25 Ağustos 2008 00:00

KONUM


Yoğunlaşan operasyon ve çatışmalar, Batı illerinde karanlık güçler tarafından patlatılan bombalar, bütün toplum kesimlerinde kaygıyla izleniyor. Böylesi koşullarda yapılan ve Büyükanıt’ın son kez katıldığı MGK toplantısından “terörle mücadelenin bütün unsurlarıyla sürdürülmesi” kararı çıkıyor. Dünya Barış Günü’nün yaklaştığı, farklı toplum kesimlerinin barışla ilgili taleplerini dillendirmeye hazırlandığı bir süreçte, devlet Kürt sorununu şiddetle çözme politikasını yeni döneme de taşıma kararlılığını ortaya koyuyor. AKP Hükümeti ve Genelkurmay tarafından tam bir uyum içinde yürütülen bu politikanın özeti, çatışmalarda ölümlerin süreceği, halkı bu çatışmada taraf yapmaya hizmet edecek bombaların patlamaya devam edeceğidir.
AKP Hükümeti, bölgede süren çatışmaların halkta yılgınlığa yol açacağı hesaplarını yapmakta ve bu temelde halkı yedeklemek üzere ekonomik ve sosyal projeler geliştirmektedir. Bu temelde GAP Eylem Planı kapsamında geliştirilen projelerden biri olan Sosyal Destek Programı (SODES) ile kırdan kente göç, yoksulluk ve işsizlik alanında yaşanan sorunların aşılması ve sosyal ihtiyaçların kısa sürede giderilmesinin amaçlandığı belirtilmektedir. Proje kapsamındaki 9 ilde valilerin başta belediyeler olmak üzere çeşitli kurumlarla birlikte yürüttüğü bu proje, Diyarbakır’da DTP’li belediyeler dışta bırakılarak yürütülmektedir. Diyarbakır’da halkın, sorunlarının çözümü için en çok başvurduğu kurumlar olan belediyelerin SODES dışında bırakılması, asıl amacın halkın sorunlarını çözmek değil, halkın AKP politikalarına yedeklenmesini sağlamak olduğunu göstermektedir. Diyarbakır Valiliği’nin, Kayapınar Belediyesi tarafından yaptırılan 5 parka Kürtçe Nefel (Yonca), Daraşin (Yeşil Ağaç), Berfîn (Kardelen) ve Beybun (Papatya) isimlerinin verilmesine izin vermemesi, aslında sorunların çözümü konusunda hangi noktada durduklarını ortaya koymaktadır.
Yine hükümetin 2003’te bölgedeki işsizlik ve yoksulluğu ortadan kaldıracak sihirli bir proje olarak sunduğu Mikro Kredi Projesi’nin, geçen 5 yıl içerisinde halkı oyalamanın ötesinde bir çözüm getirmediği görülmüştür. Mikro Kredi Projesi, 500 YTL kredi ile insanları iş sahibi yapma iddiasına dayanıyor. Oysa Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odası (DESOB) istatistiklerine göre Diyarbakır’da yeni işyerlerinin açılması bir tarafa, her yıl yüzlerce işyeri kapanmaktadır. Devlet bir yandan işsizlik ve yoksulluğun giderilmesi için sosyal projeler geliştirirken, öte yandan süren çatışmalar bölgenin en önemli geçim kaynağı olan hayvancılığı bitme noktasına getirmiştir. Yine özelleştirme politikaları sonucu TEKEL’in 2009’da tütün alımı yapmayacak olması, bölgede 120 bin ailenin geçim kaynağının elinden alınmasına neden olacaktır. Acaba hükümet bu aileler için hangi sosyal projeleri geliştirecektir?
Bir yandan çatışmalar ve ölüm haberleri gelmeye devam ediyor, öbür yandan işsizlik ve yoksulluk nedeniyle her yıl on binlerce Kürt, tarımsal alanlarda iş bulma umuduyla çoluk çocuklarıyla yollara düşüyor. AKP Hükümeti bütün ülkeyi kuşatan bu sorunlar karşısında, bölgede kendini güç haline getirmeye yönelik küçük hesaplar peşinde koşuyor. Gelinen noktada, her defasında bu politikaların faturasını ödeyen halkların, bu gidişata ‘dur’ demesinden başka bir çıkış yolu bulunmuyor!
Çetin Diyar

Evrensel'i Takip Et