15 Şubat 2008 00:00

Kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar


Elektriğe, suya, doğal gaza üst üste yapılan zamlar evde bütçeyi dengelemeye çalışan kadınları zor durumda bırakıyor. Durumlarını “Önceden sürünüyorduk şimdi ölüyoruz” sözleri ile özetleyen kadınlar, kaşıkla gösterip kepçe ile emekçilerin cebinden alan AKP Hükümeti’ne “artık yeter” diyor.
Kimi bir kaza bela yaşanmadan sigortasız çalışan kocasının eve dönmesini bekliyor, kimi akşama çocuklarının önüne çıkaracağı yemeği, kimi de ay sonunu nasıl getireceklerini... Aslında hepsinin sorunu aynı: Geçim derdi. Bahçelievler Yenibosna’da kadınlar, artık yokluğun ve yoksulluğun canlarından bezdirdiğini söyleyerek hükümetin kendilerine dayattığı azla yetinme politikasına “Artık şükretmeyeceğiz” karşılığını veriyor.
Bir şeye yetemiyorum
“Zamlardan önce sürünüyorduk, şimdi ölmek üzereyiz” diyen Meryem Balkaya, yapılan zamların en çok çocukları etkilediğini söylüyor. Artık kısılacak bir şey kalmadığını dile getiren Balkaya, mutfak ihtiyaçlarını da ertelediklerine dikkat çekiyor. Bir işyerinde çalıştığını, ancak hiçbir şeye yetemediğini ifade eden Balkaya, “Maaşımı alıyorum ortada bir şey yok. Aldığım para nereye gidiyor bilmiyorum. Çalışan kadın kendini rahatlatamıyor. Geldiği kadar gider oluyor. Kendi eksiklerimi bile kapatamıyorum. Ev hanımlarına çocuklarına zaman ayırabilecekleri, dönüşümlü çalışabilecekleri iş alanları açılmasını istiyorum” diye konuşuyor.
Ev hanımı Hülya Kaya’nın eşi pazarcılık yapıyor; işleri kötü olduğu için sıkıntı çekiyorlar. Kaya, “Eşimin sıkıntısı bana da yansıyor. Fatura yüksek gelecek korkusuyla doğal gazı açamıyorum” derken, kendilerinden yana olmayan bir hükümet istemediklerini dile getiriyor. Kaya, “Elle tutulur bir şey yok” diyor.
Kendimizden vazgeçtik
Zennur Bektaş da ev hanımı. Evin fatura ve kirasını ancak karşılayabildiklerini dile getiren Bektaş, “Sigortamız olmadığı için hastaneye gidemiyoruz. Mutfak harcamamızdan kısıyoruz. Pazara bile gidemiyoruz. Tek çocuğumuz olmasına rağmen zorlanıyoruz. Ona yetemiyoruz. Önceden 60-70 YTL fatura öderken şimdi 90 YTL ödüyoruz. Elektrik sobasıyla ısınıyoruz. Çocuk okuldayken soğukta oturuyorum, gelince sobayı yakıyorum. Bu hükümet bize şükretmeyi öğretiyor. Şükredecek bir şeyimiz de kalmadı artık. Evdeyim ne pişirebilirim diye düşünüyorum. Eşime yardımcı olmak istiyorum, çocuğu bırakacak yerim yok. Kendimizden vazgeçmişiz, çocuğumuz için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz; o da olmuyor. Devlet okuluna gidiyor ama okuldan sürekli para istiyorlar. Okulun her ihtiyacı bizden karşılanıyor. Çocuklarımızı okula bıraktıktan sonra çalışabileceğimiz 3-4 saatlik iş alanları olmasını isterdim” şeklinde konuşuyor. (İstanbul/EVRENSEL)

‘Kıs kıs nereye kadar?’

Meliha Yıldız (Ev hanımı): 550 YTL emekli maaşı alıyor eşim. 70 YTL doğal gaza, 35 YTL suya, 35 YTL elektriğe gidiyor. Önceden doğal gaz bu kadar gelmiyordu. Doğal gazı daha az harcamak için kısıyorum ev ısınmıyor, battaniyenin altında oturuyorum. Elektriğe yine zam gelecekmiş. Türbanla uğraşacaklarına maaşlarımıza fark versinler. Bütün sorunumuz türban mı oldu? Ona gelene kadar neler var. İnsan maaş aldığı zaman ne yapacağını düşünüyor, elde bir şey kalmadığı gibi ödemeler de bitmiyor. Bir yere gitmek istediğim zaman yol parasını hesap edip gitmekten vazgeçiyorum. Sabah akşam hesap yapıyoruz.
Gönül Özdemir (Terzi): Maaşlar aynı ama giderler çok fazla, o yüzden zorlanıyoruz. Eve yemek için iki şey alıyorsak tek şeye düşürdük. Yemeklerimize et artık daha az giriyor. Beslenmemizden kısıyoruz, bu sefer de sağlığımız bozuluyor. Çocuğum var; onun sağlığı için bütün vitaminleri alması gerekiyor. Faturalar ise mecburen ödeniyor. Zamlardan sonra sobaları artık daha az yakıyoruz. Her şeyden kısıyoruz; kıs kıs nereye kadar?
Serpil Kazak/Meryem Şahin

Evrensel'i Takip Et