19 Şubat 2009 01:00

EMEK GÜNLÜĞÜ


Kadıköy yeni bir sürece tanıklık etti. Yüz bin işçi ve emekçi işten atmalara, işsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı tek yürek olarak taleplerini haykırdı. Demek ki isteyince işçi ve emekçilerin birleşmesinin önündeki engeller ortadan kalkabiliyor. İsteyince ve çalışınca yüz bin işçi ve emekçi sokağa çıkabiliyor.
Mitingdeki bir, iki küçük olumsuzluk dışında emekçiler olarak geleceğe ve mücadeleye dair güçlü bir mesaj verildi. 15 Şubat’ta yüz bin işçi ve emekçi bunu gösterdi. Şimdi mücadelenin ilerleyeceği bir süreci devam ettirmek ve devamını getirmek için çaba göstermeliyiz. Bunun için daha güçlü ve kalıcı birlikleri oluşturmak zamanı.
Kriz sonrasında ortaya çıkan sonuçlara bakılarsa faturanın biz işçi ve emekçiler için giderek ağırlaştığını görüyoruz. Geçen kasım ayından itibaren işsizlik oranı sürekli bir yükseliş içinde. Bunları devletin kendi resmi rakamları söylüyor. Hükümet bu yolda işçi ve emekçi düşmanı politikalarına hız vermiş durumda. Neredeyse işten atılmaların yaşanmadığı bir işletme ve fabrika yok gibi. İşsizlik ve yoksulluk kıskacındaki işçiler, emekçiler mücadele eğilimini geliştirmedikleri koşullarda bireysel hareket ediyorlar. Hatta kimi zaman intihar edenler, kendisini yakanlar( Tekirdağ son örneği), cinnet geçirip çevresindeki insanlara, kendisine ve ailesine dönük şiddet kullananlar var.
Yaşanan bireysel eylemler ve gelişmeler, umutsuzluğun ve örgütsüzlüğün açık göstergesi. Bunu değiştirecek, umutsuzluğu ve bireysel tutumları ortadan kaldıracak bir çalışma mücadeleyi yükseltir. Mitinge örgütsüz işyerlerinden katılım zayıf oldu, bu durum sendikal hareketin henüz örgütsüz işyerlerine, uzun vadeli bir stratejiyle yaklaşmadığını, buraları örgütlemek, mücadeleye katmak için özel bir çaba harcamadığını gösteriyor.
Oysaki krizden en çok etkilenen, kendilerini güvencede görmeyen, her an işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya bulan milyonlarca işçi ve emekçi var. Örgütsüz işçi ve emekçilerin kendilerini ifade edecekleri, mücadeleyle birleşecekleri platformları açmak, sendikalara güç katacaktır. Sendikaların ve emek örgütlerinin örgütsüz ve güvende olmayan işçilere dönük özel bir çalışmayı planlamaları, gündemlerine almaları, bunu pratik olarak örgütlemeleri artık kaçınılmaz olmuştur. İstanbul açısından Kıraç, Esenyurt, Tuzla, Ümraniye OSB, bunların başında gelmektedir.
Miting öncesi buralarda, kısmen işçi komiteleri çalışma sürdürdü, fakat durumu değiştirecek noktada değil. Diğer illerde bu özellikleri taşıyan sanayi bölgeleri ve üretim alanları var. Şimdi iyi bir miting yaptık, on binleri sokağa döktük, yapılan miting bizleri bir süre götürür diyeceğimiz bir zaman değildir. Çünkü saldırılar ve gelişmeler çok hızlı sürmektedir. Seçim sürecinden sonra, hükümetin saldırıları hız kazanacak, IMF ve DB ile anlaşmalar önümüzdeki aylar içinde gerçekleşecektir. Kamu TİS sürecinde ücretler en düşük seviyede tutulmaya çalışılacak, ‘benden yana’ olmayan kim varsa hükümet tarafından düşman ilan edilecektir.
Emperyalist kuruluşları, ABD ve AB’yi, ulusal ve uluslararası sermayeyi arkasına alacak olan AKP hükümeti saldırıda sınır tanımayacak bir noktaya gelecektir. DİSK, Türk-İş ve KESK öncülüğünde ortaya çıkan mücadele platformunun geliştirilerek, daha ileri düzeyde birliklere doğru gidilmesi, yerel inisiyatiflerin geliştirilmesi, bunların kalıcı örgütlere dönüştürülmesi mücadelenin geleceği açısından önemli bir süreç olacaktır. Krize karşı mücadele ve saldırılarını püskürtmenin teminatı bu olacaktır.
SEYİT ASLAN

Evrensel'i Takip Et