8 Mart 2007 01:00

TABLO


Gerek sonuçları itibariyle gerekse uygulama biçiminden kaynaklı olarak vergi, her dönem tartışma konusu olmuştur.
Bir tür zor alım olan vergiyi vermemek için sürekli direnç gösterilmektedir. Ancak bu direnci gösterenler sadece siyasi erk üzerinde etkisi olan çevreler olmaktadır. Bordro mahkumu emekçilerin, küçük esnafın veya küçük gelir sahibi grupların bu direnci göstermesi olası değildir.
Geçici vergi uygulamasıyla ticari kazançlarının üç ayda bir beyan edilmesine rağmen diğer kazançların birleştirilmesiyle ancak mart ayında yıllık gelir vergisi beyannamesi ve nisan ayında da kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi durumunda gerçek vergi rakamları ortaya çıkmaktadır. Her yıl ortaya çıkan tablo ise bir önceki yıla göre dengenin biraz daha bozulduğuna tanık olmaktayız. Bu yılın kesin sonuçları henüz ortaya çıkmadı, ancak önceki yılların sonuçları ve aynı uygulamaların devam etmesi nedeniyle nasıl bir sonuçla karşılaşacağımızı kestirmek güç değil.
Mali idare, gelir sahipleri arasında sınıfsal ayrım yapmakta ve bu nedenle istenen düzeyde vergi toplayamamakta, mart ayı gelip çattığında ise çeşitli yöntemlerle verginin artırılması yönünde baskılar oluşturmaktadır. Hani deyim yerindeyse; “aba altından sopa göstermek” tavrı sergilenmektedir.
Geçen yıllarda vergi mükelleflerinin, düşük gelir veya zarar beyan etmeleri nedeniyle beyannameleri alınmayarak vergi dairelerinden geri çevrilmiş ve bu tutum geniş tepkilere neden olmuştu. Bunun üzerine; “Tamam beyannamelerinizi alıyoruz, ancak incelemeyi göze alın” tehdidiyle mükelleflerin matrah artırmaları yönünde baskı oluşturulmuştu. Bu tutum benzer biçimde bu yılda devam etmektedir. Birçok bölgede çeşitli matrahlar ve oranlar ifade edilerek bu matrahların altında beyanname verilmemesi yönünde mükellefler ve mali müşavirlere telkinlerde bulunulmaktadır.
Oysa bu tutum, idarenin denetim tekniğini doğru işletmemesi nedeni ile bir otorite zaafı yaratacağı gibi, güven yitirmesine de neden olacağını geçen yazılarımızda da belirtmiştik. Yüzde 80’i boş olan denetim kadrolarının tamamlanarak zamanında doğru bir denetimle eksiklerin önüne geçilmesi mümkündür. Doğru belge düzeninin sağlanması, her kesin gerçek gelirini beyan etmesi ve mükelleflerin en az yanında çalışan emekçinin verdiği verginin üzerinde beyanda bulunmasını sağlamaya kimsenin itirazı olamaz. Ancak kolaycı bir mantıkla her yıl mart veya nisan ayında; “Zarar veya az gelir beyan etmeyin, yoksa sizi incelerim” tehdidinde bulunarak bu sorun çözülemez. Kaldı ki idarenin inceleme yetkisi her zaman vardır ve yasalar çerçevesinde bu yetki her zaman kullanılabilir.
Neden sadece denetim eksikliği değil elbette. Yüksek rant sahibi grupların vergi dışı bırakılmasıyla oluşan gelir kaybı azımsanmayacak boyuttadır. Yine yüksek gelir ve sermaye sahiplerinin baskısı sonucu üst vergi dilimleri oranlarının aşağı çekilmesi ile de büyük vergi kayıpları oluşmuştur. Buradan oluşan vergi açığı küçük esnaf ve işletmelere baskı yapılarak kapatılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca zengin-fakir ayrımı yapılmadan dolaylı vergilerde de (KDV,ÖTV, ÖİV vb.) artış sağlanarak vergi yükünün yoksul halkın üzerine bindirilmesiyle “vergi hedefine” ulaşmaya çalışılmanın bir başka yöntemi olmuştur. Uygulanan bu yöntemler ve tercihler nedeni ile Maliye’nin vergi toplamada bir çıkmazın içinde olduğunu göstermektedir.
Geçen mayıs ayında “finans piyasalarında” yaşanan “dalgalanma” sonucu yabancı yatırımcıların devlet tahvili ve Hazine bonosu faiz gelirlerinden alınan yüzde 15 oranındaki vergi bir anda sıfıra indirilmiş, yerli rantçılar için ise yüzde 15’ten, yüzde 10’a indirilmişti. Bu uygulama ile azımsanmayacak miktarda vergiden vazgeçilmiştir. Ayrıca faiz yatırımları teşvik edilerek tatlı kazanç alanı yaratılmış, yoksullardan toplanan vergiler faiz adı altında yerli ve yabancı büyük rantçılara aktarılmıştır.
Vergideki tablo her geçen yıl biraz daha bozulmakta ve Anayasa’da belirtilen; “herkesin mali gücüne vergi verme” esasından giderek uzaklaşılmaktadır.
Önceki yıllarda Maliye Bakanlığı’nın reklamlarda kullandığı; “Ödediğiniz her kuruş vergi size; yol, su ve elektrik olarak geri dönecektir” sloganı artık kullanılmamaktadır. Çünkü bu harcamaların yerini faiz giderleri almıştır. Rant gelirlerinden vergi alınmadığı gibi en yüksek faiz veren ülkelerden biri olarak, toplanan vergiler faizcilere aktarılmaktadır. Bu durumda yeni sloganın da şu olması gerekir: “Toplanan her kuruş vergi, vergi almadığımız faizcilere aktarılacaktır.”
Hasan Hüseyin Kırmızıtoprak

Evrensel'i Takip Et