20 Eylül 2008 00:00

Nasırımın ekmeğini yiyorum


Sobalı bir odada kaynayan güğümün ılık nefesi dolaşmıyor artık. Güğüm deyince belki hafızalarımızı zorlamamız gerekir, Yeniler bilmez belki de. Denizli’nin tekstil, bakır ve sarrafçılıkla ünlü olan tarihi Kaleiçi esnafı ekonomik olumsuzlukların etkisini gün geçtikçe daha çok hissetmeye başlıyor. Güğüm ustaları da gün geçtikçe azalan zanaatkar mesleklerden biri. Eskiden baba mesleğini öğrenme ve yaşatma kavramı daha farklı iken bugün bu nesli sürdüren son ustalarla birlikteyiz belki de.
Yunus Usta güğümcülük işini baba mesleği olarak sürdüren ustalardan. 1978 yılından beri bu işi yapan Yunus Anar, son birkaç yılda sektörde yaşanan sıkıntıları bizimle paylaşıyor.
Yunus Usta, son iki yıl içinde 28 kişiden oluşan ekibinin 2 kişiye kadar indiğini belirtiyor. Sebebinin teknolojinin bu kadar ilerlemiş olması mı diye sorduğumuzda ise nedenin ekonomik dar boğaz olduğunu vurguluyor. Usta, üst üste yapılan zamlara karşın maaşlarının yetersiz kaldığını söylüyor. Dağılan 28 kişilik ekibinin her birinin eşini, çoluğunu çocuğunu düşündüğümüzde yüzden fazla kişinin ekmek kapısının kapandığını belirten Yunus Usta, çekiç seslerinden geçilmeyen çarşıda yalnız kalmanın üzüntüsünü yaşıyor.
AKP bin beter çıktı
Baba mesleğinin gün geçtikçe kaybolduğunu gören Yunus Usta söz ekonomi olunca daha bir şiddetleniyor. Bu şiddeti, hükümette olan AKP’ye. Özal’ı, Demirel’i, Çiller’i, Ecevit’i gördüğünü hatta 12 Eylül’de zor şartlarda çalıştığını anlatan Yunus Usta, AKP’nin emekçilere 12 Eylül’den bile kara zamanlar yaşatma yolunda olduğunu söylüyor. Darbe zamanında sokağa çıkma yasağı varken bile geceleri kısık ışıkta bu işi yaptıklarını sözlerine ekliyor. Yunus Usta, elektriğe, ekmeğe yapılan zamlarla hem işyerinde hem de evde kazandıklarının ellerinde kalmadığına vurgu yapıyor.
Dükkan önü sohbetleri azalıyor
Eski günleri anlatan filmlerde ya da dizilerde sabah çaylarına, dükkan önü sohbetlerine özendiğimiz esnafları, Yunus Usta’ya soruyoruz. Yunus Usta eskiden esnafın birbirine mutlaka bir şeyler ikram etmek için ısrar ettiğini, bununla birlikte sohbet etmek için can attığını söylüyor ve şimdilerde esnafın bir çay bile ikram edemeyecek konuma geldiğini aktarıyor. “Bir de yasa çıkarmışlar emekliler çalışmayacak diye. Ben emekliyim ama aldığım maaşım yetmiyor ve çalışmaya devam ediyorum. Ne yapayım? Çalışmayayım da aç mı kalayım?” (Denizli/EVRENSEL)

Elleriyle şekil veriyor
Sobalı evlerin belki de vazgeçilmezi olan güğüm evimize gelmeden önce dört aşamadan geçiyor. Güğümün hammaddesi alüminyum, uygun biçimde kesildikten sonra kalıba girerek tencere haline getiriliyor. Beline doladığı kayışla birlikte güğümün şeklini veren Yunus Usta, boy boy yapılan güğümlerin en küçük boylarından günde 100-110 tane yapabiliyor. Boyu arttıkça emeği de artan güğümün altı, yedi ve sekizlik boylarından daha az sayıda çıkartılıyor. Bilek gücüne dayanan ve iş kazalarının da yaşandığı meslekte, Yunus Usta, “Nasırımın ekmeğini yiyorum” diyerek yapılan işin zorluğuna dikkat çekiyor.
Funda Canoğlu-Cumali Akkaş

Evrensel'i Takip Et