5 Mart 2009 01:00
İşte sınıf farkı!
TÜSİAD yine, emekçilere verilecek ücretler konusunda bile hükümetlere açık telkinlerde bulunan ve birçok emek örgütü ile iktisatçının, dışa bağımlılığın simgelerinden biri olarak gördüğü IMFnin hamiliğine soyundu. Ankarada temaslarda bulunan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, IMF ile yeni stand-by düzenlemesine yönelik anlaşmanın neden hâlâ yapılmadığını anlamakta çok zorluk çektiğini söyledi.
Türkiyenin bugüne kadar yaptığı neredeyse bütün anlaşmalardan zararla çıktığı IMF ile yeni bir anlaşmaya imza atılamamış olması, TÜSİADı harekete geçirdi. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD Yönetim Kurulu ile dün CHP Genel Başkanı Baykalı ziyareti öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Yalçındağ, Başbakan Erdoğan ile geçen ay yaptıkları görüşmede kendilerine söylenen ve daha sonra da kamuoyu ile paylaşılan IMFnin iki isteğini, kabul edilmesi mümkün olmayan konular olarak görmediklerini ve anlaşmanın gecikmesini de bu çerçevede anlayamadıklarını söyledi.
Son günlerde parti liderleri arasındaki tartışmalar hatırlatılarak, siyasi çekişmeleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de TÜSİAD, Gerek özel sektör olarak gerek vatandaş olarak bizim önceliğimiz ekonomi dedi.
Aldıkları maaşlarla asgari geçim standardı arasındaki fark gittikçe büyüyen vatandaşlarla, TÜSİADın ekonomik çıkarlarının hangi bakımdan örtüştüğü sorusunun yanıtı ise Yalçındağın açıklamasında yer almadı.
Çok kötü bir dönemden geçildiğini söyleyen Yalçındağ, son rakamlara göre her 4 gençten birinin işsiz olduğunu, yüzde 12nin üzerine çıkan işsizlik oranının 2000 yılından bu yana en yüksek düzeye ulaştığını söyledi. Yalçındağ, imalat sanayindeki kapasite kullanım oranının yüzde 63e gerilediğini ve bunun 1991 yılından beri en geri nokta olduğunu söyledi. Yalçındağ, Bütün bu durumlarda ekonomi bu kadar kötü giderken herkes işinde, aşında, yatırımın ortasında yakalanmış, işini kaybediyor. Böyle bir durumdayken bizim bütün konsantrasyonumuz bu aslında. Bu yerel seçimlerin bu kadar büyük bir olay olmasını anlamakta güçlük çekiyoruz. Bizim konsantrasyonumuz, önceliğimiz o değil. İş adamlarının da vatandaşın da olduğunu zannetmiyorum diye konuştu. Yalçındağ, işsizliğin kaynağına dair bir açıklama yapmazken, TÜSİADa üye büyük sermaye gruplarının sadece son dönemlerde bile binlerce işçi çıkardığı biliniyor.
YALÇINDAĞ İŞSİZLİĞİ ÜZERİNE ALINMADI
İşsizlik gerçeğinin patronlarla ilgili yanına dair bir açıklamada bulunmayan TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, CHP Genel Başkanı Baykalın işsizlikle ilgili önerilerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de şunları söyledi: Aslında olması gereken şey. Her zaman söylediğimiz gibi muhalefet partilerinin de yapıcı önerilerle gelmesi lazım ve bunların tartışılması lazım. Aslında hükümetin de ekonomi yönetiminin de söylediği maddeler. İşsizlikle ilgili olarak daha önce söyledim; endüstriyel ilişkiler önemli. İstihdam yasalarında yapılacak şeyler, bazıları da yapıldı, bütün bunlar önemli. İŞKURun elindeki mali imkanın daha rahat kullanılması önemli. Asıl işsizlikle mücadele makroekonomik önlemlerden geçiyor. Ekonominin soğumamasından, yatırımların bu kadar durmamasından, daralmamasından geçiyor. Çünkü daraldıkça, iç tüketim daraldıkça, ihracat zaten yok, içeride bir harcama olmayınca bu sefer de üretim olmuyor. Üretim olmayınca işten çıkarmalar başlıyor. Yani işsizlikle mücadele artık bu istihdam yasalarında yapılacak bazı önlemlerle olmaz. Üretebilmek...üretebilmek için de harcamak lazım. Harcamak için de güven ortamının yaratılması lazım. (Ankara/EVRENSEL)
KOÇ BİNLERCE İŞÇİYİ ATTI
TÜSİAD Başkanı Yalçındağ işsizlikle ilgili muhalefeti de göreve çağırıyor. Ama TÜSİAD üyesi patronların uygulamaları hakkında ise bir şey söylemiyor. TÜSİADın gerçekte işten atmalara ilişkin yönelimine bakmak için TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koçın başında olduğu Koç Holdinge bakmak yeterli.
