23 Ocak 2009 00:00
GÖZLEMEVİ
Kuruluşundan bu yana, her ne olursa olsun perdelerini hiç kapatmayan efsane bölge tiyatrosu Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu, kuruluşunun 45. yılını pazar günü fevkalade mütevazı bir şenlikle kutladı. Tiyatronun kurucusu Uğur Gürsoy ile bu kere tanışma olanağını buldum, ilk oyunculardan Gülçin (Özova) Üstüntaşın heyecanına ortak oldum. Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonunda Kuruluşundan Bugüne OBKT slayt gösterisini Cemil Gündüzün mükemmel sunumuyla izledik.
OBKT tarafından hazırlanan, 1964 öncesinde Orduda gerçekleşen tiyatro çalışmaları hakkında bilgiler içeren ve 1964ten günümüze kadar olan 45 yıllık tarihsel sürecin anlatıldığı gösterim, konuklarca gerçekten büyük bir ilgiyle izlendi. Slayt gösterisinin ardından OBKT tarafından 4 Ocak 1965 tarihinde sahnelenen Hülleci oyununda görev alan ve OBKTye bugüne değin emek vermiş sanatçılara şükran plaketleri verildi.
Gösterim ve plaket töreni sırasında Tiyatro Tiyatro dergisinin gerçekleştirdiği 2008-Tiyatro Ödüllerinde, Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosunun Anadoluda en uzun süre perde açan tiyatro olarak Teşekkür Ödülüne değer görülmesiyle, doğrusu bir kez daha keyiflendim. Tiyatro Tiyatro dergisinin ödül kararı ve ödül gerekçesi gerçekten çok yerindeydi. Şöyle deniliyordu gerekçede: 1964 yılından bu yana yaşadığı zor günlere rağmen 44 yıldır kapatmadığı perdeleri ile Türkiyede İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ile birlikte bir rekoru elinde bulunduran; Ordu ilinin kültür, eğlence ve sanat yönünden etkili bir kent olmasına özveriyle katkı sağlayan Ordu Belediyesi Şehir Tiyatrosuna, tiyatro dalında üzerinde yürüdüğü başarılı çizgisini aksatmadan sürdürmüş olması
Ordu Belediye Başkanı Seyit Torunun o akşamki konuşması da aklımdaydı. Torun, 40 yılı aşkın bir süredir perdelerini hiç kapatmadan Türk tiyatrosuna katkı sağlayan ve emek veren OBKTnin böyle önemli bir ödüle değer görülmesinin gurur verici olduğunu söylemiş ve; OBKT şimdiye kadar birçok ödül aldı, ancak Anadoluda perdesini kapatmadan sanatseverlerin karşısına çıkan iki tiyatrodan biri olması ve bu anlamda Teşekkür Ödülüne değer görülmesi ayrı bir önem arz ediyor demişti, anımsıyorum.
Slayt gösterimi sırasında bir destandı anlatılan. Muhsin Ertuğrulun Orduya nasıl davet edildiğini, Muhsin Beyin Ergun Köknarı ilk Genel Sanat Yönetmeni olarak nasıl atadığını, Suna Pekuysalın konuk oyuncu olarak katılımıyla Hüllecinin hangi koşullarda sahneye konulduğunu, binalarının 1993te nasıl yanıp kül olduğunu, nasıl toparlandıklarını, şimdiki Belediye Başkanı Seyit Torun ile yardımcısı Özer Karadağın, diğer illerimizdeki Kavun, Karpuz, Kabak Çekirdeği, Çilek, Badem benzeri festivallerine nazire yaparcasına nasıl tiyatroya gönül ve destek verdiklerini, Orduluların tiyatroya karşı duyarlılığını, hepsini, ama hepsini biliyordum. Bu yıl 5incisi gene TOBAV iş birliğiyle yapılacak olan Uluslararası Çocuk ve Gençlik Festivallerinin dördüne de katılmışlığım vardı.
Slayt gösterimi sonrasında, bugüne değin oynanan 145 oyunun yaratıcı kadrosuna plâketler verildi. Artık aramızda olmayan Ergun Köknar, Suna Pekuysal, Halis Şahin, Fatma Demirhan, Çetin Şener, İsmail Kurtul, Harut Erman, Halis Yamak, Muzaffer Akdoğan, Necdet Yakın, Sıtkı Çağlayan, Aydın Üstüntaş, Haldun Taner Keşanlı Ali Destanı oyunundaki Keşanlı Ali tiplemesi sonrası, adı il dâhilinde Keşanlı Ali olarak anılan Mustafa Gencer alkışlarla anıldı, onların onurluklarını yakınları aldı. Yaşayanlar sahneye birer ikişer, beşer onar coşku içinde aktı. Ordu, Türkiyenin Kültür ve sanat Başkenti Olacaktır sloganıyla yola çıkan Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, insanı insanla insana anlatma sanatı olan tiyatroya verdikleri özel önemi anlattı. Bu arada, Zafer Bozdağın klavyesi eşliğinde Aslı Selin Öztürkün pırıl pırıl sesinden şarkılar çalınmaktaydı.
