13 Şubat 2008 00:00

UFUK


Bazen çifte standartlı yaklaşımları göstermek için yapılan bir karşılaştırma, işaret ettiği durumu çok çarpıcı bir biçimde anlatır.
Aziz Nesin’in, “Bulgaristan’da Türkler, Türkiye’de Kürtler” adlı kitabı da yayınlandığı dönemde böyle bir işlev görmüştü. Mizahımızın büyük ustası, Kürt sorunu konusunda çok ileri bir tutumun sahibi değildi. Ancak bu karşılaştırması, -onun oranlamasıyla söylersek- ülkenin yüzde 70’inin yaşadığı bir çelişkiyi ve hakim siyasal yapının tutumunu göstermesi bakımından önemliydi.
Türkiye medyası ve politikacılarının önemli bir bölümü, Bulgaristan’daki Türkler’in asimilasyonundan dem vururken, kendi ülkelerinde birlikte yaşadıkları Kürtlere karşı ideolojik bir körlük içindeydi. Bu tutum hâlâ da sürüyor.
Bunun en tipik örneğini Başbakan Erdoğan’ın Almanya gezisi sırasında, “Asimilasyon bir insanlık suçudur” demesi ve orada yaşayan Türkleri asimilasyona karşı direnmeye çağırmasıydı. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in tepki gösterdiği bu tutuma, Erdoğan dün de, “Entegrasyona evet, ama asimilasyona hayır” diye yanıt verdi.
Ama aynı Erdoğan’ın, ülkesinde kendi vatandaşları olan Kürtler bu uygulamadan onlarca yıldır nasibini alıyor. Daha Erdoğan’ın Merkel’e “asimilasyona hayır” diyerek yanıt verdiği dün, Erzurum’da 8 yaşındaki bir çocuk hakkında Kürtçe konuştuğu için soruşturma başlatılmış olduğu ajansa düştü.
Önceki gün de, Amerika’nın San Francisco kentinde düzenlenen 8. Dünya Müzik Festivali’nde, ‘Ey Reqip’ adlı Kürtçe marşı seslendirerek “örgüt propagandası yaptıkları” iddiasıyla, Yenişehir Belediyesi Çocuk Korosu’na üye 10 çocuğun ifadesi alındı.
Bu örneklerin sadece adlarıyla hatırlatılmasının bile bir köşenin sınırlarını fazlaca aşacağı takdir edilecektir. Ama herhalde bu kadarı bile derdimizi anlatmaya yetmiştir.
Erdoğan’ın bu çelişkisinin, Aziz Nesin’in işaret ettiği durumdan bile daha ileri boyutta bir akıl dışılığı yansıttığı açıktır. “Bulgaristan’da Türkler, Türkiye’de Kürtler” karşılaştırması, Bulgaristan’daki Türklerin durumu hatırlandığında belki terazinin bir tarafını görece tartan bir olgu oluşturuyordu. Ancak, şu anki durum için “Almanya’da Türkler, Türkiye’de Kürtler” demek bile mümkün değil. Çünkü terazinin bu tarafında, kurtuluş savaşında Türklerle birlikte emperyalizme karşı mücadele vermiş, bu toprakların doğal sahiplerinden olan Kürtler var. Diğer tarafında ise, Almanya’nın ekonomik politikalarıyla, Türkiye yönetenlerinin dönemsel tercihlerinin bir çakışması sonucu yığınsal bir biçimde Almanya’ya çalışmaya gitmiş Türkler var. Ardından devam eden gidişlerin yine Türkiye yönetenlerinin yönetme politikalarından bağımsız açıklanamayacakları da bir gerçek.
Bir tarafta, yıllardır Türkiye’nin resmi politikası olarak alttan alta örgütlenen Almanya’da “Küçük Türkiye” oluşturma rüyası, öbür tarafta, Kürtlere kendi ülkelerinde uygulanan asimilasyon kabusu.
Bu kadar büyük ve derin bir çelişkiyi örtebilecek bir türban var mı?
NOT: Geçtiğimiz hafta bu köşede, CHP’nin Tokat Kongresi’nde dağıtılan CHP’nin “2007 Seçimleri ve Çözüm, Toplumsal Dönüşüm” adlı broşüründe, gazetemiz Evrensel ve Birgün gazetesinin, tamamen asılsız olarak, Gülen cemaatine ait olduğu bilinen Deniz Feneri Derneği’ne destek vermekle suçlandığını ve CHP PM üyesi Ayhan Yalçınkaya’nın da, Evrensel ile Birgün’ün Deniz Feneri’nin sponsoru olduğunu iddia ettiğini aktarmış ve Yalçınkaya ile bu konuda yaptığımız görüşmeye yer vermiştik. Bu bilginin bir süre önce Deniz Feneri’nin sitesinde yer almış olduğunu belirten Yalçınkaya, köşemizin yayınlanmasının ardından da bizi aradı ve partisinin Aydın Kongresi’nde bu konuda gerekli düzeltmeyi yapacağını söyledi. Gazetemizin muhabiri bu kongreyi izledi. Geçtiğimiz cumartesi günü yapılan CHP’nin Aydın Kongresi’nde Ayhan Yalçınkaya, “Deniz Feneri Derneği Evrensel ve Birgün gibi solun önde gelen etkili gazetelerini kendi internet sitelerinde sponsorları arasında göstererek, solcuların da yardım ettiğini göstermek istiyorlar. Bunun yani Deniz Feneri Derneği ile Evrensel gazetesinin hiç bir ilişkisinin olmadığı gerçeğini öğrendim ve çok sevindim. Deniz Feneri Derneği ve benzerlerinin inadına Evrensel okumaya devam edeceğim” dedi. Aydın muhabirimiz Celal Şenol’un, CHP’nin “2007 Seçimleri ve Çözüm, Toplumsal Dönüşüm” adlı broşürde düzeltme yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine ise Yalçınkaya, üçüncü baskı yetişmediği için getiremediğini, ancak broşürün düzeltilmiş halinin bir örneğini gazetemizin Ankara bürosuna göndereceğini söyledi.
Fatih Polat

Evrensel'i Takip Et