7 Şubat 2007 01:00

GERÇEK


Hrant Dink, 301’den yargılanmasıyla bağlantılı bir biçimde katledilince, bütün toplumda, “301’in kaldırılması” talebi yükseldi. Dün, 301’in mevcut halini savunanlar da artık ayak diretemez duruma gelince, “301’in değiştirilmesi gerekir” demeye başladılar. En başta da Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, sanki bu 301, yaptıkları “Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuk devrimi”nin sonucu değilmiş gibi, yeni bir demokrasi atılımı yaparak “Canım bu 301 değiştirilmeli artık” demeye başladılar. Topu da “sivil toplum örgütleri”ne attılar.
Hükümet cenahı, “Sivil toplum örgütleri bir metin üstünde anlaşıp öneri getirsinler; biz de onun üstünde çalışalım. Aksi halde biz kendimiz bir çalışma yaparız ha!” diyerek “sivil toplumu” “demokratik bir biçimde” tehdit ettiler. Sonuçta “sivil toplum kuruluşları” toplandı. Kamu-Sen ve TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) gibi bazıları, daha baştan “301’i değiştirmeye gerek yok” diyorlardı. Ama çoğunluk, “301’in değiştirilmesinde” anlaşınca toplantıda bir metin hazırlamış; ancak bu metinle yapılan değişikliğin “301’i değiştirdiği” de çok meçhul. Çünkü yapılan değişiklik, sadece “alenen aşağılama”yı “tahkir ve tezyif” gibi daha yuvarlak ve geçmişte; “artık eskimiş ve demokratik değil” diye terk edilen “eski TCK 159’a geri dönüş” olarak yorumlanıyor. Daha da vahimi; “sivil toplum örgütleri” denilen örgütlerin bir bölümü, bu metni “hükümetle işbirliği içinde hazırlamış”lar. Çünkü hükümetin hazırlıklarının da aynen bu doğrultuda olduğu belirtiliyor.
“Ortak metin”e TTB ve KESK temsilcilerinin imza atmadığı, onların 301’in tümden kaldırılmasını savunduğu belirtiliyor.
Ama böylece şunlar ortaya çıkmıştır:
1-) Kimi örgütlerin “sivil toplum örgütü” adını taşımasının, onların “ne sivil” ne de “toplumu temsil ettikleri” anlamına gelmediği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Örneğin; “301 değişikliği”ni hazırlayıp altına imza atan dokuz kuruluştan dördü; İktisadi Kalkınma Vakfı, TİSK, Televizyon Yayıncıları Derneği ve MÜSİAD; kaç kişiyi temsil etmektedir ki bırakalım “sivilliği”, “toplum örgütü” oluyor? Yine imza atanlardan diğer örgütler olan Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen ne kadar “sivil”dir? Bunlar, her adımda hükümetle yeniden yeniden işbirliği yaparken nasıl “sivil olabilir”ler? Hele sorun 301 olduğunda; 301 hakkında yeni öneri hazırlayan örgütlerin bir üyesi bile 301’le karşı karşıya gelmiş, ondan yargılanmış mıdır?
2-) “Kürselleşen dünyada yerelleşen demokrasi”nin dayanakları ilan edilen “sivil toplum örgütleri”nin büyük çoğunluğu, bırakalım işlevlerini yapmayı; anlayış olarak bile “sivil” değillerdir ve “toplumsal”lıkları da tartışılırdır. Bu yüzdendir ki bu örgütlerin, yasaların hazırlanmasında yüklendikleri rol, hükümetler ve egemen güç odakları için “incir yaprağı” rolü gibidir; toplumun geri kalan büyük çoğunluğunun kafasının karıştırılmasına, “Bakın yasaları hükümetler değil sizin örgütleriniz hazırlıyor” yalanına örtü olurlar. 301’de açıkça görülmüştür ki niyeti ne olursa olsun bu platforma katılan sendikalar ve emek örgütleri, “sivil toplum oyunu”nun meşrulaştırılmasına hizmet etmişlerdir. Eğer ki bundan sonraki tutumlarıyla “sivil toplum numarası”nın neye hizmet ettiğini deşifre etmede ciddi bir tutum almazlarsa!..
Bu yüzden de bu tür kurumlarda yer alan az çok sınıfı, emekçileri temsil eden kurumların, sadece açıklamalar üzerine fikir beyan eden bir “demokrasi anlayışı” yerine bu platformları gayri meşru ilan ederek cepheden ya da eğer içinde yer alıyorsa; buradaki kimi örgütlerin hükümetle ve sermaye güçleriyle işbirliğini, içlidışlılığını teşhir eden aktif bir tutum benimsemeleri gerekir. Aksi halde; bu oyun içindeki oyunu bozmak için üstlerine düşeni yapmazlarsa, hükümetlerin suç ortağı, sermaye sisteminin meşrulaştırılmasının dayanakları oldukları suçlamasından kurtulamazlar.
301’e tepki ve bu tepkinin hükümet tarafından karşılanmasında “sivil toplum örgütleri”nin oynadığı “kalkan” rolü, onların ipliğini pazara çıkarmıştır. Eğer 301’deki oyun, gerçeklerin görülmesini sağlar; bu “sivil toplum şaklabanlığı”na karşı sınıf örgütleri cephesinden bir adıma vesile olursa, bu son gelişmeler yine de bir işe yaramış sayılır!..
İ. Sabri Durmaz

Evrensel'i Takip Et