23 Ocak 2007 01:00

‘Barışı aramak zorundayız’


Gıda-İş Sendikası’nın düzenlediği ve Rosa Luxemburg Vakfı’nın desteklediği “Dünya Halkları Barışını Arıyor” konulu panel, önceki gün Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Merkezi Konferans Salonu’nda yapıldı. Panelin moderatörlüğü, Prof Dr. Mehmet Türkay tarafından yapıldı. Açılış konuşmasını Gıda-İş Genel Sekreteri Seyit Aslan’ın yaptığı ve oldukça yoğun bir katılımın olduğu panele, Yazar Mustafa Yalçıner, Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Alman Federal Parlamento Milletvekili/Sol Parti’den Prof. Dr. Norman Peach ve KESK MYK üyesi Fevzi Ayber, konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmasına Hrant Dink’i anarak başlayan Mustafa Yalçıner, Dink’in katledilişinin kışkırtılan şovenist milliyetçiliğin sonucu olduğunu söyledi. Yalçıner, her türlü hak arayışının ve barış savunuculuğunun saldırılarla yanıtsız bırakılmadığı Türkiye’de, barış arayışının önemini vurguladı ve “İşte tam da bu yüzden, bir barış girişimcisinin katledildiği bu ülkede barışı aramak zorundayız” dedi.
Büyük sermayenin Ortadoğu’yu, Amerika’nın öncülüğünde sürdürdüğü dünyanın yeniden yapılandırılması projelerinin bir parçası olarak ele aldığını söyleyen Yalçıner, emperyalistlerin Afganistan’da, Irak’ta halkların direnişiyle, boşa çıkan işgalleriyle başaramadıkları egemenliklerini, halkların aralarındaki etnik ve mezhepsel farklılıkları kışkırtıp halkları birbirine düşürerek kurmaya çalıştığını dile getirdi.
Yalçıner, Türkiye’nin iç barışını, ciddi bir etki yaratan “Türkiye Barışını Arıyor” konferansıyla aradığı bir dönemde, hükümetin ve Deniz Baykal’ın, Türkmen soydaşlarını gerekçe göstererek Kerkük’ü işaret etmesinin, ABD’nin Ortadoğu’da üzerinde yürümeyi amaçladığı Kürt-Türk, Arap-Kürt, Şii-Sünni gerginliği ve çatışması yaratmaya hizmet ettiğini vurguladı. “Kendi içinde barışı sağlayamayan ve komşularının tümüyle kavgalı olan bir ülkenin, geleceği olamaz” diyen Yalçıner, halklar bakımından barışın, ancak halkların emperyalizme karşı verecekleri mücadelenin birliğinden geçtiğini söyledi.
Batı ‘güç uygarlığına’ dönüştü
Mehmet Bekaroğlu da Hrant Dink’e sıkılan kurşunlar ile aydınların susturulmasının amaçlandığını söyleyerek “Ama biz susmayacağız, susmak kurşunları sıkanların amacına hizmet olacaktır” dedi.
Irak’ta işgalden bu yana 650 bin kişinin katledildiğini aktaran Bekaroğlu, “Irak’ta sistemli bir katliam ve yok etme var, bununla bütün Ortadoğu coğrafyasına ‘ya bizdensin ya da teröristsin ve yok edilirsin’ denilmek isteniliyor” diye konuştu. Batı’nın bir ‘güç uygarlığına’ dönüştüğünü söyleyen Bekaroğlu, bu gücün yalnızca Ortadoğu’ya değil kendi halklarına, bütün dünyaya ve halklara karşı savaş açtığını, ancak bugün bu savaşın en yakıcı hissedildiği yerin Ortadoğu olduğunu ifade etti. Bekaroğlu, bunun nedenini, bu güç uygarlığına en büyük direnişin Ortadoğu’da görülüyor olmasına bağladı. Bekaroğlu, hükümetin ve Başbakan’ın, Kerkük’te Türkmenleri gördüğünü ama kendi ülkesinde yaşayan Kürtler ile Kerkük’teki soydaşları olan Kürtleri görmediğini söyledi. Bekaroğlu, bu coğrafyanın kurtuluşunun birlikten geçtiğini vurguladı.
Prof. Dr. Norman Peach, Hrant Dink cinayetini demokrasiye yapılmış bir saldırı olarak değerlendirdi. “Görüyoruz ki nerede petrol varsa, orada savaş görülüyor; nasıl bulutlar yağmur yaratıyorsa, kapitalizm de savaşları yaratıyor” diyen Peach, “Barışçı yoldan barışı hazırlamalıyız” dedi.
Emperyalizm oldukça savaşların da olacağını söyleyen Fevzi Ayber, ancak savaşların en fazla mağdurları olan emekçilerin ve ezilen halkların örgütlü ve birleşik mücadelesi ile emperyalizme karşı mücadele edilebileceğini ve barışın böyle mümkün olduğunu söyledi. (İstanbul/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et