15 Mart 2007 01:00

Yerinden dönüşüm projesi


Kentsel dönüşüm projeleri ile birlikte birçok gecekondu mahallesini tehdit eden yıkımlara karşı Maltepe’nin Gülsuyu ve Gülensu mahalle halkı, uzman, akademisyen ve öğrencilerle birlikte katılım odaklı bir alternatif arayışın içine girdiler. Gülsuyu-Gülensu Güzelleştirme Derneği ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin merkezinde yer aldığı atölye çalışması, çeşitli üniversitelerden öğretim görevlileri ve çeşitli kurum ve kişilerin de katılımıyla yaklaşık 200 kişilik bir gönüllü ordusu ile gerçekleşti. Gülsuyu ve Gülensu Mahalle muhtarları, Gülsuyu-Gülensu Güzelleştirme Derneği yöneticileri ve mahallede seçilmiş sokak temsilcileri çalışmanın organizasyonunda ve çalışma boyunca etkin bir şekilde yer aldılar. Çalışmanın içeriği ve bundan sonra neler olabileceğine ilişkin sorularımızı, çalışmanın başından beri içinde yer alan MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyeleri Dr. Murat Cemal Yalçıntan ve Dr. Erbatur Çavuşoğlu yanıtladı.

Bu proje fikri nasıl oluştu? Süreci anlatır mısınız?

Murat Cemal Yalçıntan: Her şeyin başlangıcı öğrencimiz Özgür Temiz’dir. Üç sene önce Özgür, gecekondu mahallelerinde yaşanan süreci açtı bana. Mahalle dernekleriyle görüştüğünü, bizlerden uzmanlık alanımızdan dolayı destek istediklerini söyledi. Durumu diğer arkadaşlarımıza anlattık. Bir hareketlenme oldu. Elimizden geldiğince mahallelerde yapılan toplantılara katılıp teknik bilgimizi sunmaya başladık. Bu konuda öğrenci arkadaşlarımızın emeği kesinlikle bizden çoktur. Biz gönüllü danışmanlık yaparken, öğrenci arkadaşlarımız seyyar plancılık yapıyordu!
Her iki mahallede diğer mahallelere göre daha örgütlü bir yapı vardı. Bu bir avantaj sağladı. Aralarında geçmişten gelen bir bağlılık vardı. İlk toplantıya gittiğimizde E-5 kuzeyi nazım imar planının iptal kararı çıkmış, yeni plan tartışılmaya başlanmıştı. Yeni plan Başıbüyük de dahil olmak üzere Gülsuyu ve Gülensu mahallelerini yenileme alanı ilan ediyor ve detay kararları alt ölçek plana bırakıyordu. Ancak, plan notlarında “mahalle muhtarları ve mahalledeki sivil toplum kuruluşlarının katılımı olmadan, plan gerçekleşemez” gibi bir madde vardı. Bunu, planı hazırlayan arkadaşların katılım adına attıkları önemli bir adım olarak görüyorum. Tabii bir yandan da şunu gözden kaçırmamak gerekir; bu adımı atmaya zorlayan, 7 bin itiraz dilekçesi ve 34 ayrı plan iptal davasını hazırlayan mahalledeki örgütlülüktür.
Mahallede barikatlar konuşulmaya başlanmıştı! Biz ise grup olarak bu işin başından beri şöyle diyorduk: “Bu iş barikat/yıkım ve yoksulluk arasına sıkışmak zorunda değil. İki uç da ortadaki konut ve yoksulluk meselelerinin çözümü değil. Arada kalan ve dünyada uygulamaları olan alternatif yöntemler var. Bizler bu işin bilgisini üreten insanlar, uygulayıcıları olarak bu yöntemleri kendi coğrafyamızda da üretebilmeliyiz. Üniversite olarak bu karşı çıkış bizlerin toplumsal sorumluluğudur!” Bu tartışmalara veri oluşturmak üzere sahada veri toplama ve bunları işleyerek kullanılır hale getirme aşamasını 19 - 25 Şubat arasında yürüttüğümüz atölye çalışmaları kapsamında tamamladık.

Çalışma, içinde akademisyenlerin, öğrencilerin ve halkın katılımı ile yapılan bir çalışma. Çalışmayı bu yönüyle nasıl değerlendiriyorsunuz? Mahalle halkının bu çalışmaya ilişkin tutumu nasıl oldu?

