19 Şubat 2008 00:00
Tersanelerin gurbetçi köleleri 1
SUNU
Son günlerde yeniden ölümlü iş kazaları ile gündeme gelen Tuzla tersanelerinin tek sorunu, yaşanan iş cinayetleri değil. Sendikasız ve sigortasız, günde 12-13 saat çalışma süreleri, alınmayan iş güvenliği önlemleri, hiç ödenmeyen, geç ödenen veya üç yıldır değişmeyen yevmiyeler, mantar gibi çoğalan taşeronların insafına terk edilen işçiler, sağlıksız soyunma odaları, yemekhaneler... Bu listeyi uzatmak mümkün.
Ancak tersanelerde çalışan bir kesim var ki onlar daha ağır işlerde çalıştırılıyorlar. Çoğunlukla onların ücretleri ödenmiyor, kendilerinin deyimiyle köle pazarı diye tarif ettikleri yerlerde taşeronların gelip kendilerine iş vermesini bekliyorlar. Gündelikçi olarak çalıştırılıyorlar ve en az yevmiye onlara veriliyor. Depolarda sağlıksız şartlarda 15-20 kişi kalıyorlar. Kişi başı kira veriyorlar. Tersanede horlanıyor, kaldıkları mahalleli tarafından dışlanıyorlar.
Tersanelerin gurbetçi işçileri, Şanlıurfadan ağa baskısından kaçtıkları için, başlık parası biriktirmek için, ailelerinin geçimini sağlamak için tersanelere gelmişler. Diyarbakırdan, Mardinden işsizlik nedeni ile tersanelere gelmek zorunda kalmışlar. Taşı toprağı altın İstanbulda tersane patronlarının, taşeronların ve ev sahiplerinin sömürüsü altında ekmek paralarını kazanmak için çalışıyorlar.
Kaldıkları depolarda, dükkanlarda ve işçi pazarlarında ziyaret ettiğimiz gurbetçi işçilerle, yaşam koşullarını ve tersaneleri konuştuk. Tuzlanın yerel yöneticilerine, siyasi partilere ve sendikalara, gurbetçi işçilerin yaşam koşullarına dair çözüm önerilerini sorduk.
Bir valiz bir yorganla gurbete
Tersanelerde çalışmak için Türkiyenin birçok ilinden Tuzlaya binlerce gurbetçi işçi geliyor.
Başta Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin olmak üzere birçok ilden işçiler, memleketlerinde iş olmadığı için Tuzlaya gelmek zorunda kalıyorlar. Ellerine birer valiz ve yataklarını alarak Tuzlaya gelen işçiler, ilk olarak kalacak bir yer bulmak zorundalar. Tuzlanın İçmeler, Aydıntepe, Şifa, Aydınlı, Evliya Çelebi mahalleleri ile Pendikin Esenyalı, Kaynarca, Kavakpınar mahalleleri gurbetçi işçilerin mekanları. Bu mahallelerde kalacak yer arayan binlerce gurbetçi işçi, ya apartmanların bodrum katlarında veya dükkan ya da depolarda yer bulabiliyorlar. Bazı iş hanları da daha kârlı olduğu için bu binaları gurbetçi işçilere kiralıyor. Tersane çevresinde bulunan bazı pansiyonlar da işçilere kiralık olarak veriliyor. Dairede kalmak isteyen gurbetçilere ise ev verilmiyor.
Kişi başı kira veriyorlar
Ya akrabaları ya da arkadaşları ile birlikte Tuzlaya gelen işçiler, hep beraber kalacak yer arıyorlar. 15-20 kişinin kaldığı 30-40 metrekarelik odalara kişi başı 70 YTL ile 100 YTL arasında kira veriyorlar. Bu odaların tamamına yakını rutubetli; tuvalet, mutfak ve banyo için ayrı bir alan yok. Odaları kiralayan gurbetçi işçiler, ne kadar düzenleme yapsalar bile odanın sağlıksızlığını ve kötü görüntüsünü gideremi-yorlar.