İki buçuk saat süren 45. yıl kutlama şenliğinden sonra hep birlikte yemeğe gittik. Şimdiki Genel Sanat Yönetmeni Ali Kemal Tandoğan ile gelmiş geçmiş sanat yönetmenleri Ergun Köknarı, Uğur Gürsoyu, Mahmut Çolu, Süleyman Atabeyoğlunu, Aydın Üstüntaşı, K. Coşkun Çetinalpi andık; sözcüklerimizle üzerlerine ışıklar yağdırdık. Tandoğan, kulağıma eğildi; Onlar olmasaydı bugün sahne üzerinde bizler olamazdık dedi. İstanbuldan konuk olarak kutlama etkinliğine katılan tiyatro, sinema, televizyon dizisi oyuncusu Şenay Gürler, ilgi odağıydı; kimseyi kırmadı, herkesle ama neredeyse herkesle anı fotoğrafları çektirdi. Belediye Başkan Yardımcısı Özer Karadağ, bir sorum üzerine; Güçlükleri sevgiyle aşıyoruz diye gülümsedi. Genel Sanat Yönetmeni Yardımcısı Hakan Altan, Ali Kemal Tandoğanın tören sırasında yaptığı ateşli konuşmanın belli ki etkisi altındaydı, gözleri nemli nemli; Bu çınarı kurutmayacağız diye söylendi, kucaklaştık.
TOBAV Başkanı, Devlet Tiyatrosunun usta oyuncusu ve yönetmeni devlet sanatçısı Tamer Levent, 45. Yıl dergiciğini karıştırıyordu. Bugüne değin oynadıkları 145 oyuna baktım da en fazla insan ve içinde yaşadığı toplumla ilgili olanları yeğlemişler dedi. Dikkat edersen, eğlendirme amacı ön plânda olan tiyatro yapmış olsalar da, insanın kendisi ve toplumla olan mücadelesinin sahne aracılığıyla yansıtılmasını istemişler, yani bir anlamda eğitmeyi de amaçlamışlar diye de ekledi. Tamer Levent ile tiyatro sanatını, insanı ve insanın toplumla olan zıtlık, çelişki, çekişme ve çatışmalarını ele alması üzerine söyleştik. Mevcut durumu eleştirerek doğru yolu göstermek, toplumu belli bir doğrultuda ileri götürmek Tamer Levent ile ağız birliği etmişçesine; Ne kutsal bir görev bu dedik Bizi dinlemekte olan Ordu Belediyesinin Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mehmet Kefelinin gözlerinde şimşekler çakıyordu, coşkuluydu. Emeği geçenlerden hiçbirini unutmadıklarını söyledi. Gönenmişti.
Devrisi akşam, OBKTnin 2008-2009 sezonu oyunu olan Buzlar Çözülmedene gittik. İki genç yönetmen Zafer Bozdağ ile Hikmet Altan birlikte sahneye koymuşlardı. Türk Edebiyatının en üretken oyun yazarlarından Cevat Fehmi Başkutun yazdığı, en başarılı eserlerinden biriydi Buzlar Çözülmeden. Oyun, 60 kansız darbesinden sonra yolsuzluğun, sömürünün, yoksulluğun ve yoksunluğun egemen olduğu, tüm yollarının kapandığı, kimselerin ulaşamadığı, dünyayla iletişimi kesilmiş olan bir kasabaya yeni bir kaymakamın gelmesiyle başladı. Kaymakam diğer yöneticilerden farklı olarak kasabada egemen olan yaşam biçimini dönüştürmeye çalıştı, buzlar çözülene kadar yapılacak çok iş vardı. Oyun boyunca Deli Kaymakamın, halk için yaptığı düzenlemeleri izledik. Oyun sonunda ise karşılaştığımız sürprizle birlikte, oyunla, kendimizle, yaşamla yüzleştik.
Bozdağ-Altan ikilisinin yönettiği oyunda Cemil Gündüz (Deli Kaymakam), Ali Kemal Tandoğan (Deli Çavuş), Şakir Palaşoğlu (Deli Jandarma), Aslı Selin Öztürk (Hatice), Yeliz Varol (Fahişe), İsa Küçük (Sağırların Mahmut Ağa), Osman Çakmak (Hacı Mustafa Ağa), Kenan Gürsoy (Şeref Hakarar), Hakan Altan, Murat Saylan, Soner Şensoy, Doğukan Ekinci, A.Rıfat Çol, Mehmet Demirbaş, Dilek Aktaş, Aslı Uzunlar, Burak Çağlar, Enbiya İdris Özdemir, Batuhan İmran, Ümit Coşkun; Mehmet Hartamacının dekor, Gamze Saylanın kostüm, Zafer Bozdağın ışık, Sezgin Mercanın müzik tasarımları eşliğinde hep beraber ve birer birer kaymakamıyla, kâtibiyle, meczubuyla, fahişesiyle, hacıları, ağaları ve de karaborsacılarıyla, acısıyla, komiğiyle bir kasaba yaşamıyla, bizim yaşamımızla, bizim sorunlarımızla ve de yanıtlarını aradığımız-arayacağımız sorularımızla bir kez daha buluşturdu Orduluları ve biz konukları.
Oyunda eski oyuncular ile gencecikler iyice kaynaşmıştı.
Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu, var olan destana bu hafta Buzlar Çözülmeden ile bir sayfa daha kattı.
Üstün Akmen
Evrensel'i Takip Et