5 Mart 2009 01:00

MERCEK


Aşağılamalar kültüründe bu üç sözcük üzerine çok şey söylenmiştir. Bu üç sözcüğün buraya alınmasındaki amaç ne kimseyi aşağılamayı ne de aşağılamalar kültürü üzerine yazmayı içermiyor. Biyolojik ve fiziksel özrün, insan soyu dahil canlı türleri için “kişisel” zorluklarına karşın, tüm canlılar içinde en yaratıcı akla sahip insanın gönül gözü aydınlığına ve yaratıcı yeteneğine engel oluşturamadığını toplumsal yaşam kanıtlamıştır. Dileyen Bethoven’i, dileyen Hawking’i anımsayabilir.
Toplumsal sorunlara şaşı ve kör bakma ise başka tür bir özürlü olma haline işaret eder. Bu tür bir hastalıkta sorun “gönül gözü körlüğü”nün de ötesindedir. Politik-ideolojik, iktisadi ve sosyal çıkarların esiri olarak egemen kültür ve politikanın bekçiliğine soyunma halidir bu. Kişi, hele de “yazar” ve “gazeteci” namıyla toplumsal yaşama müdahale eylemindeki biriyse, sorunlara şaşı bakışı sadece kendisine zarar vermekle kalmaz, tüm bir toplum ve toplumlar ilişkisini sabote edebilir, yaralayabilir, dinamitleyebilir, vs.
Türkiye’nin ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı geniş bölgenin sorunları söz konusu olduğunda, sorunlara postal ipi deliğinden bakan çok sayıda beynini satmış sözüm ona iyi gören “kör” ve şaşının olduğunu görüyoruz. Son örnek, Kürtlerin ve Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesi yürüten kesimlerin Kürtçenin “ikinci dil” olarak resmileşmesi ve “Anadilde eğitim” talebiyle A. Türk’ün DTP Meclis Grubu’nda Kürtçe konuşması üzerine sürdürülen karşı kampanyadır. Şaşı saboterler, “Kürtçenin bireysel özgürlük ve kültürel faaliyet bağlamında kullanılması”, ama, “bu sınırdan öteye geçilmemesi”, “bir grup hakkı olarak gündeme getirilmemesi” ve “siyasi alana taşınmaması”nı, katıyetle istiyorlar. Görüş alanlarının sınırını belirleyen generallerin “miyop dürbünü”dür! “Kürt kimliği ve Kürtçenin Anayasal güvenceye bağlanması”nın “ulus ve üniter devlet yapısının bozulması”na basamak oluşturacağını söyleyip-yazıp kışkırtıcılığı sürdürüyor, bunun “devlet” görüşü olduğunu eklemeyi de unutmuyorlar.
Tarihten, toplumdan, gelişme ve değişmelerden söz etmeyi de kimi zaman ihmal etmeyen bu şaşı ve kör bakışın tarihi lekeleyip toplumu büyük belalarla; katiamlar, çatışmalar ve büyük tahribatlarla yüz yüze getirdiği, yıkımların girdabına sürüklediği biliniyor. Ders hala yeterince alınmamış görünüyor. Açmazlar görünmüş, zararın neresinden dönülürse kârdır anlayışıyla en az kayıplı “çözüm” yöntemleri gündeme alınmış olmakla birlikte, hala gerçeğin örtülmesi çabası sürdürülüyor. Körler, şaşılar ve sağırlar “bloku” toplumu olaylara şaşı bakmaya, çözümsüzlüğü sürdürmeye zorluyor, mayın tarlalarında tutup gaz ve barutla terbiye etmeye çalışıyorlar.
Ama ünlü sözdür: “Cin şişeden çıkmıştır! “TRT Şeş”in sesi, farklı ulus kimliği ve dili reddedilen bir “başkası”yla birlikte yaşandığını milyonlarca Türk’e de “24 saat” duyurmaktadır artık. Egemenlerin, sınıf hakimiyetlerini sürdürmenin araçlarından biri olarak da kullandıkları ulus inkarı politikasının yol açtığı zulüm ve çatışmaların son bulması isteği artık daha fazla taraftar bulacaktır. Bugünün ve geleceğin kuşaklarının eylemli tarihi toplumsal sorunlara postal ipi deliğinden bakanları hüsrana uğratmaya, şaşı oluşlarını haykırmaya devam edecek. Eşitlik er geç sağlanacak!
A. Cihan Soylu

Evrensel'i Takip Et