15 Şubat 2009 01:00
Absürd ve şiirsel bir karnaval havası
GÜNÜN YAZILARI
90lardan bu yana Balkanlar deyince akla hep acılar geliyor ne yazık ki. Çoğu zaman filmleri de öyle. Ama bir isim var ki, onun filmleriyle Balkan coşkusunu paylaşmamak ya da yüzünüzü kocaman bir gülümsemenin kaplamaması imkansız.
Evet, Emir Kusturicadan söz ediyoruz. Türkiyede geçen yılın başında vizyona giren, 2007 yapımı Bana Söz Ver filminden. Rakamlara takılmamak lazım şüphesiz, ama Türkiyede 13 bin 195 kişinin bu filmi sinemada izlediğini not düşelim.
Hayat Mucizedir, Siyah Kedi, Beyaz Kedi, Underground, Arizona Rüyası, Çingineler Zamanı ilk anda sayılabilecek Kusturica filmleri. Hepsini izlemek lazım, orası kesin. Ama biz bu hafta Bana Söz Vere bakalım.
Tsane, dedesi ve inekleri Cvetka ile bir tepede yaşamaktadır. Komşuları ve öğretmenleri haricinde köyün tek sakinleri onlardır. Bir gün, Tsanein dedesi, genç adama, ölmek üzere olduğunu söyler. Tsanea, üç tepeyi aşarak kasabaya en yakın pazarda Cvetkayı satması için söz verdirir. Tsane, eline geçen parayla kutsal bir heykelcik alacak ve en önemlisi, eve bir gelin ile dönecektir. Tsane, ilk sözünü kolaylıkla yerine getirir, fakat dedesi ölmeden bir eş bulabilecek midir? Tam bu sırada, okula her zamanki gibi geç kalan Jasna ile karşılaşır...
Kitabi tanıtım cümleleri bunlar. Ve asla; film boyunca uçan adamı, Sırbistanın böğrüne İkiz Kuleleri dikmeye niyetli iş adamını, bu iş adamının hindiler ile özel münasebetlerini anlatmaya yetmez. Filmin temposuna dair imada bile bulunamaz. Yer yer gerçeküstü ögelerle bezeli şiirselliğinin yanına bile yaklaşamaz. Büyülü gerçekçilik diye tanımlanan Kusturica tarzını, bu kez bu tanıma bile sığdırmak zor. Bu paragrafa vurduk vurduk da, biz nasıl anlatacağız orası ayrı muamma. Aslında bu film anlatılmaz deyip, geçmek lazım. Biz sadece bizde bıraktığı etkiye dair küçük değinme-lerde bulunalım kafi.
Hayatında hiç para görmemiş küçük delikanlıdan, kasabaya giderek ineği satmasını, bir ikona ve bir gelin alıp gelmesini ister büyükbaba... Fahişeler, kadın satıcıları, sözde iş adamları, yarım akıllı dostları ile büyük bir şamatanın ortasına düşer Tsane. Kustricanın absürd ve kara mizahı sevdiğini düşünürsek, bu tablodan nasıl bir film çıkacağını varın siz hesap edin. Köylü saflığını ve kurnazlığını da filmin orta yerinde bir arada düşünün. Hatta, önceki filmlerde cinselliğe pek de bulaşmayan yönetmen, bu kez cinsel göndermelerle bezeli mizahı da fazlasıyla kullanıyor. Bir sığırın ardından, aynı yöntemle hindi dostu bir kadın satıcısının hadım edilmesi sahnesi gibi
Tabii, filmi böyle anlatınca okurun hafsalasında ne canlandı, hiç bilemiyorum. Bilmek de istemiyorum doğrusu. Ama unutmamak lazım; Emir Kustricanın filmleri temposuz ve neşesiz olmayacağı gibi, siyasi mesajsız da olmaz hiçbir zaman. Teferruata takılmadan asıl meseleye gelirsek, bir çöküşün kara mizahını yapı-yor Emir Kusturica. Tüm bu absürd hikaye içinde bir zamanlar var olan Yugoslavya adlı ülkenin ardından yaşanan ahlaki, ekonomik ve siyasi çöküşü, yeni doğan mafyanın tırmanışını ve şiddeti anlatıyor. Önceki filmlerinde pek görmediğimiz sert, hatta yer yer tiksindirici dili kullanmasını nedeni bu. Ama iki üslup arasındaki zıtlığı bile absürd mizahı güçlendiren bir öge olarak kullandığını söylemek lazım. Öyle ya, hayvanlarla cinsel ilişkiye gülebilmek ya da iki çocuğun 12 yaşında evlenmelerinden rahatsız olmamak oldukça ilginç. Ama filmi izlerken olmuyorsunuz işte
Bu arada, yazıyı yazarken fark ettim ki, film 126 dakikaymış, oysa bana çok kısa gelmişti Kargaşadan karnaval çıkınca, vaktin nasıl geçtiğini anlamıyor demek ki insan Legal ya da illegal size kalmış, ama elinizin altında bir Bana Söz Ver DVDsi olsun bence Sıkıldıkça koyverin gitsin
Filmatik - Mustafa Kara
Evrensel'i Takip Et