26 Mart 2007 01:00
MEDYADA GEÇEN HAFTA
Öğrenmemek ayıp derler
Hürriyet çok ilginç bir gazetedir, takip edenler bilir mutlaka. Aslında bir bakıma, sayısız kaynağa sahip olan bir gazetedir, isterse her bilgiye ulaşabilir, her şeyi öğrenebilir. Ama bazı şeyler var, onları da bir türlü öğrenemez.
Biraz gizemli oldu, açmaya çalışalım. Bu haftaki Hürriyet manşetlerinde bir tarama yaparak başlayalım. Tam Hrant Dink cinayetinin üstü örtülüyor, medya da işin peşini bırakmaktan vazgeçti yorumları yapılırken, cuma ve cumartesi günleri başarılı haberlere imza attı Hürriyet, herkesi de atlattı. Bu atlatma konusu, gazetecilik açısından epey önemli bir meseledir, belki haddinden fazla önemsenen bir mesele. O nedenle bu haberleri kendilerinin de bir başarı saydıklarını tahmin edebiliriz.
Toygun Atilla imzalı haberler, muhtemelen ikiye bölünerek kullanılmıştı ve Dink cinayetinin derin bağlantılarına dair önemli ipuçları sunuyordu. Cuma günü atılan Büyük abiye ilginç telefon manşetinde, cinayetin azmettiricisi zannıyla tutuklanan Erhan Tuncelin cinayetten sonra bir polis memuruyla telefonda konuştuğu anlatılıyordu. Hatta konuşmada Bana anlattığınız gibi mi oldu? gibi sorular sorulduğu gibi çarpıcı iddialara yer veriliyordu. Cumartesi ise, olaylar daha da karmaşık hale geldi, çünkü yine manşetten verilen Karartılan konuşma haberinde, yine Tuncelin bir telefon mesajının kayıtlara geçerken karartıldığı iddia ediliyordu. Buna göre, Tuncelin oda arkadaşı, ifadesinde cinayetten 4 gün önce Tuncele 7.65 mermileri geldi mi diye sormuş, ancak bu soru ifadeden çıkarılmıştı.
Bu haberler, aslında katil zanlısı O.S.ye Türk bayrağı önünde, güvenlik görevlileriyle kol kola verdirilen pozlar kadar sarsıntı yaratabilecek gelişmeler. Çünkü henüz pazar günü bile bunlar yalanlanmamıştı. Bu nedenle tartışmanın büyüme ihtimali yüksek.
Şimdiden bir yorum yapmak güç aslında. Bu yüzden Hürriyetin manşetten verdiği bu haberlerin altında Hrant Dink cinayetinin tüm yönleriyle açığa çıkmasının dışında bir beklenti ve niyet olma ihtimalini akılda tutmak gerekir. Ne olabileceği konusundaki spekülasyonlara şimdiden girmek doğru olmaz. Bugün önemli olan, bu haberlerin arkasını sorgulamak, nedeninin açıklanmasını, gereğinin yapılmasını istemek.
Haberlerde, cinayet soruşturmasından elde edilmiş bilgilerin, İstanbul polisi ile Trabzon arasındaki görüşmelerin, savcılığa gönderilen tutanakların adı geçiyor. Kaynağının açıklanmasını elbette bekleyemeyiz ama böylesi bilgilere ulaşmak hiç kolay değildir. Daha önemlisi, ancak Hürriyet gibi bağlantılara sahip bir gazete bunu başarabilir. Hürriyetin bağlantıları derken de olumlu ya da olumsuz bir anlam yüklemeye çalışmadık, çünkü yerine göre bunun her iki işleve de sahip olabileceği anlaşılıyor.
Sözün kısası, bunları Hürriyet öğrenebilirdi ve öğrendi.
Ama Hürriyet her şeyi öğrenemiyor işte. Bunlardan biri de, Şalşepik. Malum, Hakkari yöresinin bir yöresel giysisi olan şalşepik daha önce de gerilla kıyafeti diye folklor ekiplerini bile zor durumda bırakmış bir giysi. Hürriyetin Newroz günü, yani 21 Marttaki manşetine de konu oldu, hem de cehalet değilse, provokasyon dolu ifadelerle. Diyordu ki Hürriyet: Afişte ve meydanda / Genelkurmay, Nevruz Bayramı için üzerinde çiçek tutan bir kız çocuğunun fotoğrafı bulunan afiş hazırlattı. Hakkari Yüksekovadaki nevruz ateşinin başında ise peşmerge kıyafetli çocuklar vardı.