Murat Cemal Yalçıntan: Burada gönüllülük esası iyi işledi. Her gelen kalbinin tamamını ve emeğinin koyabileceği kadarını sorgusuzca ortaya koydu. Bir kumbara sistemi oluştu atölyede. İnsanlar emeklerini de kumbaraya attı ve sonunda kumbaranın içinden yüklüce bir emek ve ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar da para çıktı.
Üniversitenin toplumla, öğrencinin öğretim üyesiyle, öğrencinin mahalledeki gençlerle, kadın öğretim görevlilerinin oradaki kadınlarla yan yana gelişi her biri kanımca çok önemli gelişmelerdi. Süreç boyunca bizi ağırlayan mahallelinin olumsuz bir tepkisiyle karşılaşmadım. Zaman zaman sürece uzak kesimlerde “ne o evlerimizi yıkmaya mı geldiniz?” şüphesini hissetsek de, konuşunca aşıldı.
Neyin çıkacağını da tabii topluluk kendisi belirleyecek.
En zoru insanların ortak bir mesele etrafında bir araya gelmesiydi. Kimsenin mağdur edilmemesi, olabildiğince katılımcı ve demokratik bir çalışma yapabilmekti. Şimdilik her şey yolunda.
Bu süreçte kamuoyu desteğine ihtiyacımız var. Alternatif bir plan hazırlıyoruz. Bunun yetkileri ilçe belediyesindedir. Yasal mevzuata göre halkın kendi planını yapması mümkün değil. Dolayısıyla yapılması gereken güçlü bir kamuoyu baskısı oluşturup belediyeyi ikna etmek.

Sonraki süreç hakkında bilgi verir misin?

Murat Cemal Yalçıntan: Projenin iktisadi, sosyal, siyasal, mekansal ve hukuki incelemeleri birkaç detayın dışında tamamlandı. Bunlar üzerinden belirlenen sorunlar hakkında fikir projeleri geliştirilmeye başlandı. Detaylandırılması için mahallede tartışılıp ‘olur buna katılıyoruz’ denilmesi gerekiyor. Bütün üretilenlerin mahalleye götürülmesi ve küçüklü büyüklü toplantılarda tartışılması gerekiyor. Bu süreçte Maltepe Belediyesi ile işbirliğinin yollarını arayacak mahalleli. Belediye ilk etapta bize şüphe ile baktı, muhtemelen ve doğal olarak bu işten çıkarımızın ne olduğu sorgulandı. İnsanlar akademik, ekonomik ya da siyasal bir çıkar peşinde koşmadığımıza sanırım artık inanıyorlar. İşbirliğine yanaşırsa, Maltepe Belediyesi’nin de zamanla bize güveneceğine inanıyorum. Başkan ile görüşmeye çalışacağız. Yapılmak isteneni bir de mahalleli ile birlikte üniversiteden dinlemesinde fayda var. Olmazsa, planı hazırlama sürecinde ve plan tamamlandıktan sonra kamuoyu baskısı oluşturmaya çalışarak ikna edilmeye çalışılacak belediye.
Bu işi başarabilmenin yolu örgütlü mücadele... Sempozyum ve miting hedefleri var periyodik toplantılar yapan mahalleler birliğinin. Sempozyum komitesi oluşturuldu. Temsiliyet sorununu aştıklarında birkaç milyon seçmeni temsil ediyor olacaklar en azından. Mahalleli seçimlerde kendilerinden oy isteyen her kimse oturtup seçimden sonra ne yapacağına dair imza attırma stratejisini tartışmaya başladı. Bu şekilde attırılmış bir imza ile kazanılmış dava vardır Türkiye’de. Türkiye’de toplu konutlar yerine gecekonduların oluşmasının sebebi de budur aslında. Mahalleler artık süreci tersine çevirecek bilince ulaşmış durumda. (İstanbul/EVRENSEL)
Bu çalışma bir ilk
Erbatur Çavuşoğlu: Mahallede bir dönüşüm olması gerektiğine tüm mahalle inanmıyordu. Genelde bize kimse dokunmasın, mahalle olduğu gibi kalsın, birileri girerse biz yerlerimizden oluruz, kimse gelmesin mantığındaydı herkes. Daha sonra öğretim görevlileri ve öğrencileri gidip mahalledeki altyapı eksikliği ve plansızlıktan kaynaklı sorunları anlattılar. Onlar da mahallede bir değişim gerekliliğine inanmaya başladılar. Bunu da yine kendileri yapmak istediler. Ve güzel bir kavram oluşturdular. Halkın kendi kendini yerinden yönetmesi diyoruz ya. Onlar da ‘yerinden dönüşüm’ kavramını buldular. Bu kavramı akademisyenler bulmadı. Mahallenin kendisi, hocaları dinledikten sonra “peki dönüşüm olsun ama bu ‘yerinden dönüşüm olsun’, kimse mağdur olmasın ama” dediler. İstedikleri dönüşümü tarif ettiler. Biz de uzmanlığımızı katmaya çalıştık. Her iki mahallede 60 bine yakın nüfus söz konusu. Tamamının bu sürece katıldığı ya da hemfikir olduğu bir dönüşüm modeli oluşturmak çok zor, belki de imkansız. Ama beklenenin çok üzerinde bir katılımın olması, gönüllü bir çalışma olması ve uzmanlarla üniversitenin halkla bir araya gelerek bir çalışma yapması açısından bir ilkti. Eğer buradan şehir planlaması açısından doğru bir plan çıkarsa, bu deneyimi yaygınlaştırabiliriz. Çünkü Türkiye’nin kentsel dönüşümle ilgili birçok sorunu var.
Şerif Karataş

Evrensel'i Takip Et