3 Mart 2009 01:00

Seçime doğru giderken


Bir seçim furyasıdır gidiyor. Dün alışverişe çıktığımda, arka sokakta AKP bayrakları gördüm. Baktım Ahmet Sarışın ismi. Bu isme İzmir yabancı değil. Bir zamanlar CHP’deydi. Gerçi, o insanlar için bir şey fark etmez. Düşünüş ve yaşayış biçimleri ile al birinden vur birine hepsi aynı. O parti, bu parti diye bakmazlar. Listelerde isimleri olsun. Belediye seçimleri rant pazarları olunca, hangi partiden olursa olsun düşündükleri yok ki. Diğer büyük şehirlere oranla daha sosyal ve rahat yaşayan insanlar varmış gibi görünse de İzmir’de de işsiz, zor geçinen, evlerinden atılmak istenen, dükkanını açıp da hiç kazanmadan kapatan, işten yeni atılmış bir sürü insan var. Seçimde oyla gelecek adayın, tüm İzmir halkını kucaklayan, her insana eşit haklar ve özgürlükler veren bir düzende olması gerekir. Böyle deyince aklıma annemin oturduğu yer “Çamlık” semti geldi. Oraya belediyenin çöpçüleri ancak haftada bir kez gidiyor. İnsanlar çöplerini bir hafta boyunca balkon ya da bahçelerindeki teneke ya da plastik çöp kovalarına koyuyor. Çöpçüler geldiğinde insanlar kendi elleri ile uzatıp geri alıyorlar. Dışarıda kalırsa yağ tenekesi olsa bile yer değiştiriyor. Bazı bölgelerde her apartmana ait çöp kovaları var, çöpçüler her gün geliyor, gelenler de özel bir şirket tabii ki, şirket sahibi kazanıyor. Asgari ücretle çalışan işçiler emek harcıyor. Temizlik, ulaşım, yollar, elektrik, su, vb. hizmetler belediye hizmeti olarak kalmalıdır. Yollar desen aynı, hiç bakım yok. Otobüs seferleri desen o da öyle bekle de “Çamlık” arabası gelsin. Bazı semtler var ki her 10 dakika da bir sefer vardır. Şoförler bile seçilmiş oluyor. Semtlere, oturan halkın niteliğine göre diyeceğim, ama kusura bakmayın bunlar yaşanılanlar.
Gelelim su meselesine annemin orada sular bir kesilir, üç gün gelmez bazı bölgeleri kesmezler bile çünkü onların paraları ve zenginlikleri vardır. Para her kapıyı açıyormuş gibi görünür. Sokak lambaları desen yanıp yanmadığı hiç önemli değil. Annemi telefonla aradığımda, “muhtara gittim kızım, bizim köşedeki lamba yanmıyor, yanmayan birkaç lamba daha var onların yanmasını istiyoruz” derdi. Muhtarın anneme yanıtı “Tamam teyze ilgilenirim olurdu”. Belki bir hafta ya da on gün sonra sokak lambaları kontrol edilirdi.
Belediyeye yeni arabalar alınıyor, ama yine de dolu otobüsler tek ayak üzerinde gidildiği zamanlar oluyor. Geçenlerde bir cumartesi günü Güzelyalı’dan dört otobüse binemedim çok doluydu çünkü. Şimdi düşünüyorum da belediye seçimleri için insanlar ne yapmayı düşünüyorlar? Eylemlerimizde duyduğum o ses beni kendime getiriyor. “Bir şey yapmalı, bir şey yapmalı.” Bu arada işsiz bir sürü insan ve onların bakmakla yükümlü olduğu aileleri. Evlerinde yemek pişmiyor, kira ve elektrik paralarını ödeyememişler. Bu insanlarla konuşup, neler yapılabileceğini, birlikte örgütlenmelerin içine girmelerini, isterdim. Birlikten kuvvet doğar çünkü.
Bir şey yapmalı diyorum. Onurumuza, sahip çıkıp, yaşadığımız insanlarla birlikte örgütlenme çalışmalarına katılmalıyız.
Refref Arı (İzmir)

Evrensel'i Takip Et