2 Şubat 2007 01:00

DURUM


Hrant Dink’in katledilmesinin ardından yapılan cenaze töreninde atılan sloganlar, şu günlerde gerici, şövenist çevrelerin kullandıkları “değerli” bir malzeme durumunda. Hatırlanacağı gibi törende olayı lanetleyen diğer sloganların yanı sıra, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” sloganları da atılmıştı. Bu sloganların atılmasının nedeni, kurbana sahip çıkmak, dayanışma duygusuna vurgu yapmak, yeni saldırıların önünü kesmekti. Durum bu kadar anlaşılır olmakla birlikte, özellikle MHP, BBP, SP, CHP gibi partiler gerici, kışkırtıcı bir yaklaşımla olayı ele aldılar ve gerici tırmanmayı körükleme işine soyundular.
MHP Sivas’ta “Hepimiz Türküz” mitingi düzenledi, gerilim futbol sahalarına yansıdı ve taraftarlar arasında olaylar çıktı. Öyle ablaşılıyor ki gerici, şovenist çevreler bu kışkırtmalarına devam edecekler, buradan parsa toplamaya çalışacaklar. Ancak olaya gerici bir açıdan yaklaşan çevreler bunlardan ibaret değil. Büyük basının en etkili kesimleri cinayetin ardından takındığı sahte maskeyi çok çabuk yüzünden çıkardı. Onlar bugünlerde, ırkçı, gerici eylemler ve saldırılar sanki cenaze töreninde atılan sloganlardan sonra ortaya çıkmış gibi davranıyorlar.
Bu basın sürekli olarak milliyetçi kışkırtmaların ardından ortaya çıkan linç hareketlerinin gelişim seyrini ve yapılanları saldırıları unutmuş gözüküyor. Büyük basının, özellikle Doğan grubu ve etkisi sınırlı bazı daha küçük gazeteler töreni neredeyse ırkçı, şoven davranışların başlamasına yol açan “milat” olarak ilan etmiş durumdalar. Büyük bir alçaklık ve iki yüzlülükle fatura törende atılan sloganlara çıkartılıyor. Şovenizme ve ırkçılığa varan bu kışkırtmayı yapanlar, halkın engin sağduyusunu, insanseverliğini ve kardeşlik duygularını tahrip etmeye çalışıyorlar. CHP sözcüleri ve diğerleri, katledilen diplomatlara atıf yaparken, aynı zamanda ‘burada yaşayan Ermeniler rehinemizdir, onlara istediğimiz anda misillemede bulunuruz” demek istiyorlar.
Oysa cinayetin ardından yaşanan gelişmeler, katillerin herkese duyura duyura ve kollana kollana eylemlerini gerçekleştirdiğini açıkça ortaya koyuyor. Görülüyor ki, bu canilerin ipleri resmi kurumların yukarılarına kadar uzanıyor. Görevden almalar daha çok durumu kurtarmaya yönelik ve halk gerçek suçluların ortaya çıkarılmasını bekliyor. Gericilik ve onun en etkin aleti “derin devlet” bu olayda suçüstü yakalandı ve taşı kendi ayağına düşürdü. Şimdi Başbakan’ın ve hükümetin önünde –eğer samimilerse- bu işlerin ardını çorap söküğü gibi getirme olanağı ve fırsatı var. Şemdinli’nin örtbas edilmesinin, hükümetin atağının altındaki toprağı da çekip aldığı görüldü. “Yürütme” şamar oğlanına döndürüldü ve ardından nelerin gelebileceği kısmen görüldü.
Başbakan ve hükümet, Dink cinayeti ile kendilerine gönderilen “mesajı” anlamış görünüyor. Ama sorun bu değil. Başbakan “icra makamını”nın başında bulunuyor ve halkın ezici çoğunluğu cinayetin üzerindeki sır perdesinin kaldırılmasını istiyor. Irkçı, şoven çevrelerin çıkardığı gürültüye teslim olmak, hükümetin bundan sonra oyuncağa dönüştürülebileceğini hesaplayan çevrelerin elini güçlendirecektir. Oysa cinayeti lanetleyen yüzbinler ve cinayeti vicdanlarında mahkum eden onmilyonlarca kişi, hükümete hükmedebilmesi için açık çek verdi! Bu çeki kullanmakta, buruşturup atmakta hükümete kalmış durumda. Ancak bu çeki buruşturup atmayı tercih edeceklerin bilmesi gereken bir şey var, bu durumda buruşturulup atılacak olan sadece bu çek olmayacak!
Ahmet Yaşaroğlu

Evrensel'i Takip Et