Holding bünyesinde bulunan TOFAŞ kriz gerekçesiyle 1400 işçiyi işten attı. Bir yandan da yarı ücretli ve ücretsiz izinler ise devam ediyor.
Bu dönemde TOFAŞ CEOsu Ali Pandır yaptığı açıklamada ise kriz döneminde bile kâr ettiklerini ve yatırımlarını sürdürdüklerini açıklamıştı. Yine Koç Holdinge bağlı Fordda da yüzlerce işçi işten atılırken bir yandan da izin uygulamaları sürüyor. Koça bağlı, eski adı Beko olan Grundig de 2008 Aralık sonunda yüzlerce işçi kapı önüne kondu.
AÇLIK VE YOKSULLUK RAKAMLARI NELER SÖYLÜYOR
Türk-İş tarafından açıklanan Şubat 2009 Açlık ve Yoksulluk Sınırı açıklaması bile, Gerek özel sektör olarak gerek vatandaş olarak bizim önceliğimiz ekonomi diyen TÜSİAD Başkanı Yalçındağın sözlerini tartışmalı hale getiriyor.
İŞSİZLİK YAYGINLAŞIYOR
Türk-İş açıklamasında, işsizlik oranındaki artış şu sözlerle dile getirildi: İşsizlik oranının hesaplanmasındaki yetersizlik ve yöntem tercihine rağmen üç milyona ulaşan işsizlerin yüzde 17.5ini (yaklaşık 524 bin kişi) bu dönemde işten ayrılanlar oluşturdu. İşsiz kalanların sayısı giderek artarken, işsizlik ödeneğine hak eden kişi sayısı ise sınırlı sayıda (işsiz kalanların yaklaşık yüzde 10u) kaldı. Yaygınlaşan işsizlik, ücret gelirlerindeki gerileme, gelir yetersizliği/yokluğu, dar ve sabit gelirli kesimlerin yaşama koşullarını gün geçtikçe daha da bozmaktadır.
YOKSULLUK DERİNLEŞİYOR
Türk-İş açıklamasında yoksulluğun derinleştiği de verilerle ortaya konuluyor. Şubat 2009 döneminde dört kişilik bir ailenin sadece sağlıklı beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı 740.04 TL. Gıda yanı sıra yapılması zorunlu konut (kira, yakacak, elektrik, su vb), ulaşım, giyim, eğitim, haberleşme ve benzeri harcamalar da dikkate alındığında, bir anlamda insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi için gerekli tutar 2 bin 401.57 TL.
Açıklamada bu verilerden sonra şu saptamaya yer veriliyor: Diğer bir ifadeyle, dört kişilik bir ailenin günlük geliri 25 TLnın altındaysa aç ve günlük geliri 80 TLnın altındaysa yoksuldur.
İşçinin ve memurun, emeklisinin, esnafın, köylünün, kısacası dar ve sabit gelirli büyük bir kesimin çoğunluğunun geliri insan onuruna yaraşır bir geçim seviyesi sağlamanın ötesinde yaşanan krizin nedeniyle giderek kötüleşmektedir. Bir bakıma yoksulluk ticareti diye nitelendirilebilecek yaklaşımlar sergilenmeye başlanmış, sosyal devlet uygulamaları yerini sadaka devlete bırakmıştır.
TÜRK-İŞin verileri temel alındığında Şubat 2009 ayı itibariyle mutfak enflasyonundaki değişim şöyle olmuştur:
* Ankarada yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0.61 oranında artmıştır.
* Gıda harcaması tutarı, geçtiğimiz ay meydana gelen gerileme nedeniyle yılın ilk iki ayında yüzde 0.05 oranında artmıştır.
* Gıda harcaması tutarındaki artış son 12 ay itibariyle yüzde 3.51 düzeyindedir. Ancak Şubat 2008deki yüzde 3.01 oranındaki artışın etkisi önümüzdeki ay olmayacağından Mart 2009da fiyatlarda yükselme olacaktır.
* Yıllık ortalama artış ise yüzde 10.77 oranında gerçekleşmiştir.
Evrensel'i Takip Et