17 Şubat 2007 01:00

ÖZGÜRLÜK YOLU


ABD Başkanı epeydir beklenen “yeni Irak stratejisini” açıkladığı zaman, hiç de nefesimi tutarak beklemedim.
Korkunç bir kesinlikle biliyordum ki ‘strateji’ konusunda benim açımdan ‘yeni’ bir mevzu yoktu. Ve biliyordum ki daha fazla; yeni demek değildi. Bu, sadece daha fazla demekti. Ve yine biliyordum ki bu başkan, biraz daha fazla ve diğerlerinden daha fazla acizdi.
Daha fazla asker.
Daha fazla savaş.
Daha fazla ölüm.
Daha fazla felaket.
Belki yeni bir safha olabilirdi. Fakat “Kazanıyoruz!” gibi açıklamalar veya “Teröre Karşı Savaş”tan sonra, yeni bir safha ne anlama gelebilir ki?
Savaşlar, safhalarla verilmiyor; onlar, savaş satmaya ve insanlarda kan kışkırtmaya, nabız yükseltmeye ve şehvet kızıştırmaya alışkınlar.
Arada bir fark yok.
ABD Başkanı’nın basın toplantısını izlemek için gazetecilik dürtülerimle savaşmak zorunda kaldım. Bu daha çok, ‘bıy bıy bıy’ diye kekeleyen Karagöz’ün dilinden, Hacivat’ın bir dalaveresini izlemek gibiydi. Bir ara gerçekten de Hacivat’ın, Karagöz’ün haline bakıp kahkahalar arasında “Ne salak ama!” diye sırıttığını duyar gibi oldum.
Delilik!
Yeniden ve her meselede olduğu gibi, gazetecilik dürtülerim ve tabii ki fedakarlık kazandı. Yeniden yerel radyoyu açarak konuşmayı dinledim. Ve içerik konusundaki Cumhuriyetçi Parti’nin ileri reklamcılığına rağmen Bush, yapacağını yaptı.
Birkaç dakika içinde Bush’un son önerileri, “aşırıcıları” sorumlu tuttuğu 11 Eylül olaylarındaki yakarışlarına dönüştü. Sanki Irak’ın 11 Eylül ile bir alakası varmış gibi!
O, bir kez daha konuşmasının aralarına ‘bağımsızlığı’ destekleme çağrılarını serpiştirdi ve hassas sorunun, ‘az sayıdaki ABD ve Iraklı birlikleri ile çok fazla kısıtlamadan kaynaklandığını’ ileri sürdü.
Ve çözüm?.. 21 bin ek asker daha.
Resmi politikanın her bükülüşü ve geri dönüşüyle alay ediyorum. Bu ‘yeni strateji’ de bende eski duyguları hatırlattı.
Bu da başarısızlığın alınyazısı. Neden?
Çünkü ABD ordusunun, Iraklı güçlere üç kuruşluk güveni yok. Çünkü Iraklı ‘direnişçiler’ (veya ‘ölüm mangaları’ ya da ‘aşırıcılar’ veyahut biz onları nasıl adlandırıyorsak); doğrudan İçişleri Bakanlığı (ordu, polis, adını ne koyuyorsanız o) üzerinden besleniyorlar.
Eğer ABD Irak ordusuna yeni silahlar temin edecekse, bu silahlar gün ağarmadan ‘direnişçi’ diye adlandırılanların eline geçecek.
Öyleyse ‘aşırıcılar’a ya da ‘direnişçiler’e veya her ne iseye karşı Amerikan antipatisi neden?.. ABD, direnişçiler ve evet, ‘aşırıcılar’ tarafından kuruldu. 1776 yılında İngiliz Kralı’na karşı duranlar, dönemin en büyük ve en kötü süper gücüne meydan okuyordu. Taç, emrin ve gücün kürsüsüydü. Onlara meydan okuma, mücadele etme ve Britanya İmparatorluğu’na karşı savaşma, hiç kuşkusuz aşırıcılıktı.
ABD, bunu yaptı. En azından bir ‘kurucu baba’ başardı; Thomas Paine. Britanya’ya gitti ve Kule’de zamanla yüzleşerek ulusal ilmiği bekledi. (Robespierre’in Ulusal Meclisi’nin kellesini giyotine göndermek için uğraştığı Fransa’ya gitmesi, onun sadece kötü talihi idi. Fakat bu başka bir hikaye.)
Peki mevzu ne?.. Aşırıcılara veya terörizme karşı savaş, aldatıcı ve aptalca. Bu, bir fikre karşı savaş.
Delişmen ve yasadışı savaş, 4 yıla yakındır sürüyor ve şimdi ‘yeni strateji’ için zorlu bir zaman. Başarısızlık, başarısızlık getiriyor. Felaket, felaketi. Bu ‘yeni strateji’ domuza ruj sürmek gibi bir şey.
Bir diğer noksanlık da Şiilere aşikar meyli ile Sünnilerin, ABD-Irak güçleri tarafından bir ‘süper-işgal’ için hedef alınması konuları. Bu, nasıl sonuçlanabilir?
Hükümetin yaptığı ‘her’ şey, ilk gününden beri ‘daha’ fazla düşmanlar yarattı, daha az değil. ABD’nin yüz yüze olduğu tehditleri ‘daha’ tehlikeli hale getirdi, daha az değil.
İyi iş, Karagöz (ya da ‘çarpılmış’ Beberuhi mi demeliyim?)
Mumia Abu-Jamal

Evrensel'i Takip Et