28 Şubat 2007 01:00
İstanbulda bir azize...
Aziza Mustafa Zadeh; geçtiğimiz cuma günü, Lütfi Kırdarda, beğeni ifade eden kelimelerinin cılız kaldığı bir konserle İstanbuldaki dinleyenleri ile buluştu. Cazın Prensesi lakaplı sanatçı 2 saat boyunca sahneyi sesiyle, piyano icrasıyla bir yolculuğun, bir serüvenin, bir hüznün ve de bir büyünün merkezi haline getirdi.
Bu Azeri sanatçıyı; lakabını okuyarak; doğaçlamanın, kısmen kuralsızlığın, özgür icranın ve buna benzer birçok kavramın toplamında ifadesini bulan caz ile; aristokrasinin veya müzikte önemli bir karşılığı olan saray teriminin bir uzantısı olan prenses kelimesinin nasıl bir araya geldiğini inceleyerek tanıyalım. Çünkü Aziza Mustafa Zadeh ismi ya da müziği tam da bu harmanın orta yerinde duruyor.
Hissetmezsem çalmam
Baküde dünyaya gelen sanatçı tam bir müzik evinde doğmuş. Ve bahsi geçen iki ekolün (tekrar ifade edersek caz ve klasik müziğin) bağrında büyümüş. Piyanist ve besteci babası Vagif Mustafa Zadeh, mugam olarak bilinen geleneksel Azerbaycan müziği ile cazın karışımından yarattığı müziği ile tanınıyor. Annesi Eliza Mustafa Zadeh ise klasik müzik eğitimi almış bir şarkıcı.
Bir tarafta babası emprovize (doğaçlama) ve deneysel çalışmalar yaparken diğer yanda annesi klasik müzik tarihiyle uğraşıyor o yıllarda.
Azizanın da çok erken yaşlarda başına oturduğu piyanoda çaldığı eserler klasik müzik ürünleri. Fakat yıllar geçtikçe Aziza kendisindeki doğaçlamaya meyilin farkına varıyor ve müziğini de bildik, kalıp yollardan çıkarıp nereye varacağı bilinmeyen bir raya sokuyor. Azizanın yolculuğu böylece başlıyor. Fakat o yine de bavuluna çok sevdiği J.S.Bach, F.Chopin, W.A.Mozartı ve tabii ki eşsiz Azeri ezgilerini alıyor. Ve maceranın adına his diyerek şu sözleri söylüyor: Çaldığımı hissetmezsem çalmam...
Babası Vagif Mustafa Zadeh 39 yaşında trajik bir biçimde sahnede piyano çalarken ölüyor ve bunun üzerine annesi kendi sahne hayatından vazgeçip bütün zamanını Azizanın kabiliyetlerini geliştirmesine adıyor. 17 yaşındayken Washingtonda Thelonious Monk Piyano Yarışmasını, Monkun bestelerini kendi mugam tarzıyla yorumlayarak kazanıyor. Daha sonra annesiyle Almanyaya taşınıyor ve kendi ayırt edici müzikal yönünü geliştirmeye konsantre oluyor.
Bu geçmiş ve birikim 1991 yılında ilk albüme kadar uzanıyor. Ve müzik dünyası böylece hem piyanoda hem vokalde birbiriyle yarıştırılamayacak kadar yetenekli bir sanatçıyla böylece tanışmış oluyor. Elbette adı da konuyor Azizanın: Cazın Prensesi...
Şaman ayini
Aziza Mustafa Zadehin son İstanbul konseri de 1991den bu yana çıkardığı 9 albümden (özellikle de Shamans ve Contrast) örneklerle gerçekleşti. İstanbul dinleyicisi ayrıca Contrast 2 adlı albümün hazırlığının tamamlandığını da bu konserde öğrenmiş oldu. Elbette Azizanın parmaklarının ucunda yine Bach, Mozart, Chopin, Azeri ezgiler ve caz vardı ve elbette geniş ses oktavının eşsiz örnekleri...
Fakat Shaman adlı çalışma (diğerlerinden farklı olarak) tam bir doğaçlama gösterisine döndü ve belki de bu konserin, hafızaların derinliklerine kazınmasının önemli bir mihenk taşı oldu.
Aziza Mustafa Zadehin daha önce tarif ettiği hissetmek bu performansta bütün ruhani karşılıklarıyla belirmiş duruma geldi. Derinliği ifade eden akorlarla başlayan piyano icrasıyla dinleyenleri yavaş yavaş bu ayine hazırlayan Zadeh giderek artan temponun doruk noktasında piyanoyu bıraktı ve küçük bir vurmalı çalgıyla mikrofon başında bir acapella gösterisi sundu. Sadece müziği ifade eden anlamsız seslerle söylediği şarkısıyla nirvanaya ulaşmış gibi bir hal alan Aziza seyircileri de o zirveye kadar eliyle tutarak belki de sürükleye sürükleye çıkardı.
Sonuç; müziğin (tamamıyla bu sanatın) gücünün bütün metafizik karşılıklarıyla bir sanatçıdan ve 1500 seyirciden oluşan bir beden haline gelmesiydi.
Şaman adlı eser ve diğer tüm eserlerle Aziza Mustafa Zadeh dinleyenlere unutulmaz, büyülü bir gece yaşattı Lütfi Kırdarda...
Ya da ağdalı bir deyişle; İstanbulda o gece bir azize, uzun siyah elbisesiyle, geceye karışan sesi ve rüzgarla yarışan parmaklarıyla büyülü bir arz-ı endam eyledi.
Kaynak: www.kimkimdir.gen.tr
Ziya Özışık
Evrensel'i Takip Et