26 Şubat 2007 01:00

Aynı patron aynı ihmal


Madenlerde yaşanan ölümlere karşın, ne patronlar önlem alıyor ne de devlet yetkilileri gerekli denetlemeleri yapıyor. Bunun bedelini, madencilerde çalışan işçiler canlarıyla, aileler ise babasız kalmakla ödüyor.
Bunun en acı örneği; önceki gün Balıkesir’e bağlı Dursunbey’de Özçevreci Madencilik’e ait kömür ocağında meydana gelen göçükte yaşandı. 3 işçinin öldüğü ve taşeron firmanın işlettiği madenin sahibinin, geçtiğimiz yıl yine Dursunbey’de bulunan Şen Madencilik’te meydana gelen ve 17 işçinin yaşamını yitirdiği madenin de sahibi olduğu ortaya çıktı. Geçen yıldan bu yana madenlerde hiçbir şeyin değişmediğini söyleyen madenciler ve yakınları, madenlerin sahibi Erhan Ortaköylü’ye tepki gösteriyorlar.
Sadece biri kurtuldu
Ali Küçük, Mehmet Alp ve Mustafa Kuş adlı işçilerin yaşamını yitirdiği kaza, şöyle yaşandı: Gece vardiyası bitimine yarım saat kala 23.30 sularında dört işçi, madende ağaç kalaslarla muhtemel bir göçüğü önlemek için tahkimat çalışması yaparken üzerlerine akan kömür yığınının altında kaldılar. Üç işçi yaşamını yitirirken biri kurtulmayı başardı. Ölen işçilerin, hem kömür çıkarmada hem de tahkimat içinde çalıştıklarını aktaran aileler, yeni işe alınan işçilerin ise birkaç gün içinde acemilik ve yedeklik aşamalarından sonra hemen usta, çavuş ve şef kademelerine yükseltildiklerini anlattılar.
Kazalar artıyor
Olayda yaşamını yitiren, Hamzacık Köyü’nden 28 yaşındaki Ali Küçük’ün ailesi, maden ocaklarındaki eksikliklerden kaynaklanan bu tür olayların sık sık yaşandığını belirtti. Ölümlü olmayan kazalarda da artış olduğunu ifade eden yakınları, madenin yaralılarla hiç ilgilenmediğini, bir ağrı kesici iğne yaparak geçiştirildiklerini dile getirdiler. Kaza günü Ali Küçük’ün de saat 03.00’e kadar kurtarılmayı beklediğini belirten yakınları, göçükten dolayı gerekli önlemleri almayan maden sahibini sorumlu tutuyorlar. Ali Küçük’ün babası Mehmet Küçük, maden sahibinin gereken önlemleri hiçbir zaman almadığından dolayı tepki göstererek “Oğlum öldü. 8 yıldır hep madende çalıştı. 3 tane çocuğu vardı. 6 aylık kızı var. Çocukları babasız kaldı” diye konuştu.
Geç haber verildi
Madende görevli iş güvenliği sorumlusu, olaydan 2-3 saat sonra cesetlerin çıkartıldığını söylemesine karşın ölen işçilerin yakınlarına ancak sabah haber verildi. Ali Küçük’ün abisi Halil İbrahim Küçük, madendeki işçilerin, göçüğün saat 23.00 sularında yaşandığını söylediklerini, ancak maden yetkililerinin kendilerine sabah saat 08.00’de haber verdiğine dikkat çekti. Küçük, “Kardeşim saat 03.00’e kadar ‘Beni kurtarın’ diye bağırmış. Ama bize şirket, “Cenazeyi 02.00’de çıkarttık” dedi. Kardeşimin vücudunda yara bere izi yok, nasıl öldü bilmiyoruz artık” diye konuştu.
‘Özel olunca böyle oluyor’