Isınmak yasak
İçmeler Mahallesinde Şanlıurfalıların kaldığı bir bekar evini ziyaret ediyoruz. Bir binanın bodrum katında 10 kişi kalıyorlar. İçeri girdiğinizde önce ağır bir rutubet kokusuyla karşılaşıyorsunuz. Çok soğuk olduğu için işçiler battaniyelerin altında oturuyorlar. Rutubetten kararmış duvarlar üzerine asılmış elbiseler, tahtadan ranzalar... Evdekilerin yarısı fazla mesaiye kaldıkları için orada değiller. İlk olarak evin neden bu kadar soğuk olduğunu soruyoruz, yer sahibinin elektrik sobası veya kömür sobası yakmalarına izin vermediğini öğreniyoruz. En fazla 30 metrekare olan odaya kişi başı 90 YTL kira veriyorlar. Mutfak, banyo lavabo, hepsi iç içe...
Çamurdan evimi özlüyorum
Ahmet Alpak, evdekilerin en büyüğü olarak ilk sözü alıyor. Memleketlerinde iş olmadığı için Tuzlaya geldiklerini anlatıyor. Oturdukları yeri iki gün önce kiraladıklarını, tüm gün dolaştıktan sonra burayı bulduklarını söylüyor. 2 yıldır tersanelere gelip gittiğini ifade eden Alpak, ailelerini geçindirmek için birçok zorluğa sessiz kaldıklarını anlatıyor. Kaldıkları yerin sağlıksız ve kötü olduğunu bildiklerini söyleyen Alpak, Daire tutsak veren yok, veren olsa çok pahalı. İstemesek de buralarda kalmaya mecburuz diye konuşuyor. Urfada kaldıkları evin çamurdan olduğunu belirten Alpak, Buradaki şartlara bakınca çamurdan evimi özlüyorum. Buradan çok daha güzel ve rahat diye anlatıyor.
Urfada herkesin tersaneleri bildiğini anlatan Alpak, Türkiyede herkes Almanya der, bizim orada da Tuzla tersaneleri derler diyor.
İnşaattan tersaneye
Halil Duyar ilk kez tersanelerde çalışacak. Daha iki gün önce Urfadan geldiğini ve heyecanlı olduğunu belirten Duyar, memleketinde inşaatlarda çalıştığını, ancak yevmiyelerin ucuz olması nedeni ile arkadaşları ile tersanelere gelmeye karar verdiğini dile getirdi. Arkadaşları aracılığı ile iş bulmaya çalıştığını belirten Duyar, arkadaşları gibi taşçı ya da temizlikçi olarak çalışmayı planlıyor. Neden tersane diye sorduğumuzda Duyar, Evde çoluk çocuk aç kalmasın diye, başlık parası biriktirelim diye, borçlarımızı ödeyelim diye, hepimizin bir nedeni var; paramız yok cevabını veriyor.
Urfalıysan eğer yevmiyen de düşük
Hasan Çiftçi, bazı tersanelerde Urfalı oldukları için küçümsendiklerini anlatıyor.
Doğuluyuz diye ayrımcılık yapıyorlar. Konuşmamızı beğenmiyorlar. Urfalı şöyle böyle diyorlar. Biz buraya ekmeğimizi kazanmak için geldik. Ayrımcılık istemiyoruz. Bazı yerlere sadece Urfalı olduğumuz için alınmıyoruz. Yanımda çalışan 38 YTL yevmiye alıyor. Ben Urfalı olduğum için 35 YTL alıyorum. Ben onun üç katı daha fazla çalışıyorum diyerek karşılaştıkları sıkıntıları anlatan Çiftçi, bunun bilinçli bir politika olduğunu, diğer işçilerle bir araya gelmelerinin istenmediğini dile getirdi.
YARIN: Evden çıkamıyorlar
Hazırlayan: Ercan Karakaya
Evrensel'i Takip Et