Ne dışa bağımlılık ne de özelleştirme

Türkiye Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi’nin 5.’si bu sene ODTܒde yapılıyor. ODTÜ Ekonomi Topluluğu, Çukurova Üniversitesi İktisat Kolu, İstanbul Üniversitesi Ekonomi Kulübü, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü ve Ankara Üniversitesi Siyasal İktisat Topluluğunun ortak olarak düzenledikleri kongrenin ilk oturumunda “Dünyada ve Türkiye’de Enerji Politikaları” tartışıldı. Enerjide dışa bağımlılık ve bağımlılığın sonuçları ve ülke üzerindeki etkisine dikkat çekildi.
ODTÜ İktisat Bölüm Başkanı Haluk Erlat’ın açılış konuşması ile başlayan kongrenin ikinci oturumunda Neo-liberal politikalar ve Kamu hizmetine etkisi tartışıldı. Neo-liberal politikaların çıkış noktası ve haya geçirilme sürecinin tebliğlerle sunulduğu oturumda sağlıkta dönüşümün sonuçları tartışıldı. Oturumun sonundaki soru cevap bölümünde sağlığın kamusal bir hak olup olmadığı, sağlığın kamu hizmeti olarak verilmesinin mümkün olup olamadığı müzakere edildi. Sağlıkta dönüşümün sağlığı bir hizmet olmaktan çıkarılıp piyasaya açıldığını anlatan Edge Gürkan aile hekimliğinin pilot uygulama alanları olan Eskişehir ve Düzce’deki uygulamaların sorunlarını aktardı.
Büyüme refah getirmiyor
Yemek arasından sonra yapılan “Büyüme ve İşsizlik” oturumunda Lunapark aynalarında büyüme sunumunda Orhun Sevinç büyümenin siyasi iktidar tarafından ekonomik başarının kriteri olarak sunulduğunu ancak büyümenin yapısına bakmadan tek başına büyümenin refah üzerinde etkisinin anlaşılamayacağını söyledi. Kriz sonrası büyümenin kaynaklarını verilerle sunan Sevinç dışa bağımlı bir büyüme süreci olan bugünkü büyümenin refahı artırmadığına dikkat çekti. Çukurova Üniversitesi öğrenicisi Pınar Tümkaya kadın işsizliğini mercek altına aldığı sunumunda Türkiye’de işsizliğin cinsiyete göre incelendiğinde kadınlar arasında işsizliğin toplam işsizlik oranından yüksek olduğuna ve işgücüne katılan kadın sayısının azlığına işaret etti. Büyüyen ekonomide genç işsizliği başlıklı bir sunum yapan İstanbul üniversitesi öğrencisi Mustafa Kahveci ise büyümenin işsizlik azaltamamasının nedenlerini birkaç başlık altında aktarmaya çalıştı. Esnek çalışma ve verimlilik ilişkisine dikkat çeken Kahveci 1997- 2004 yılı arasında imalat sanayinde verimlilik değişimini inceleyen Milli Prodüktivite Merkezinin çalışma sonuçlarının verimlik artışının iddia edildiği sınıflar arasında eşit dağılmadığını söyledi. Kahveci, “1997–2004 yılları arasında verimlilik yüzde 24.8 artarken istihdam yüzde 0.22 azalırken reel işçi ücretleri de yüzde 14.8 azaldı” dedi. Genç işsizliğinin topluma maliyetinin oldukça yüksek olduğuna dikkat çeken Kahveci büyümenin iç dinamikleri dikkate alması gerektiği ve işçilerle işsizlerin dayanışma içinde örgütlenmesi gerektiğini söyledi.
Özelleştirme ve sendikalar
İlk günün son oturumu olan “özelleştirme ve Türkiye” başlıklı oturumda Türkiye ve dünyadaki özelleştirme politikaları tartışıldı. Türkiye ve dünyada özelleştirme politikaları başlıklı tebliğinde Bedrettin Atlı özelleştirme politikalarına yakıcı bir örnek olarak, Telekomun özelleştirmesiyle 52 bin emekçinin ekmek kapısının kapanmasını verdi.
Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümünden Cevdet Çağdaş Ünal ise bir özelleştirme politikalarına örnek olarak Tüpraş’ı ve özelleştirme sürecinde dönen yolsuzluklara değindi. Özellikle medya tarafından bu satışın sürekli olarak Türkiye’nin çıkarına olduğunun propaganda edildiğini ifade etti. Türkiye’de sendikalar ve sorunları başlığıyla tebliğini sunan AÜ SBF öğrencisi Onur Öztürk ise üretim sürecindeki dönüşümlerin sendikaların örgütlenme sorunlarına etkisini anlattı. Türkiye’de ise “çağdaş sendikal anlayış” ve “sosyal diyalog “ gibi söylemlerle sınıf sendikacılığından vazgeçildiğini ve hepimiz aynı gemideyiz batarsak birlikte batarız denilerek sınıfsal aidiyetlerin ve sınıfsal çıkarların muğlaklaştırılmaya çalışıldığını söyledi. Bu konuda ise Türkiye’deki üç işçi konfederasyonun da çok ta farklı bir tutum sergilemediğini ifade etti. Sistemin sınıfı bölmek üzere kullandığı bağımlılık ilişkilerine ve baskı biçimlerine dayalı olarak mezhepler, cinsler, ırklar, uluslar arasında ayrımlar yaptığını; sendikalarınsa bunun karşısında da tutum almasının hayati olduğunu dile getirdi. (Ankara/EVRENSEL)