Ali Küçük’ün akrabası Mehmet Eser de madenlerde hiçbir kurala uyulmadığını söyleyerek “Kurtarma ekibi yok. Belki kurtarma ekibi olsaydı, zamanında müdahale edilseydi Ali ölmezdi” dedi. Çevrede başka bir iş imkanı olmadığı için insanların zorunlu olarak madenlere indiğine dikkat çeken Eser, madendeki aksaklıkları herkesin bildiğini ancak işçilerin, bunları konuşması halinde işten atıldıklarını kaydetti. Daha önce bir sendikalaşmanın yaşandığını ancak üye olan işçilerin işten atıldığını belirten Eser, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece ölümlü kaza değil bir sürü yaralanan da oluyor. Mağdurlar hakkını tam alamıyor. Kesinlikle bu ocaklarda tam teçhizatlı kurtarma ekibi olmalı. Devlet de denetlemiyor. Özelleştirme değil de kamunun işletmesi olsaydı iş güvenliği olurdu. İşte böyle özel olunca, çok para kazanmak için güvenlik önlemleri alınmıyor.”
Görüşlerine başvurduğumuz şirket yetkilileri, kazanın kömür akması sonucu yaşandığını ve savcılığın soruşturma yaptığını söylemekle yetindi. (Balıkesir/EVRENSEL)
Çocuklar baba demeyi unuttu
Geçtiğimiz yıl haziran ayında meydana gelen kazada yaşamını yitiren 17 işçinin yakınları ise acılarını hâlâ yaşıyorlar. Gerekli önlemi almayanlara ve denetim yapmayanlara tepki gösteren madenci yakınları, “Acımız ortak” dediler. Geçen yıl ölen madenci Özcan Bayram’ın eşi Nermin Bayram, şunları söyledi: “Burada herkes hem kardeş hem akraba, hem komşu. Hepsi bizim acımız. Yabancı değil kimse. Biz eşlerimizi 9 ay önceki maden kazasında kaybettik. Artık bu ölümler son bulmalı. Bizim canımız yandı başkalarının canı yanmasın. Ama biz kimsenin umurunda değiliz. Ne oluyorsa eşlere, analara, babalara, çocuklara oluyor. Bizim çocuklarımıza oldu olan. Bir oğlum var benim. Ve bizim çocuklar, baba demeyi bile hatırlamıyor.”
Sadettin Eryılmaz’ın eşi Zahide Eryılmaz’ın da bir oğlu var. “Bizim çocuklarımız babasız kaldı ama yaşananların hesabını soran yok” diyen Eryılmaz, geçen yıl her şeyin düzeleceğinin söylendiğini ama hiçbir şeyin değişmediğini dile getirdi. Eryılmaz şöyle devam etti: “O kadar ölüme rağmen yine üste çıkıyorlar. Davacı olmuştuk ama uğraşacak gücümüz yok. Hiç kimse ölenden yana değil. Artık başkalarının canı yanmasın.”
Ahmet Avcı’nın eşi Emine Avcı ise “Acımız bize yetiyor” diye konuştu.
Madenciler anlattı
Cavit Karacaoğlan (Emekli maden işçisi): Buradaki madenlerde hiçbir kural uygulanmıyor. Ne can güvenliği ne mal güvenliği var. Hiçbir tedbir yok, insanlar öldüğüyle kalıyor. Kazanç çok olsun, masraf az olsun diye bakılmaya devam edilirse; daha çok ölüm yaşanır bu madenlerde. Mühendisler gelmeli, gazı ölçmeli; bu ocakta çalışılır demeli ama işte, uygulanmıyor.
Ali Koca (Eski maden işçisi): 8 saat çalışıyoruz sözde ama iş ne zaman biterse o zaman paydos yapıyoruz. Mahkumuz işi bitirmeye. Madenlerde hiçbir tedbir yok. İnsan soruyor kendine; ben ölürsem ne olacak, çoluk çocuk ne olacak? Sigorta doğru düzgün yapılmıyor. 2.5 yaşında çocuğum var, hastaneye de götüremiyorum.
Özgür Gündoğan/Saffet Yılmaz

Evrensel'i Takip Et