18 Şubat 2008 00:00
MEDYADA GEÇEN HAFTA Aldatılmış hissediyormuş!
GÜNÜN YAZILARI
Başbakan Tayyip Erdoğan, haftanın medya gündemine bir sözüyle damgasını vurdu. Medyayla AKP arasındaki aşk nefret ilişkisi, uzun süredir bu kadar gergin bir hal almamıştı. Ama bu atışmalar ne kadar sürecek, göreceğiz.
Doğan grubu bir süredir hükümetin türban politikasına ufak tefek itirazlar yapıyordu. Aslında uygulanan politikanın kendisine değil, yapılanların uzlaşma aranmadan yapılmasını eleştiriyorlardı. En çok da, Hürriyetin genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök. Ama eleştirinin bu kadarı bile Erdoğana fazla geldi. Bir kısım medya yayınlarıyla savaşa çanak tutuyor. Halbuki dayanışma içinde, bu işi barışla çözme çabasında olmalıyız deyip Doğan grubunu hedef almaya başladı.
Erdoğanın kontrol edemediği kısım medya
Bir kısım medya lafının yeniden gündeme gelmesi ayrıca ilginç. Ama asıl mesele başka. Tam da, özellikle Sabahın satışından sonra Tayyip Erdoğanın medyanın yarıdan çoğunu kontrol ettiği konuşuluyordu. Medyada iki büyük grup kaldı deniyordu, Doğan grubu ile Tayyip Erdoğan grubu. Aynı günlerde, Erdoğan birden medyayı hedefe aldı. Rastlantı mı?
Değil elbette. Bunun bir hizaya getirme operasyonu olduğunun göstergesi. Birincisi, Erdoğanın sözlerinde haklılık payı var, yok değil. Medya çok kereler kışkırtıcılık yaptı, türban meselesinin bu derece gerginlik yaratmasında da günahı var. Ama en az onlar kadar Erdoğanın ve temsilcisi olduğu siyasi geleneğin de payı var. Onun için topu medyaya atmaya çalışması kendisini kurtarmaya çalışan bir hamle. Yani Erdoğan, medyanın tam anlamıyla kontrol edemediği kısmını tehditlerle, hedef alarak kendine daha fazla bağlamaya çalışıyor. Bu işin medyayla ilgili olan kısmı. Bu atışma, türban krizini yönetmek için geliştirilen bir manevra tabii aynı zamanda.
Diğer yandan, Doğan grubunun elleri armut toplamıyor. Onlar da durumu kendi lehlerine çevirmeye, onlar da Erdoğanı hizaya getirmeye çalışıyorlar. Karşılıklı eller oynanmaya başladı.
Özkök ne demişti?
Ertuğrul Özkökün haftalardır yürüttüğü uzlaşma kampanyası ilginç. Ama o, kendisiyle uzlaşılmamasına dayanamayanlardan. Daha önce AKP ve Erdoğan hakkında yazdıkları bunun en bariz kanıtı.
Bu satırlar, AKPnin ilk iktidara geldiği 2002 seçimlerinden birkaç ay önce yazıldı: Bugün Türkiyede birçok insanın kafasında, AKPnin iktidara gelmesi ihtimali, bir rejim kaygısı olarak yaşıyor. Ben bu görüşe katılmıyorum. Neden diye sorarsanız, yukarda yaptığım sosyolojik tahlil nedeniyle katılmıyorum. Şimdi bir an için kafanızda şunu canlandırın: AKP, sizin açınızdan bir endişe kaynağı değil, öteki partiler gibi meşru bir partidir. Seçime bu duygu, bu sakin psikoloji ile gittiğimizi düşünün. Göreceksiniz, Türkiye çok rahatlayacaktır. O takdirde insanlar, birinin yolunu kesmek için değil, kendi gönüllerinin istediği insanı seçmek için oy kullanacaklardır. Oy kulübesine stres altında girmek, 1995 yılından beri Türkiyede bütün siyasi dengeleri altüst etmektedir. O nedenle artık bu stresten kurtulmak gerekiyor. Çünkü bu stres hepimizi, bütün toplumu, Türkiyeyi çok yordu. Hepimiz, hem siyasi partilerdeki radikal çekirdeğin, hem de medyadaki bir avuç azgın azınlığın tahakkümünden ve hırçınlığından usandık. O yüzden yeter söz milletindir sözü, hiç bugünkü kadar anlamlı olmamıştı. (19 Temmuz 2002)
Hoş bir tesadüf, Erdoğanın bir kısım medyasıyla Özkökün medyadaki bir avuç azgın azınlık lafları arasındaki benzerlik. AKPnin heyecana gelme ihtimalinden duyulan heyecan da cabası. Bu destek, hepimiz biliyoruz, yıllarca sürdü. İki gün önce Kendimi aldatılmış hissediyorum yazınca, bu sorumluluktan yırtmış olmadı. Kusura bakmasın.
Son seçimden önceki vaziyet daha da ilginç. Geçen yılın Mart ayında, Ertuğrul Özkök bir yazı yazmıştı. Genel seçimle Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaştığı, gerginliğin yükseldiği günlerdi. Özkök Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan sonra beni sadece bir kez aradı diyordu. Arkasından Erdoğan onu aradı. Görüştüler. Röportaj yapıldı. Birinci sayfanın yarısında dev gibi bir fotoğrafla anonslandı o röportaj. Can ciğer kuzu sarması bir vaziyet, övgüler sıraya dizildi. Hemen o günlerde, Özkök AKPyi protesto mitinglerine katılanlara seslenip hükümete siper olmaya başladı. Açık açık AKPnin bu merkeze doğru yerleşme çabasına yardım etmek gerekir diye yazdı. Bunun tarihi de 25 Nisan 2007.
Aldatılmış hissediyormuş. Maşallah, vaktiyle her ne hissettiyse bir şekilde toparlamış, barışmışlar.
Yıllarca hükümetle Doğan grubu arasındaki övgüler dizmeli, borç ertelemeli ilişkiyi izledik. Şimdi atışıyorlar. Aldatılmak demişken, vatandaş ne hissetsin?
Çağdaş Günerbüyük
Evrensel'i Takip Et