3 Şubat 2007 01:00
EMEK DÜNYASI
GÜNÜN YAZILARI
Hrant Dinkin katil zanlısı Ogün Samastın, Atatürkün sözleri önünde ve elinde Türk Bayrağı, kahraman edasıyla çekilen fotoğrafı, bu fotoğraf çekiminin kameraya alınması ve kamera görüntülerinde jandarma görevlilerinin Samastla hatıra fotoğrafı çektirmeleri pek çok şeyi bir arada göstermiştir. Başka bir söyleyişle bu, Türkiyede güvenlik güçleri içindeki kontra örgütlenmenin bir ifadesi olduğu kadar aynı zamanda, ülkenin güvenliğinden sorumlu kurumların ideolojik biçimlenmelerini, görevlerini yaparken kendilerine yol gösteren zihniyetin de fotoğrafıdır.
Emniyet ve jandarmadan yapılan açıklamalara bakıldığında, trajikomik bir manzarayla karşı karşıya olduğumuz düşünülebilir. Çünkü açıklamalar, ortaya çıkan gerçeğin skandal boyutları yanında gerçekten komiktir.
Jandarmaya göre bu fotoğraf jandarmada çekilmemiştir, Samsun Emniyetinin Terörle Mücadele Şubesinin çay ocağında çekilmiştir. Dolayısıyla bu fotoğrafı sızdıranlar, jandarmayı karalamak, zor durumda bırakmak için basına sızdırmışlardır! Emniyete göre ise bu fotoğrafın çekilişi, sorumluları araştırılmaktadır! Oysa, fotoğrafın çekildiği yer ve Samastın koluna girenler, eline bayrak tutuşturup hatıra fotoğrafı çektirenler bellidir.
Açıkça olan şunlardır: Fotoğrafı çektirenler jandarmalardır (Samsun Emniyetinden üst düzey kimi görevlilerin de Samastla fotoğraf çektirdiği belirtilmektedir). Jandarma, fotoğrafın çekildiği mekanın Terörle Mücadele Şubesinin çay ocağı olduğunu söylemektedir. Dolayısıyla bir kere Samastla içli dışlı olan jandarma personelidir. Fotoğrafın emniyetin çay ocağında çekilmiş olması da Ogün Samastla fikir birliğinin, sadece jandarmada değil emniyette de olduğunu göstermektedir. Çünkü Terörle Mücadele Şubesinin çay ocağında, oradaki yetkililerin izni olmadan kimse hatıra fotoğrafı çektiremez herhalde.
Olup bitene bakıldığında, açıktır ki mekanın jandarmanın mekanı olmaması, bu fotoğrafta jandarmanın sorumluluğunu azaltmadığı gibi Samastla poz verenlerin emniyet görevlisi değil jandarma olması da emniyetin fotoğraftaki sorumluluğunu azaltmaz. Tersine bu fotoğraf, emniyet ve jandarmanın bir katil zanlısıyla amaç ve fikir birliğinin adeta bir suçüstü belgesi mahiyetindedir.
Bir yandan bakıldığında olay trajikomik bir seyre girmiş; polisle jandarma arasında bir Ben yapmadım o yaptı oyununa dönüşmüştür. Ama bu fotoğraf, trajik ve komik olmaktan çok öte bir gerçeği hepimizin gözünün içine sokmuştur: Emniyet ve jandarma içindeki kontra örgütlenmeyi!..
Samastın kolundaki jandarma görevlileri, Samast gibi bir kahramanla hatıra fotoğrafı çektirirken sadece Samast gibilere cesaret vermemekte, aynı zamanda bu tür cinayetler karşısında kendi tutumlarını da ilan etmektedirler. Bu yüzden de fotoğrafın ve görüntülerin basına sızdırılmasının, Jandarmayla polis arasında bir hesaplaşmadan çok; halkı sindirme, ilerici güçlere gözdağı verme ve Samastları cesaretlendirme amaçlı olduğunu söylemek daha gerçekçi olur.
Bu tutum aslında bir sürpriz de değildir. Çünkü son yıllarda sıkça gördüğümüz; linççi güruhların eylemi sırasında emniyet güçlerinin bu güruhun başındakilerle içli dışlılığı, emniyet görevlilerinin ortalığı terörize eden ırkçı-milliyetçi grupların elemanlarıyla kafa tokuşturmaları TV ekranlarına yansıyan görüntüler olmuştur. Sadece emniyetin görevlileri de değil valilerin, kaymakamların, belediye başkanlarının bu güruha ve amaçlarına övgüler dizmeleri, bu kişiler hakkında bugüne kadar hiçbir savcının soruşturma başlatmamış olması; tersine onların sorumlu, duyarlı vatandaşlar olarak ilan edilmeleri, aslında basına yansıyan fotoğraftan çok önce ortaya çıkmış gerçeklerdi. Bu işbirliği ve birbirleriyle bağlantıları o kadar alenidir ki bu durum, kimi emniyet yetkililerini, Ogün Samast gibi sıradan olmayan bir katil zanlısı ile fotoğraf çektirip bunu basına yansıtmaktan çekinmeyecek kadar pervasızlaştırmıştır.
Olan budur. Ve bu olanlar, ortaya çıktığı kadarıyla bile Kontrgerilla Talimatnamesinde aynen vardır ve bir yerel kontra örgütlenmesinin fotoğrafıdır.
Yok jandarmaya kara çalmak için bu fotoğraf kullanılmaktadır; yok polis bu oyunun içinde değildir de jandarma işi karıştırmaktadır gibi sorunu güvenlik güçleri içi bir çatışmaya indirgemek; artık iyi niyetle bile bağdaşmaz. Susurluktan beri olanlar, bir kez de Karadenizde yerel kontra organizasyonları, devlet içinde çete organizasyonları olarak ortaya çıkmıştır.
Bu gerçek görülmeden üç beş baldırı çıplak tetikçi ve taşeronu tutuklayarak gerçekleri örtbas etmek; yeni cinayetlerin, linç girimlerinin teşvik edilmesi olacaktır.
Ancak şu da görülmelidir ki sorun; polis örgütüne, İçişleri Bakanlığına ve bürokratlarının soruşturmalarına bırakılmayacak kadar ciddidir. Ve halk, sürece müdahale edemezse, bütün bu gerçeklerin üstü; bir başka suikastla, başka bir katliamla yüzümüze çarpılıncaya kadar örtülecektir!..
İhsan Çaralan
Evrensel'i Takip Et