---

Teorik tartışmalar güncelle bağlanmalı
Kongreyi izleyen iktisat öğrencileri, memnun olmakla birlikte eleştirilerini de sıralıyor.
Volkan Çetinkaya (İÜ İktisat–2): İlk defa kongreye katılıyorum, 2. sınıf öğrencisiyim. Kongre iktisadı yeni öğrenen insanlar için faydalı oluyor. Daha güncel sorunlara değinilmesi iyi oluyor. Kongre sosyal açıdan da güzel bir platform. Türkiye’nin diğer üniversitelerinden öğrencilerle tanışıyoruz organizasyon da bence gayet iyi. Bu sene çok fazla sunum olduğu için vakit açısından sor yaşandığını düşünüyorum. Sunumlarda bazı konulara hiç değinilmedi. Kuru bilgi vermektense, bunların güncel konularla bağı daha çok kurulmalıydı. Daha çok tartışma olması gerektiğini düşünüyorum.
Ümit Soyalp (Anadolu Üniversitesi İktisat–1): Bu kongre katıldığım ilk kongre; sunumlarda savunulan tezler çok güzel. Konuların güncel olması çok önemli, iktisadi açıdan da önemli konular. Bundan sonraki kongrenin daha da iyi olacağını düşünüyorum ama sunumlara daha iyi hazırlanılması gerekiyor.
Ferit Yüzer, Erbay Korkmaz, Kadir Eren (9 Eylül Üniversitesi İktisat Kulübü)
9 Eylül olarak ilk defa kongreye katılıyoruz. Kongreden çok memnunuz. Ufak tefek problemler olsa da organizasyon da iyi. Sunumların konuları gayet güzel. Çok sayıda tebliğin kabülü sunumların sıkışmasına neden oldu. Sunumların sayısı azaltılıp, soru cevap kısmı uzatılmalı. Seneye kongreyi İzmir’e almak isteriz. Kongrenin bağımsız bir kongre olması önemli. İktisat öğrencilerini böylesi bir kongre ihtiyaçları var. Tamamen çevremizi sarmış olan neo-liberal politikalar karşı çıkabileceğimiz bir kongre olması önemli.
Özgen Çetinceviz (Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi)
Derslerde hocaların anlattığı konular ve daha somut örneklerle çok iyi çalışmalar var. Benim için çok öğretici ve verimli geçiyor. Böylesi bir kongre düzenlendiği için organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ederim.