26 Şubat 2007 01:00

Irkçılığa karşı Çıplak Ayaklar


İstanbul modern dans seyircisinin hiç de yabancı olmadığı Fransız Koreograf Charles Cre-Ange, “L’encontre/Karşılaşma adlı oyunuyla tekrar İstanbul’da. Fransız koreografa bu iki kişilik kara komedide “Çıplak Ayaklar Kumpanyası”ndan Mihran Tomasyan eşlik ediyor.
Türkiye’de yükselen milliyetçiliğe, ırkçı ve şoven dalgaya sanatla yanıt veren ekip, toplumsal duyarlılığı artırma dileğiyle izleyicilerini bekliyor. Tomasyan’la bugün, Taksim Sahnesi’nde sergileyecekleri oyunu, modern dansı ve güncel gelişmeleri konuştuk.

Bize Cre-Ange ve Karşılaşma’yı anlatır mısınız?

Siyah-beyaz Charlie Chaplin filmleri atmosferinde, absürd tiyatro ve kara komedi örneği. Absürd tiyatro, beni Harold Pinter ve Eguene Ionesco okumalarına yönlendirdi. Beş yıldır Cre-Ange Kumpanyası’nda dansçı olarak çalışıyorum. Üç yıldır Fransa’da gerçekleştirdiğimiz gösterileri Türkiye’ye taşımaya çalışıyoruz. Karşılaşma bir kara komedi. İki katilin bir odada 50 dakika, bazen güldüren bazen ürküten hallerini seyirciye ulaştırmaya çalışıyoruz. ‘Mehmet Barışı Seviyor’ diğer bir projem. 12 Mart’ta galasını yapacağız. Anti-militarist bir dans gösterisi olan projemde, seyirciye neden askere gidiyorum; kimi niye, niçin öldürüyorum sorularını sordurmayı amaçlıyoruz.

Anti militarist koreografiler hazırlıyorsunuz. Yükselen milliyetçilik hakkında neler düşünüyorsunuz?

“Mehmet Barışı Seviyor” eserimizi, Çıplak Ayaklar Kumpanyası olarak Mehmet Tarhan’ın “Kolay kolay ölmüyor insan” sözünden yola çıkarak hazırlamıştık. Sahnelediğimizde “Kolay kolay kurulmuyor vatan” gibi bir eleştiri almış ve kalbimize saplanan bu bıçağı, uzun süre çıkaramamıştık. “Kolay kolay kurulmuyor vatancılar”ın zihniyeti; Hrant Dink’in tırnaklarıyla kazıdığı emeği, birikimi, hayali, yazıları, sözleri bir çırpıda yok etti ve onun tüm kelimelerini kaldırım taşlarına dağıttı. Biz de Çıplak Ayaklar ve Dans Buluşması olarak herkesi Hrant’ın yüreklerimizi parçalayan cansız bedeni gibi ayaklarımız içe düşmüş ve üzerimiz gazeteyle örtülü şekilde kaldırımın üzerinde yatarak 15 dakikalığına ölmeye davet ettik. Her meslek grubundan insan, Hrant’ı düştüğü yerde yalnız bırakmadı.

Cre-Ange’in farklı olduğunu söylediniz bunu biraz açar mısınız?

Umutlu bir yerde değiliz. Irkçı, faşizan, Nazi Almanya’sına doğru gidiyoruz. Bu yüzden gülemiyorum. Kınalıada’ya pankart asıldığında 6-7 Eylül’ü yeniden yaşayacağız duygusuna kapıldım. Benim daha dünyevi dertlerim var. Cre-Ange ise kara mizah olarak aktarıyor izleyicisine.

Yeni projelerinizden bahseder misiniz?

Beş kişiden oluşan çok samimi bir ekibiz. Bağımsızız. Devletle çalışmıyor, çok az kazanıyorum. Kendi ekibimle çalışmayı tercih ediyorum. Sahnemi kendim oluşturuyorum. Çok samimi gösteriler çıkardığımızı düşünüyorum. Gündemdeki toplumsal olaylar üzerine çalıştığımız için en son Hrant’ın öldürülmesinin 7. gününde performans eylemi sergiledik. Ayrıca Dünya Dans Günü’nde Sulukule’deki yıkım için Türkiye’deki dansçılar ve Sulukuleli dansçılar olarak bir araya gelip yıkıma karşı bir gösteri hazırlamayı planlıyoruz. Bu, şu an proje; umarım gerçekleştiririz. Yeni koreografi konusu olarak hapishanelerde yaşanan tecrit ve hayata dönüş operasyonu üzerine çalışmak gerektiğini düşünüyorum. (İstanbul/EVRENSEL)
Anita Kazeroğlu