Manşet, belli ki masa başında epey kafa yorarak hazırlanmıştı. Ama daha önce terörist kıyafeti, şimdi de peşmerge kıyafeti ilan edilen şalşepik konusunda bir araştırma yapmayı nedense yine becerememişlerdi. Manşet yetmemişti zaten, Mehmet Yılmaz da bir yorum döşenmişti, Genelkurmayın afişini militarizmin msi yok diye kutsarken, yöresel kıyafet giymiş çocuğu ağzından barış sözcüğünü düşürmeyenler çocukları paramiliter kılıklara sokarken teorisine konu edivermişti. Tabii bütün bunların Newroz günü yapılması, haftalardır estirilen rüzgarla birleşince, ortada cehaletten çok kışkırtma niyeti olduğu sanısına kapılmadan edemiyor insan.
Demek ki, Hürriyet bazı şeyleri herkesten önce öğreniyor, bazılarını hiç öğrenemiyor
Milliyetin gençlik eki
Gençlik eki vermek, giderek gazetelerde yayılan bir eğilim halini aldı. Evrenselin yıllardır verdiği eklerden sonra Radikal, Zaman, şimdi de Milliyet bu işe girişti. Ancak onlarınki biraz farklı, çünkü her sayıyı farklı üniversitelerin öğrencileri hazırlıyor ve bunlar arasında bir yarışma olarak düzenleniyor. İlginç olan, eklerin gerçekten başarılı bir şekilde hazırlanması, denebilir ki bazen Milliyet gazetesinin kendisinden daha ilgi çekici ve bilgilendirici olabiliyor! Örneğin ilk ek, Marmara Üniversitesi öğrencileri tarafından hazırlanmıştı ve halkların kardeşliği meselesini işliyordu. Habercilik uğruna Hataydaki Ermeni köyüne bile gitmişti gençler. Umarız, bu örnekler, medyada gençlere daha fazla yer açmanın yararlarını gösteren bir gelişme olur. Özkök kendine haksızlık ediyor
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkökün hafta içinde patlattığı bombalardan biri de hükümetin özelleştirme çabasıydı! Gerçekten, cumartesi günkü köşesinde Doğan Yayın Holdingin yabancı yöneticilerinden dem vurduktan sonra, Bazen ateşli sayıklamalar gibi çılgınca fikirler aklıma geliyor gibi bir giriş yaptı. Arkasından da sordu: Acaba ülkelerin Bakanlar Kurullarına, yabancı yönetim kurulu üyesi gibi, yabancı birkaç üye alınsa ne olur? Fikrinin şimdilik uygulama imkanı bulamayacağının farkındaydı Özkök, ama söylemeden de duramıyordu işte. Aslında fikrin bugünkü koşullarda çok da çılgınca olmadığını teslim etmek gerekiyor. Özkök, kendine haksızlık ediyor. Ülkenin bütün kaynaklarını, arazilerini, enerjisinden iletişime her şeyini yabancılara vermekte sakınca görmeyenler, hükümetten birkaç koltuk vermekten neden sakınsınlar? Amerikan vatandaşı başbakanlar görmüş bir ülke için, ne kadar büyük bir fark olabilir ki? Googleı rahat bırakın!
Youtube yasağı tartışmaları henüz sonlanmamışken, şimdi de aynı şirketin internet arama motoru google hedef gösterilmekten nasibini aldı. Hafta içinde çıkan haberlere göre Googleın coğrafya programı Google Earthte Diyarbakır için Kürdistanın başkenti denmiş, Türk ordusu da işgalci olarak gösterilmişti. Tabii bu haber, bu derece soğukkanlılıkla anlatılmadı, ne Googlede skandallar bitmiyor yorumları kaldı ne de PKK Googleı işgal etti (Hürriyet) haberleri. Görünüşe göre, milyonlarca videonun paylaşıldığı Youtubeu, saçma sapan bir video yüzünden yasaklatanlar, internetin mantığını bir türlü anlayamayacak. Google Biz bir arama motoruyuz, yani internette ne varsa ona ulaşma imkanı veriyoruz diye açıklama yaptı ama dinleyen kim. Dünyanın her yerinde birilerinin internete istemedikleri şeyleri koymasının önüne geçemeyeceklerine göre, galiba sonunda interneti toptan yasaklamak zorunda kalacaklar.
Çağdaş Günerbüyük
Evrensel'i Takip Et