21 Mart 2008 00:00

Kürt sorununun çözümü için ne yapılmalı? 12

Çözüm(süzlük) mü?

Paylaş

Hüseyin Deniz

TSK’nın, PKK’ye yönelik 8 günlük Irak operasyonu dönüşü ortaya çıkan Kürt meselesinde siyasi çözüm beklentisi, Ankara’daki “siyasi savaşın” top atışları nedeniyle ağır yaralı. AKP hakkında açılan kapatma davası ile birlikte, söz konusu çözüm, bir kez daha gündemden düştü gibi.
Bir komplo teorisi gibi gelse de daha önceki örnekler, bunu makul ve imkanlı hale getiriyor. En son örnek, Ankara’daki Kürt konferansı. Konferansın kamuoyunda geniş yankı bulması, bu konuda sağlıklı giden tartışmalar, Hrant Dink’in öldürülmesiyle bir anda gündemden düşürülmüş uzun süre de gündeme gelememişti.
Her ne kadar kimi söylemlerde “Kürt sorunu vardır” dense de resmi deyimle “özde” böyle bir şeyin kabul edilmediği, bir süre daha kabul edilmeyeceği anlaşılıyor.
En azından Kenan Evren dahil birçok eski generalin “Kürt sorununu terör sorunu olarak görmekle yanlış yaptık” anlamına gelen açıklamalarına rağmen, meselenin tümüyle PKK’nin ortadan kaldırılmasına odaklanması, şiddet dışı çözüm girişimlerinin geri çevrilmesi ya da yanıtsız bırakılması bunun ifadesi. Gerek askerin gerekse askerin gerisinde duran siyasilerin Kürt sorununa yaklaşımı, Demirel’in 1990’larda söylediklerini hatırlatıyor. O da Kürt sorunuyla ilgili atılacak bir adımın “PKK’nin hanesine” yazılacağı konusundaki kaygıdır.
Tüm bunlar, meselenin, devlet açısından bir kan davası şeklinde tezahür edildiğine işaret ediyor. Kan davasının temelini oluşturan “ortadan kaldırma” yaklaşımı, devletin de temel politikası durumunda. Dolayısıyla Kürt meselesinin bir daha gündeme gelmemesi için PKK’nin ortadan kaldırılması, sistem için olmazsa olmaz bir koşul halini almış durumda.
Aksi halde AB kriterleri gereği demokratikleşme yoluyla hak ve özgürlüklere yapılacak açılımların PKK’yi kendiliğinden silah bırakmaya götüreceği biliniyor.
Irak operasyonu bitiminde Fırat Haber Ajansı’na açıklamada bulunan KCK Başkanı Murat Karayılan da, AB kriterlerinin, sorunun barışçıl çözümünü sağlayacağını dile getirmişti.
Bu durumda, mesele her ne kadar PKK’nin bitirilmesi olarak gösterilse de aslında Kürt sorununun -siz bunu Kürt kimliği olarak da anlayabilirsiniz- sorun olmaktan toptan çıkarılmasıdır. Bu da, problemi gündemde tutan PKK’nin yok edilmesiyle çakışıyor.
Bu konuda da çok geriye gitmeye gerek yok. Son 15 gündeki gelişmeler bu konuda oldukça veri sağlıyor.
Örneğin son günlerde medyaya sık sık çıkan eski generallerin, Türkiye’nin Kürt sorunu olmadığını, “Kürtçülük sorunu” olduğunu vurgulamaları; Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın, Kürtçe eğitimin Türkiye’yi böleceği, bu konuda uyanık olunması gerektiği yönündeki sözleri...
“Kürt sorunu vardır. Muhatabı da benim” diyen Başbakan Erdoğan’ın, bir yıl sonra Kürt sorununun temel parametrelerinden olan Kürtçe diliyle eğitim yapılması talebine, “Ya Çerkezler ve Lazlar da isterse ne olacak, altından çıkılmaz” diyerek karşı çıkması, eski Milletvekili Mahmut Alınak’a Kürtçe konuşma nedeniyle ceza verilirken, Urfa’da sokaklara verilen Kürtçe isimlerin, bölücülük kapsamında değerlendirilmesi... Kürt sorununu dile getiren DTP hakkında ardı ardına kapatma davaları açılması, 8 Mart’taki kadın eylemlerinde sarı-kırmızı-yeşil tülbentlere el konulması, Türkçe “yeter artık” anlamına gelen “Êdî Bes e” lafının yasaklanması....
Bunlara rağmen, Irak Devlet Başkanı ve YNK lideri Talabani’nin Ankara ziyareti, ardından DTP’lilerin Gül tarafından kabul edilmesi, Kürt sorununda siyasi çözümün bir işareti ümidine dönüştü.
Neyse ki, Başbakan Erdoğan’ın önceki gün yaptığı açıklamalar, durumu kavramamızı kolaylaştırdı! Başbakan, kendisiyle görüşmek isteyen DTP’ye, “PKK’ye terör örgütü deme şartını koşarken” MHP lideri Bahçeli ve Genelkurmay Başkanı’na paralel yürümekteydi. Bu veriler, Kürt sorununda demokratik ve barışçıl bir çözümün olmayacağını, hükümetin de böyle bir niyeti olmadığını ortaya koyuyor. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek de bu konuda bir paketin olmadığını, yakında da olmayacağını söyledi zaten. Sonuç olarak, çözümü sağlayacak tek etken, Türkiye’den beklentileri son operasyonla dibe vuran Kürtlerin bundan sonraki tutumları, önümüzdeki süreci de önemli ölçüde tayin edecek gibi gözüküyor. Yerel seçimler, bunu anlamak açısından önemli bir gösterge olacaktır.
YARIN: Haber-Sen Genel Başkanı: Baki Çınar
ÖNCEKİ HABER

Üniversitelerde Newroz ateşi

SONRAKİ HABER

Newroz kutlu olsun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...