13 Şubat 2007 01:00
Müdahale hiç olmamış gibi!
Gazetelerin okur temsilcileri günü olan Pazartesi, ilginç bir manzaraya sahne oldu. Bir haftadır tartışılan Hürriyette Çölaşana müdahale edildi haberlerini Hürriyet okur temsilcisi yok saydı. Oysa Sabahın okur temsilcisi bile haftanın en önemli gündemi olarak bunu tartışıyordu.
Doğan grubunun sahibi olduğu Petrol Ofisinin borçları nedeniyle Hürriyet yönetiminin Hükümet ve Maliye Bakanlığı aleyhine yazma yasağı koyduğu haberleri geçen haftaya damgasını vurmuştu. Emin Çölaşanın okurlara veda ettiği yazısının ardından Sorunu konuşarak çözdük diye yazması, rahatsızlığın artık gizlenemez durumda olduğunu ortaya koyuyordu. Hürriyetin genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök bile, müdahaleyi inkar etmemiş, tersine Her gazetede yazara müdahale edilir diyerek bu uygulamada anormal bir yan olmadığını ima etmişti. Ancak meselenin Petrol Ofisiyle ilgili olup olmadığına değinmemişti.
Diğer gazetelerin köşe yazarları arasında tartışılan bu konu, okur temsilcilerinin haftalık yazılarına da yansıdı. Ancak Sabahın okur temsilcisi bunu tartışırken, Hürriyetin okur temsilcisi, hiç böyle bir tartışma yaşanmamış gibi konuya değinmemeyi tercih etti. Hürriyet okur temsilcisinin köşesinde değinilen tek konu, Cumhurbaşkanı Sezerin silindiği fotoğraf meselesi oldu.
Sabah okur temsilcisi Yavuz Baydar ise, Sorun acaba gazetelerimizin bulanık kimliğinde mi? diye sorarak konuya farklı bir bakış yöneltti. Yabancı gazetelerde yer alan imzasız başyazı geleneğinin Türkiye medyasında yer almamasının önemli bir eksiklik olduğu yorumunu yapan Baydara göre, Türkiyede gazetelerin net bir siyasi profili, kimliği yok.
İlginç bir rastlantı da, Yavuz Baydarın Doğan grubunun bir başka gazetesi olan Milliyetten ayrılma nedeninin bir sansür olayına dayanması. Milliyette uzun yıllar okur temsilciliği yapan Baydar, Fikret Bilanın ABDde yapılan bir toplantıya ilişkin haberinin, haberin tüm tarafları tarafından yalanlanmasını konu alan bir yazı yazmıştı. Bu yazı yayımlanmayınca, Milliyet yönetimiyle karşı karşıya gelmiş ve gazeteden ayrılmıştı.
Taludan tepki
Sabah yazarı Umur Talu da, Çölaşana müdahale edilmesiyle başlayan tartışmaya dahil oldu. Hürriyet yönetimine tepki gösteren yazar şöyle dedi:
Bir önceki iktidar döneminde, istediğin kanun çıkıncaya kadar... Çıktıktan sonra Cumhurbaşkanı veto edince, aynen kanunlaşması için hiç değişmesin diye, ikinci kez çıkana kadar; tam iki yıl... Bütün yazarlarını, bizzat gazetecileri vuran o 301 gibi kanun ve hatta iktidar aleyhinde yazmaktan men etmek, yazanı, yazabileni daha köklü susturmak bir çizgi midir? Sonra işin bitince, yeni bir parti kurdurup desteklemek adına, bu kez iktidarı topa tutmak bir çizgi midir? Haberlerini bu oynaklığa göre manipüle etmek bir çizgi midir? İktidar değişince araziye uymak, yeni arazide alçak sürünmek bir çizgi midir? (MEDYA SERVİSİ)
Evrensel'i Takip Et