7 Mart 2007 01:00

UZUN MESAFE


Özellikle belli bir yaş üzeri sohbetlerde "Son günlerde romatizmam iyice azdı" benzeri cümleler vazgeçilmezler arasındadır. Bunun gençlerdeki karşılığı ise "Çocukken romatizma geçirmişim" ya da "Bende kalp romatizması var" şeklinde oluyor. Nedense diğer sistem hastalıklarında göremediğimiz boyutta tanıya yönelik genellemeyi romatizmal hastalıklarda görüyoruz. Oysa Romatoloji, İç Hastalıkları’na bağlı apayrı bir bilim dalı ve doğal olarak yüzlerce hastalığı kapsıyor.
İlk planda Türkçenin bir bilim dili olarak giderek yetersizleştiği ya da geliştirilemediği akla gelmekle birlikte, bu başlıkta sorunun tam da öyle olmadığını düşünüyorum. Romatizmal hastalıklar ilk tanı sürecinde biraz sabır istiyor. Öykü almak, özellikle kullandığı dilde dağarcığındaki az sayıda sözcük ile konuşanlar ve anadili Türkçe olmayan hastalarda çok zahmetli ve sonuçta verimsiz olabiliyor. Hastalık bulguları ne zaman, nasıl, ilk hangi eklemde görüldü; sonraki dönemlerde hangi eklemleri izledi, ateş var mıydı, varsa ne zaman eklendi; ağrının varlığı ve zaman içinde seyri, eklemde şişlik ve hareket kısıtlılığı varsa ne zaman ve hangi eklemlerde görüldü; eklem dışı organ yakınmaları oldu mu vb. gibi detaylarıyla anlatılamadığında ayırıcı tanı da pek işe yaramıyor. Takdir edersiniz ki böyle bir anlatım, öykü diline gereksinim duyar ve iyi bir öykü ancak rüyalarımızı gördüğümüz dille konuşmakla mümkün.
Hasta anlatımındaki yetersizliğe bir de poliklinik koşullarının zaman darlığı eklenince, tıp eğitimini çeviri eserlerle tamamlamış ülkemiz hekimlerinin zorunlulaşan kestirme soruları, öyküdeki gerçeği iyice deforme edebiliyor. Hal böyle olunca yüzlerce hastalık, bir anlatım aracı olarak Türkçede tek sözcüğe dönüşüyor: "Romatizma."
...
TTB Beyaz Eylem sözlüğü
Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Haftası yaklaşırken kendi literatüründeki beyaz sözcüklerle toplumu buluşturmaya devam ediyor. Ben de sizler için TTB'nin Mart 2007 sözlüğünü karıştırdım:
Beyaz Çağrı (Sağlık Ocaklarımıza Sahip Çıkıyoruz): 1 Mart Perşembe günü Tabip Odaları tarafından belli sağlık ocakları önünde hekimler ve sağlık çalışanlarıyla birlikte yapılan kitlesel basın açıklaması ile halkın; sağlık hakkına, kamu sağlık kurumlarına, sağlık ocaklarına sahip çıkarak hekimleri ve sağlık çalışanlarını desteklemeye davet edilmesi.
Beyaz Referandum (Nabız Sayımı): 5-9 Mart günlerinde sağlık kurumlarında gerçekleştirilecek Beyaz Referandum ile dört yıldır uygulanmakta olan sağlık politikaları konusunda hekimlerin ve sağlık çalışanlarının yükselen nabzının sayılması.
Beyaz Miting: 11 Mart 2007 Pazar günü Ankara Sıhhiye'de Sağlık Bakanlığı önünde bütün illerden gelecek hekimlerle gerçekleştirilecek miting ile Beyaz Referandum'dan çıkan Nabız Sayımı’nın sonuçlarının açıklanması ve Türkiye sağlık ortamına yönelik TTB görüşlerinin kamuoyuna duyurulması.
Beyaz G(ö)rev: Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı ve uzun yıllardır Tıp Bayramı olarak kutlanan 14 Mart 2007 Çarşamba günü, bütün sağlık birimlerinde G(ö)rev çağrısı. G(ö)rev etkinliği sırasında sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi politikalarına yönelik itirazların yanı sıra TTB'nin yıllar içerisinde biriktirdiği değerlerden oluşacak pozitif çözüm önerilerinin kamuoyuna açıklanması.
Dr. Füsun Sayek 2. Eğitim Hastaneleri Kurultayı: 23-24 Mart 2007 tarihlerinde Sağlık Bakanlığı'nın eğitim hastanelerini arka bahçesine çevirme girişimlerine karşı ülkemizde uzmanlık eğitiminde eğitim hastanelerinin yeri, önemi ve sorunlarını bu alanın gerçek sahipleri ile birlikte tartışacağı kurultay.
...
Hasta etiketleri
Son dönem hastane polikliniklerine giden hastalar, daha önce alışkın olmadıkları bir tabloyla karşılaşıyorlar. Marketlerde görmeye alıştıkları barkod olarak tabir edilen etiketler, sıra fişi yerine ellerine tutuşturuluyor. Sıraları geldiğinde ise çoğunlukla muayene masasını çevreleyen paravanın kaldırıldığı ve mahremiyet sınırlarının zorlandığı ortamda, hemşire olmadığını kıyafetinden anladıkları bilgisayar başındaki görevliyle hekim arasındaki diyaloga ise muhtemeldir ki bir anlam veremiyorlar.
- Tanıya ne yazalım Doktor Bey?
- Diare?
- Yok.
- İshal?
- Yok.
- Amel?
- O da yok.
- Gastroenterit?
- Tamam, oldu.
- Şimdi şu tahlilleri kodlayalım.
İlk kez karşılaşanlar için hastanemize, modernleşmiş duygusu uyandıran bilgisayara sonrasında kendisine ait tüm sağlık verilerinin toplanacağı zannıyla belki de hayranlıkla bakıyorlar. Oysa aslında o bir yazar kasa, yani öncelik ücretlendirmede ve yüklenen tıbbi veriler kısa sürede silinecek, fatura bilgileri ise kalıcı. Anlam veremedikleri tanıların uçuştuğu konuşmalar ise bir hekimle söylenen tanıların aynı hastalığa ait olduğunu bilemeyen, sağlık eğitimi almamış taşeron firma elemanı arasında geçiyor. Sağlık Bakanlığı, Tıbbi Sekreterlik Yüksek Okulu mezunlarının neredeyse tamamı işsizken onların görev alanını, sadece hızlı klavye kullanma alışkanlığı olan sağlık eğitimi almamış kişilere açarak sağlık ortamını hızla ticarileştiriyor. Üstelik hasta ve hekim arasındaki mahremiyet, bir barkoda sıkıştırılmış sayıların diliyle hastanın istemi dışında başka mecralara savrulma riskini taşıyor. Öyleyse yaklaşan Sağlık Haftası’nda haydi itiraza!
Dr. Zeki Gül

Evrensel'i Takip Et