13 Şubat 2007 01:00

RAMP IŞIKLARI


Oyun Atölyesi, Fransız ulusal kahramanı Jeanne D'arc'ın hücrede son gecesinin anlatıldığı Bulgar yazar Stefan Tsanev'in yazdığı Jeanne D'Arc'ın Öteki Ölümü adlı oyunu ikinci yılında da seyirciyle buluşturmaya devam ediyor.
Jeanne D'Arc ,yaklaşık 1412'de Voges yakınlarında doğan bir köylü kızı. 1431 yılında dinsel inançlarında sapkınlık, tanrının emirlerine itaatsizlik, cadılık ve büyücülükle suçlanarak ortaçağ karanlığının utanç kurumlarından olan engizisyonun kararıyla genç bedeni ateşe verildi ve yakılarak öldürüldü. Jeanne D'Arc, tarihe 'Yüz Yıl Savaşları' olarak geçen İngiltere'nin Fransa'yı işgalinde savaşa karşı aldığı tutum ve yaptığı kahramanlıklarla adını tarihe yazdırdı. Tanrı'dan aldığını söylediği emirle kilisenin ve ruhban sınıfının savaşa ilişkin tavırlarını kınıyor ve kendini papadan ve imparatordan daha yüce bir makama taşıyordu eylemleri ile.
Jeanne D'Arc, cesareti, gururu ve kibirli tavırları ile yöneticileri çileden çıkarıyor fakat tüm Avrupa'da ulusal bir kahraman olarak algılanıyordu. Ölümünden kısa bir zaman sonra kilise tarafından itibarı iade edildi, 1920 yılında Azizlik mertebesine yükseltildi. Hıristiyanlık tarihinde genç bir köylü kızı olarak ermişlik sıfatını hakkıyla alan tek ve benzersiz bir ulu olarak tarihe geçti. Bu olay daha önce ünlü oyun yazarı Bernard Shaw tarafından modern bir tragedya olarak kaleme alınmış ve yazar, oyunu hakkında yazdığım en güzel oyun nitelemesinde bulunmuştu.
Oyun Atölyesi'nin gösterime sunduğu Jeanne D'Arc'ın Öteki Ölümü adlı oyunda Jeanne'nın, son gecesinde, yaşamla ölüm arasındaki tercihi, Tanrı ve cellatla konuşmalarını anlatır. Tsanev oyununda, efsane (Jeanne D'arc), gerçek (Cellat) ve soyut bir varlık olarak Tanrıyı buluşturarak insanlığın durumunu konuşurlar. Üçü de insanlığın bugün için geldiği noktadan hoşnut değildir. Tanrı konuşmalarında, kendisinin ve adının anıldığı kurumların artık sözünün dinlenmediğinden yakınır, Cellat ikiyüzlü ve güçlüden yana tavrı ile kaypak bir kişilik ortaya koyar, Jeanne ise yönetenlerin onurlarını yitirdiğini, yaşamak için cesaret, gurur ve güçlü bir inanç gerektiği vurgusunu yaparak yönetenlerin gerici konumlarından, korkak tavırlarından rahatsızlığını cesurca dile getirir. Bütün bu konuşmalar bir kara mizah örneği olarak çıkarılır seyircinin karşısına.
Kemal Aydoğan yorumunda, bu üç soyut varlığın buluşmalarından yola çıkarak dünyanın ve Türkiye'nin everensel ve yerel gerçekliğini tartışmaya açıyor. Yönetsel güç, savaş, ahlak, onur, dinsel inanç ve bu inancın başka amaçlarla pervasızca kullanımı, cinayet, kurban, cellat ve öldürme gibi kavram ve olguları komedi ve seyirlik olan bir gösterinin dengeli bir sunumuyla seyircinin karşısına çıkarıyor. Rejinin en fazla vurgu yaptığı kavram, teokratik ve ben merkezci oligarşik yönetim anlayışı. Kuşkusuz insanlığın başına bela olmuş ve her türlü barbarlık ve faşizan faaliyetlerin odağı olarak bilinen bu yönetim biçiminin insanın ve toplumun başına neler getirdiği tarihten bugüne biliniyor. Oyun bütün kavram ve toplumsal, tarihsel olguları komedinin ciddiyeti içinde sevimli bir teatrallikle bezenmiş olarak tartışmaya açıyor.
İnsanlığın her türlü edim ve eylemlerinden kendini sorumlu hisseden ve soyut bir varlık olarak karşımıza çıkarılan Tanrı'yı yansılayan Haluk Bilginer, bu oyunda da, rolünü anlama ve anlamlandırma bağlamında hünerli oyunculuğunu yeniden doruklara çıkarıyor. Bilginer, rolünü yansılarken doğru anlama ve detaylı anlatma anlayışını pratik olarak seyircinin karşısına çıkararak önemli bir oyunculuk örneği sergiliyor. Tanrı'nın zeki ve kurnazlığını, sinirli ve öfkeli ve hınzırlığını, bilge yanını ve kısaca her türlü halinin tüm detaylarını zekice yorumluyor ve seyirciye aktarıyor. Bilginer sesi ve tavırları ile bütün olarak hem metni canlı tutuyor hem de rolünü sempatikleştiriyor ve oyunculuğu ile rejinin anlatım tarzına önemli katkılar sunuyor. Cesur ve bir kararlı kahraman olan Jeanne D'arc'da izlediğimiz genç oyuncu Esra Kızıldoğan Uygur, rolü ile bütünleşmiş bir yetenek olarak çıktı karşımıza. Uygur, Jeanne'nın duygusal ve düşünsel derinliliğini, kararlılığını ve militan tavırlarını, cesaretini, oyunculuğunun bütün birikimi ile yansılıyor. Cellat rolünü üstlenen Emre Karayel, korkak ve ikiyüzlü ama yine de işini yapmak zorunda olan bir figür olarak Cellat'ı hem komik hem de mizahla karışık bir oyunculuk tarzı ile abartmadan yansılıyor. Karayel, rahat tavırları ve sesini ve mimiklerini kullanmadaki ustalığı ile önemli bir oyunculuk örneği sunuyor.
Sonuç olarak, Oyun Atölyesi Jeanne D'arc'ın Öteki Ölümü ile gerek anlatım tarzı gerekse oyunculuk olarak ciddi bir komedi örneği olarak çıkıyor seyircinin karşısına. Oyunculuktan ışık tasarımına, müziğinden sahne tasarımına kadar her türlü görsel ve seyirlik yanı ile özenle kotarılmış bir yapım olarak Jeanne D'arc, ikinci yılında da büyük bir beğeni ile izleniyor.
Oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan, oyun kitapçığına yazdığı yorum yazısında şöyle diyor oyun hakkında ; "… Kim bilir nelere boyun eğerek, neleri görmezden gelerek, neleri unutarak katlandığımız şu hayatta, 'yaşıyoruz' diyebilir miyiz gönül rahatlığıyla? Ben Jeanne D'arc'a benziyor muyum? Yanıt vermeye cesaret edemediğimiz de, dilimizden birden şu sözler dökülüverebilir: "aman boş ver yaşamana bak!" Kimi zaman yalanlarımıza kanıp insanlığımızı aldattığımız 'gerçeklik' karşısında 'başkaldıran insan' olmanın hem sorumluluğunu hem de gerekliliğini anlatan Jeanne D'arc'ın Öteki Ölümü'nü geçiştirmelerimizi, dışa çıkaramayıp içimizden ettiğimiz küfürleri, isyanı, susmayı, boyun eğmeyi kavramak, hafızamızı diriltmek için oynuyoruz."
Metin Boran

Evrensel'i Takip Et