6 Şubat 2007 01:00

Ver veriştir hakemlere!


Zico ile Tigana’nın artık Türkiye’deki futbol ortamına iyice uyum sağladığını gözlemliyoruz. Burada işlerin nasıl yürüdüğünü anladıkça ve bu işlerde teknik direktörün rolünü kavradıkça, yabancı teknik adamlardan duymaya alışık olmadığımız türdeki sözleri, bu iki teknik adamdan giderek daha sık işitir olduk. Bu hafta hem Zico hem de Tigana maçlarından sonraki açıklamalarında hakemleri hedef aldı. Artık pek çok yerli teknik direktör bile oynanan oyunu bir kenara bırakıp hakemlerle ilgili yorum yapmanın “kendini kandırmaktan” başka bir şey olmadığını kavramışken, bu iki teknik adamın hakemlere yönelik eleştirilerine şaşırmamak elde değil.
Zico, hakemin faul düdüklerinde hiç de adil davranmadığını savundu. Yani ona göre hakem maçtaki bazı faul pozisyonlarında Gençlerbirliği’ni kollamıştı. Fenerbahçe sonuçta maçtan galibiyetle ayrıldığı için olacak Zico hakemlerden yakınma işini fazla uzatmadı. Tigana ise 2 puan yitirmenin üzüntüsüyle hakemlere yüklendikçe yüklendi. G.Antep kalecisi sürekli ağır davranıp vakit geçirdiği için kart görmeliymiş, G.Antepli oyuncular Beşiktaş’ın yapacağı atışları geciktirmek için topu sağa sola göndermişler falan filan. Bu da Beşiktaş’ın oyundaki temposunu kesmiş. “Hakem oyunculara kart göstererek bu durumun önüne geçebilirdi” diye akıl vermeyi de ihmal etmedi Fransız teknik adam. Takımda nelerin eksik olduğunu, maçı gol atamadan tamamlamalarının nedenlerini açıklayacağı yerde puan kayıplarının baş sorumlusu olarak hakemleri göstermek Tigana gibi bir teknik adama hiç yakışmadı.
Burada işler böyle yürüyor
Dünyanın diğer ülkelerinde bugüne kadar beraberliği, rakip takım oyuncularının zaman geçirmesine göz yuman hakeme bağlayan bir teknik adam yorumu hiç işitmedik. Tigana acaba Avrupa’da görev yapsaydı medya önünde böyle yorumlar yapabilir miydi? Ama burada işlerin nasıl yürüdüğünü anlamışa benziyor. Puan mı kaybettin, ver veriştir hakeme. Kendinde ve takımında hata aramanın hiç gereği ve anlamı yok. Sana hesap sorarlar diye de hiç korkma, zaten arkanda bu konuda her zaman sana tam destek verecek yönetici takımı ve milyonlarca taraftarın var. Beşiktaş’ın çiçeği burnunda kadın yöneticisi de hakemleri diline dolamakta hiç gecikmemiş. Ama yadırgamamak, şaşırmamak lazım. Bu kültürden, bu ortamdan farklı ve gelişkin bir yönetici tipinin çıkmasını beklemek boşuna.
Yöneticiler ve teknik adamlar artık şunu anlamalı. Hakemlerle ilgili sorumsuzca yaptıkları her saçma sapan yorum, tribünlere ekilen şiddet tohumu anlamına geliyor. Bu tarz söylemler, taraftarları hakemlere karşı koşullandırıyor ve bir sonraki haftada hakemlerin hatalı kararları bu koşullanmaların şiddete dönüşmesinin aracı olabiliyor.
Pozisyon çok gol yok
Toplam 12 gol ile en kısır haftalardan biriydi. Bu 12 golün yarısı zaten Konya’da atıldı. Konya, Denizli karşısında elde ettiği 5-1’lik galibiyetin ödülünü 8. sıradan 5. sıraya yükselerek aldı. Geriye kalan 8 maça düşen gol sayısı sadece 6’ydı. 4 maç golsüz sona ererken, 3 maç 1-0 bitti. Aslında gol pozisyonu açısından bir kısırlık söz konusu değildi. Ne var ki, birçok maçtaki hava ve saha koşullarının futbol oynamaya elverişli olmaması, gol pozisyonlarının gole dönüşmesi önünde ciddi bir engel oluşturdu.
Fenerbahçe cezası nedeniyle İzmir’de karşılaştığı G.Birliği’ni yenerek, ilk 4 içinde haftayı 3 puanla geçen tek takım oldu. Takipçileri 1’er puana talim edince, puan farkı yine açıldı.
Sarı-lacivertli ekip tecrübe ve doğrudan skora etki eden klas oyuncu farkını ortaya koyarak geçti G.Birliği’ni. Dengeli ve başa baş giden maçları lehine çevirmeyi en iyi beceren takım olduğu için zaten zirvede değil mi Fenerbahçe?
Takipçiler sendeledi
Galatasaray ligin en zorlu deplasmanlarından Kayseri’den ancak 1 puan çıkarabildi. Maç sonrası yorumlar ise son dönemde moda olan türdendi: “Belki çok iyi oynamadık ama çok iyi mücadele ettik, bu da ilersi için umut verdi...” İnsan zaten öyle bir havada sırf soğuktan donmamak için mücadele eder, koşar, didinir. “İyi oynamadık ama çok iyi mücadele ettik” sözü ne anlama geliyor ki? O soğukta, mücadele etmeden öyle sahada durabilecek oyuncu olabilir mi? Ama diğer yandan, iyi oynanmadığı da itiraf edildiğine göre, demek ki sahada gerçekten de sırf donmamak için oradan oraya koşuşturup duran oyuncular olduğu söylenebilir.
Gerets’in gol atamamalarını “şanssızlıkla” açıklaması da ilginçti. Zico ve Tigana’nın klasik hakem bahanelerinin ardından, anlaşılan Gerets de başka bir klasik bir maç sonu bahanesini kendisine siper edinmişti.
Beşiktaş da Antep’te 2 puan bıraktı. Siyah-beyazlılarda ligin ilk yarısına göre belirgin bir düzelme var. Özellikle Bobo uyum sorununu tamamen aşmış ve takıma katkısını oldukça artırmış görünüyor. En çok ihtiyaç duyulan zamanda Nobre’nin sakatlanması ise kuşkusuz gol konusunda Beşiktaş adına önemli bir handikap yaratıyor.
İkinci yarıya hayal kırıklığı ile başlayan iki ekip, V.Manisa ile Trabzon’un randevusundan da gol sesi çıkmadı. V.Manisa sermayeden yemeyi sürdürüyor. Ege temsilcisi hâlâ 4. sırada ancak bundan sonra puan kaybetmeyi sürdürmesi halinde yerini koruması pek mümkün değil. Hemen ensesinde çok takım var çünkü.
İkinci yarıdaki iki maçını da gol atmadan ve yemeden geçen Trabzon, “zor yiyen, zor atan” görüntüsüyle daha pek çok golsüz maçın bir tarafı olmaya aday gibi görünüyor.
Mehmet Özyazanlar

Evrensel'i Takip Et