16 Şubat 2008 00:00

4/C hepimizi birer köle haline getirdi


Bizler, 2003 Haziran ayında SEKA Çaycuma Kağıt Fabrikası’nın özelleştirmesinin ardından bir buçuk yıl işsiz kaldıktan sonra 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (C) fıkrası ile MEB personeli olarak Zonguldak ve ilçelerindeki okullarda 4/C statüsünde çalışmaya başlayan işçileriz. Birkaç arkadaşımız da başka bakanlıklara bağlı kurumlarda çalışmaktadır.
Yıllık gelirimiz asgari ücretin altında ve mali yılda on ayı geçmeyecek şekilde çalıştırılmaktayız. Mevcut hükümet, bizlere iş verdiğini dile getirerek sorunlarımızı görmezden gelmektedir. Oysa kanun çıkmadan önce ülke genelinde mağdur kalan 2 bin 500 işçi var idi. Şimdi ise 21 bin... Yani 18 bin 500 işçi bu hükümet tarafında işinden edilmiştir. Aslında hükümetin belirttiği gibi, hükümet bizlere iş vermemiştir. Var olan işimizi almış, sendikal haklarımızı almış, maaşlarımızı almıştır. Bize ise sadece yılda on ay çalıştırılmak ve asgari ücretin altında maaş uygun görülmüştür. Çalıştığımız kurumlarda bir kimliği olmayan kişileriz. Sadece “AMİRİN VERDİĞİ İŞLERİ YAPMAKLA MÜKELLEFTİR” ibaresiyle bizler adeta köle yapıldık. Bunun mantığını ne kendimize ne de etrafımıza anlatacak kelimeleri bulamıyoruz. Sözleşme gereği yılın iki ayı işsiz kalıyoruz; var olan mağduriyetimiz daha da artıyor. İki ay maaş alamıyoruz ama kira, elektrik, telefon ve su faturaları durmuyor. Değişik illerde okuldan almak zorunda kaldıkları çocuklarının laflarına, sorularına cevap veremeyen 8 emekçi arkadaşımız intihar etti. İki küçük çocuk da okuduğu okuldan ve yaşadığı çevreden ayrıldığı için intihar etti.
AKP İletişim Merkezi’ne (AKİM); ‘Biz memur sendikasına üye olabilir miyiz’ diye sorduk. “Hayır, memur değilsiniz; olamazsınız” denildi. ‘İşçi sendikasına üye olabilir miyiz’ diye sorduk. “Olamazsınız; işçi değilsiniz” denildi. ‘Siyasi bir partiye üye olabilir miyiz?’ dedik. “Memur sayıldığınız için olamazsınız” denildi. ‘Hani memur değildik, memur sendikasına üye olamıyorduk; ne değişti şimdi?” dedik. Cevap verilmedi. Şimdi şu sorunun cevabını bekliyoruz: Bizler memur muyuz, işçi miyiz?.. Biz neyiz?
Bizler geçici de olsak Milli Eğitim camiasının birer üyesiyiz. Sorunlarımızın çözülmesini ve mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz. Bizlerin hatası sonucu değil de hükümet politikaları yüzünden kapatılan ve özelleştirilen yerlerdeki, elimizden alınan işçilik kadrolarımızın geri verilmesini istiyoruz. Yıllarca mesleğinde uzmanlaşan arkadaşlarımızın kendi branşlarında işe yerleştirilmelerini istiyoruz. İşçi isek işçi, memur isek memur, sendikalarına üye olmak istiyoruz. Günün koşullarına uygun ve eşit işe eşit ücret anlayışıyla aynı işi yaptığımız kişiler kadar maaş almak istiyoruz. Sosyal yaşamdan kopmamak için yıllık iznimizi toplu halde kullanmak istiyoruz. Sağlık güvencemizin bir zemine oturtulmasını, hastalık iznimizin insana yakışır şekilde düzenlenmesini istiyoruz. Zonguldak, Ereğli, Alaplı, Gökçebey, Kilimli, Çatalağzı ve Beycuma’da arkadaşlarımızın Çaycuma ve çevre köylerine tayin edilmesini istiyoruz.
Geçen yıl TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen geçici işçileri daimi kadroya alma kanun tasarısına bizler dahil edilmedik. Hükümet, yıllarca bu devlete millete hizmet eden, düzenini o çalışma şartlarına göre hazırlayan bizlere; “Sizin işinizi, maaşınızı aldık; sizi işten çıkardık” deyip sonra da “Ben sizi tekrar işe alıyorum. Ama on ay çalışacaksın; maaşın asgari ücretin altında olacak şekilde size iş verdim” diyor. Oysa bizim işimiz zaten vardı.
Sesimizi duyurmak, şartlarımızın iyileştirilmesi ve alınan haklarımızın geri verilmesi için Türkiye genelinde 4/C Mağdurları Komisyonu adı altında örgütlenerek bir yıl boyunca çeşitli eylemler yaptık. Bu dönemde Çaycuma’da EĞİTİM SEN’in bizlerin sorunlarını kendi sorunları olarak görüp bizi her konuda desteklemesi, onuru kırılan tüm arkadaşlarımızı gururlandırdı ve onlara güven verdi. Bizler sorunlarımız çözülünceye dek mücadele etmeye devam edeceğiz.
4/C mağduru işçiler (ZONGULDAK)

Evrensel'i Takip Et