17 Mart 2007 01:00

ROJEV


TBMM’de tükürüklü oturumlar başladı!
Seçimler yaklaştıkça Meclis’in iki büyük partisi arasındaki kavga da büyüyor!
Yarışın yeni safhası tükürükle başladı. Çeşitli dallarda süreceği anlaşılıyor.
AKP ve CHP, ne kadar çok gerilim yaratırlarsa o kadar kazançlı çıkacaklarını düşünüyorlar. Böylece yaratılan kamplaşmada ‘laik’ ve ‘şeriatçı’ cepheleşmeyi derinleştireceklerini ve her biri bir cephenin başına geçeceğini düşünmektedir.
Başbakan Erdoğan’ın, bir süre önce MHP’ye ve Devlet Bahçeli’ye yönelik açıklamada bulunmasından hemen sonra AKP’nin reklam danışmanı Ali Taran’ın “MHP’ye çatmayı bırak, CHP ile uğraşmayı sürdür” dediği biliniyor.
İki parti, politik geleceklerini halkı kamplara bölmekte bulmuş durumda. Güya biri solcu, diğeri de sağcı. Ya da biri ‘laik’ diğeri ‘dinci’.
Bölünme ‘laik’ ve ‘şeriatçı’ ve yine ‘sağcı’ ve ‘solcu’ ayrımı üzerinden derinleştirilmek isteniyor.
TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün ortaya çıkan tükürük olayı, bu yarışın yeni safhasıdır. Ancak bunun son olacağını düşünmek iyimserlik olur. Parlamento piyasası buradan açılmıştır ve seviyesizlik sürdürülecektir.
Başbakan Erdoğan ile ana muhalefet lideri Baykal arasında süren seviyesi düşük atışmanın, yeni yaratıcılık örnekleri çıkaracağından kuşku duyulamaz!
Şimdilik yarışmayı AKP önde götürüyor! Bayrak, tükürükçü AKP Konya Milletvekili Ahmet Işık’ın elinde. Ama AKP’de daha ne delikanlılar var!
Bakalım CHP ne tür bir hamle yapacak?
CHP’nin İstanbul’daki belediye ihalelerinin araştırılması için verdiği önergeyle ilgili görüşmeler yapılırken TBMM’de başlayan tükürüklü kavga, aynı zamanda burjuva politikanın düzeyi bakımından da bir veridir. Halkın temsilcisi olarak seçilenlerin ne düzeyde olduğuna işarettir.
İhaleler, yolsuzluklar, memleketin yağmalanması, IMF’ye teslimiyet, KİT’lerin peşkeş çekilmesi, sağlık ve eğitimin para basan bir ticari sektör haline getirilmesi, gelir dağılımındaki uçurumun derinleşmesi, artan işsizlik, ABD işbirliğinde alınan mesafeler, demokrasi taleplerinin şiddetle bastırılması gibi birçok sorunda kafa kafaya vererek yasalar çıkaran Meclis, seçim yaklaştıkça aynı uyumla ilerlemeyecektir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci ile başlatılan ‘sidik yarışı’ yarış türlerine yenilerini ekleyerek sürecektir.
Ancak buna seyirci kalmamak gerek.
Emek, barış ve demokrasi güçleri ve bu güçlerin temsilcilerinin bir an önce sürece müdahale etmelerinde büyük fayda var.
DTP’ye yönelik saldırılar, Gündem gazetesinin kapatılması, tüm demokrasi güçlerinin sorunu olarak karşı duruşu bekliyor. Irak’ta işgalin 4. yılında emperyalizme ve işgallere, savaşa ve şiddete karşı çıkmak, Türkiye’nin söz konusu sorunlarıyla birlikte ele alınarak değerlendirilebilirse anlamlı olacaktır.
PKK’nin 1 Ekim 2006’da açıkladığı ateşkes sürecinin yarattığı kısmi çatışmasızlık ortamının sürmesi, “Türkiye Barışını Arıyor” konferansının ortaya koyduğu yaklaşımla sürdürülemez ise yine Hrant Dink’in katledilmesinde ortaya çıkan güçlü tepki ve muhalefeti sürdürmeye yönelik ortak politikalar üretilemez ve hayata geçirilemez ise AKP ve CHP’nin sürdürdüğü ‘tükürük yarışı’nda taraf olmayı engellemek mümkün olmayacaktır. Yarışı ‘daha sağcı’ ve ‘daha solcu’ olarak sürdürmeyi bir çıkış yolu olarak gören parti ve çevreler de olacaktır. Ancak bu tutum, AKP ve CHP’nin ve aynı zamanda egemen sınıfların tuzağına düşmekten başka bir şey olmayacaktır. Türkiye’nin bu çıkmazdan kurtulmasının tek yolu, halk güçlerinin örgütlü ve birlikte müdahalesidir.
EMEP, DTP, ÖDP, SDP, gibi partiler, irili ufaklı tüm ilerici güçlerin de içinde yer aldığı bir birliğe, bir demokrasi cephesine ihtiyaç var. Bunu ısrarla söylüyoruz ve yazıp söylemeye, gereğini yapmaya devam edeceğiz. DİSK, KESK, TÜRK-İŞ’e bağlı birçok sendika, TTB, TMMOB gibi meslek odaları, Alevi dernekleri bugünden ortak hareket etme sorumluluğu ile karşı karşıyadırlar. Son günlerde artan saldırılara karşı çıkmak için ortak bir duruşa ihtiyaç var. ABD’nin Irak’ı işgaline karşı yapılan eylemlerin bu gelişmelerden soyutlanması anlamlı değildir. Newroz’u ve ardından 1 Mayıs işçi bayramını, bu amaca varmada önemli olanaklar olarak değerlendirmek gerekiyor.
Ender İmrek

Evrensel'i Takip Et