlara ev sahipliği yapacak ülke kriterleri ile ilgili bir niyet mektubu imzaladı. İmzalanan mektup içeriği itibariyle ilkeli ve “insanlık” adına umut vadeden bir dönemin başlayacağı umudu oluşturdu.
IOC, bu ilkelere uyacağından o kadar emindi ki, FIFA’ya mektubu imzalaması yönünde bir çağrıda bulundu.
İnsan Hakları Örgütleri ve birçok sivil toplum kuruluşundan da destek bulan mektup hükümetlerden de beklenen ve beynelmilel mücadele gerektiren başlıklardan oluşuyordu. Buna göre IOC;
*İnsan hakları karnesi bozuk,
*Basın özgürlüğü olmayan,
*İşçi, çocuk ve kadın haklarına saygısı olmayan,
*Şeffaf politikalar gütmeyen,
*Yolsuzlukla mücadele etmeyen,
*Temel evrensel etik ilkelerine saygısı olmayan,
ülkelere bir daha organizasyon vermeyecekti.
Bu karar birçok örgütte olumlu yönde tepkiler aldı. Örneğin ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) Genel Sekreteri Sharan Burrow açıklamasının bir yerinde şunları söyledi;
“ FIFA, Katar’da modern köleliğin üzerine Dünya Kupasını inşa ederek sorumluluğu toptan reddetti.
Atletizmin birliği IAAF 2019 Dünya Atletizm Şampiyonası için Katar’dan 30 milyon avro teşviki açıkça kabul etti. Modern köleliğe oy vermek için az bir miktar bu.
IOC’nin ise, diğer yanda bir sorumluluğu başlatmış olduğu görünüyor.
Diğer küresel spor kurumlarının da onların örneğini takip etmeye ihtiyacı var. Bayağı para politikaları kurmak ve işçilerin her yerde yaşadığı statükolar için, altyapı tesisleri inşa etmek, tedarik zincirlerine ve etkinlik sırasında kendileri mal üretmek için, emek spor adına kurban edilir. “
Bütün bu açıklamalar ve umutlar IOC tarafından kısa sürede taca atıldı ve topun yeniden oyuna sokulması gibi bir durum da belli ki olmayacak. Çünkü oyun insanlığı önemsemeyecek kadar çok büyüyerek, küresel sermayenin oyun alanı haline geldi.
Aradan sadece yarım yıl geçtiğinde 2022 Kış Olimpiyatları Pekin’e verildi. Doğal olarak bu seçim tartışmaları da beraberinde getirdi. Maalesef tartışma boyutunda bile ülke lobileri ile gerçekten hassasiyeti olan kişi ve kurumları ayırt etmek çok olası değil.
IOC’un Monaco Mektubu çerçevesinde yapılan eleştirilerden daha büyüğü başka bir konuda “kar” sebebiyle yapılıyor. Özellikle dünyanın bir başka süper gücü ve uzun yıllar boyunca kendini sporun tek sahibi göre Amerikan basınında alay etmeye varan bir eleştiri yağmuru söz konusu. Pekin’in kış olimpiyatları için uygun bir şehir olmadığı, yapay pistlerle, doğal pistin aynı şey olmayacağı ortada, ancak eleştirinin sebepleri Amerika söz konusu olunca çok farklı. Orada bir iktidar ve güç savaşı devreye giriyor. Yoksa 2022 Kış Olimpiyatları için Pekin’e rakip olan doğal karlarla kaplı pistleri bulunan Kazakistan’ın diğer konulardaki karnesi de ortada.

Basın Özgürlüğü Sıralaması (RSF)
Çin 176
Kazakistan 160

İşçi Hakları Sıralaması  (ITUC son endeksine göre)
Kazakistan, Hakları düzenli ihlal var.
Çin, Haklarla ilgili güvence yok.

İnsan hakları sıralaması (UNDP)
Çin 91
Kazakistan 70

PEKİN’E SPORTİF ELEŞTİRİLER

Diğer yandan Pekin’de Kış Olimpiyatları yapılması ile ilgili sportif eleştiriler de çok haksız değil. Kar ve buz kış sporlarının yeşil sahası ve sporun ortaya çıkış sebebi. IOC verdiği kararla kış sporları ile ilgili en büyük etkinliğinin yapay spor alanında yapılabileceğine de karar vermiş oldu.
Çin’de pek fazla kayak tesisi yok. Bunlardan Zhangjiakou, Pekin şehir merkezine 217 kilometre uzaklıkta ve kış sporlarının yapılabileceği 89 kilometre uzaklıkta bir tesis daha var. Yapılması planlanan Olimpik Köy için ise tahmini 1500 kişi evini kaybedecek.
Diğer yandan Çin’de bir kış sporları tutkusunun olmayışı, etkinliğin 2008’de olduğu gibi paralı tribün destekçileri ile mi kurtarılacağı merak konusu.
Diğer yandan Çin her spor dalında olduğu gibi kış sporlarının da toplumda yaygınlaştırılması için planını yapmış. 2025’e kadar 300 milyon insanı bu sporların içine çekmeyi hedefliyorlar ve 2022 ev sahipliğinin buna zemin hazırlayacağını düşünüyorlar.
ÇİN’İN YENİ PLANI
Çin’in kış sporları dâhil, diğer tüm spor dallarına bu yoğun ilgisinin nedeni üzerine kafa yoran bazı ekonomistlerin görüşü de hayli ilginç;
Çin’in büyüme hızının yavaşlaması, ihracattaki sıkı rekabet Çin’in gelecek planlarını değiştirdi ve ekonominin kurtuluşunu vatandaşlarını para harcamaya sevk etmekte görmeye başladılar. İç piyasayı canlandırarak, olası bir darboğazı atlatabilmek için dünyanın en eli sıkı ve birikim yapan milletlerinden biri olan Çinlilerin tasarruflarını bir şekilde harcatmak yakın gelecekteki hedefleri olarak görünüyor.
Bütün bu spor yatırımlarının da bunun bir parçası olduğu söyleniyor.
Diğer yandan bu büyük organizasyonların ev sahipliğinin Çin’in marka algısına da büyük katkısı olduğu da bir gerçek…
Son olarak da bütün o tesislerin yapımı, sponsorluklar, diğer yatırımların da doğru yönlendirildiğinde ekonomiye katkısı olabileceği gerçeği var.
Bütün bu tabloya bakarsak Çin lobisinin iyi çalıştığını söylemek mümkün. Ellerinde var olan sıcak imkanlarla işi Katarlılardan bir adım öteye de götürerek spor üstüne bir gelecek inşa ediyorlar. Böyle bir durumda da tüm etik değerlerin rafa kalkması, küresel spor kurumları ve bu kurumları yönetenlerin bu sıcak sermayeye hizmet etmesi ne yazık ki olağan.
Bu film çoktan bitti.

ÖNCEKİ HABER

Barış cephesi kazanacak!

SONRAKİ HABER

Harvey: Türkiye Kürtlere karşı tehlikeli bir yol izliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...